Cumhurbaşkanı Erdoğan ne kadar
çok konuşuyor değil mi. Parti grubunda, il başkanları buluşmasında, partisinin
kadın veya gençlik kollarının etkinliklerinde, muhtarlar toplantısında, iftar
sofralarında, üniversitelerde, havaalanlarında, uçakta, vakıf sendika ve
derneklerin toplantılarında, Diyanet’in konferanslarında, aklıma gelmeyen nice
toplantılarda... Dur durak bilmeden konuşuyor da konuşuyor. Ne zaman
televizyonu radyoyu açsam, Erdoğan konuşuyor. Bu kadar çok konuşmaya nasıl
nefes yetiriyor, bilemiyorum doğrusu. O kadar konuşmanın ardından onca devlet
ve din işlerine nasıl derman bulabiliyor, onu da bilemiyorum.
Bilmediği anlamadığı konu da yok
maşallah! Siyaseti, diplomasiyi haliyle herkesten iyi biliyor! Askerlikle ilgili
bir mevzu mu, en doğrusunu Erdoğan biliyor! Tarih, coğrafya, edebiyat,
biyoloji, filoloji, teoloji, zooloji, antropoloji, fizik, kimya, matematik,
tıp... En baba bilim insanlarından daha bilgili! Nüfus planlaması ve ana çocuk
sağlığı konusundaki ilminin üstüne yok. Diyet listesinde lahmacun veya
kuşbaşılı pide olmalı mı, bu konuda bir konuşmasını duymadım ama eminim Canan
Karatay’dan daha donanımlıdır! Umarım yakında bu konuya da açıklık getirir...
***
Dediğim gibi Erdoğan çok
konuşuyor. Her konuşmasında akılda kalacak özdeyişler, hadisler armağan ediyor
ama ahali çok umursamıyor galiba. Öyle olunca Erdoğan da bazı hadisleri yeri
geldikçe tekrarlamak durumunda kalıyor. “Müslüman
aynı delikten iki defa ısırılmaz, iki kere sokulmaz” hadisini kaç defa
tekrarladı, sayamadım doğrusu.
Yanılmıyorsam, ilk olarak, Beştepe
Sarayı’nda topladığı kaymakamlara söylemişti. O tarihte henüz 15 Temmuz darbe
teşebbüsü olmamıştı. Erdoğan ahalinin gözünde kaymakamın ne kadar önemli
olduğunu uzun uzun anlattıktan sonra sözü F Tipi Cemaat’e getirmiş; üzerine
basa basa “Müslüman aynı delikten iki
defa ısırılmaz, iki kere sokulmaz” diyerek taşı gediğine koymuştu.
Kaç kaymakam veya kanaat önderi
bu hadisin anlamını merak etti, nasıl bir hadise üzerine Peygamber’in böyle
nasihat ettiğini araştırdı, bilinmez. Başbakan Binali Yıldırım hepsinden uyanık
çıktı. Erdoğan anımsattı ya, Binali de her fırsatta “Müslüman aynı delikten iki defa ısırılmaz” diyegeldi. Mesela, 16
Nisan referandumu sürecinde AKP Ana Kademe İlçe Başkanları İstişare ve Değerlendirme
Toplantısı’nda konuşuyordu; “Müslüman
aynı delikten iki defa ısırılmaz. Cumhuriyet baki ama yönetim sisteminin miadı
dolmuştur” deyiverdi.
Başbakan Binali böyle konuşur da
bakanlar durur mu? Elbette durmadılar. Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekçi de aynı
mantıkla, parlamenter sistemden yakındı, “Bu
millete ne tuzak kurdularsa tek bir sistemle yaptılar. Müslüman bir delikten
iki defa ısırılmaz. Ama bizim aynı delikten ısırılmadık yerimiz kalmadı”
diye konuştu.
Müslümanın aynı delikten iki defa
sokulması veya ısırılmasıyla parlamenter sistem arasında Binali ve Nihat nasıl
bir benzerlik veya ilgi kurdular, ben anlayamadım doğrusu. ‘Liderim’ diyerek biat ettikleri Erdoğan
öyle konuşuyor ya, kendilerinin de öyle konuşması gerektiğini düşündüler
herhalde. Haksız da değiller. Zira Erdoğan da ilgisi olsun olmasın öyle konuşuyor.
Mesela 16 Nisan referandumu kampanyasında Malatya’da toplu açılış töreniydi; kürsüde
başkanlık sisteminin neden gerekli olduğunu, nasıl bir ihtiyacı karşılayacağını
anlatıyordu. Aynen şöyle konuşmuştu: “Son
çeyrek yüzyıl dahi bu ihtiyacı tüm açıklığıyla göstermeye yeter. Müslüman, aynı
delikten iki defa ısırılmaz. Biz aynı delikten değil 2, 20 defa ısırıldık.
Ayakları ısırdılar. Burun kırdılar. Kafa, göz yardılar. Yine de bazıları gereken
dersi çıkarmadı. Anayasa değişikliğiyle bir daha istikrarsızlık, kriz, kavga
deliğinden ısırılmamak için gereken adımı atıyoruz, tamamlıyoruz.”
***
Yedi delikli tokmak?
Konuşma aynen böyle. Dikkat
buyurunuz, Müslüman aynı delikten 20 defa ısırılmakla sokulmakla kalmamış, burundan
sokulmuş, kafası gözü yarılmış, hatta ayaktan bile ısırılmış. Ayaktan
ısırıldığına, göz ve burundan sokulduğuna göre başka hangi deliklerden
ısırılmış sokulmuş olabilir? Eh, bunu bilmeyecek Müslüman çıkmaz herhalde. Malum
“Yedi delikli tokmak, bunu bilmeyen
ahmak!” Yedi delikli tokmağın dört deliğini, yani iki göz iki burun
deliğini Reis zaten söylemiş. Diğer üç deliği de kulak ve ağız. Ama insanın iki
deliği daha var malum. Yani idrar ve gaita delikleri. Tabii ayaktan ısırılmayı
unutmamak lazım!
Neyse, uzatmayalım. Cumhurbaşkanı
Erdoğan ikide bir “Müslüman aynı
delikten iki defa ısırılmaz, iki kere sokulmaz” diyor; 15 Temmuz’un
yıldönümünde de defalarca tekrarladı. Endişem, bu hadis tekrarlandığında
Müslümanların aklına yedi delikli tokmağın geliyor olması. Zira Erdoğan
ısırılmaktan sokulmaktan söz ettiğinde yedi delikli tokmaktan örnek veriyor,
hatta ayaktan ısırılmaktan bile söz ediyor. Öyle olunca da Binali ve bilumum
dava arkadaşları, olur olmaz her hadise için “Müslüman aynı delikten iki defa ısırılmaz, iki kere sokulmaz” diye
sallayıp duruyorlar.
***
Müslümanlar ne zaman akıllanacak?
Naçizane anlatayım, mesele
sandıkları gibi yedi delikli tokmağın bir yerinden veya gaita idrar deliğinde
ısırılmak sokulmak meselesi değil. Eski Diyanet reislerinden Prof. Dr. Süleyman
Ateş’in anlattığına göre, söz konusu hadis tüm hadis kitaplarında naklediliyor.
Rivayete göre Bedir Savaşı’nda Mekkeli şair Ebu İzze esir düşmüş. Peygamber,
kendisi ve Müslümanlar aleyhine şiir yazmayacağına dair söz alıp serbest
bırakmış. Ama Ebu İzze sözünde durmamış. Uhud Savaşı’nda tekrar esir düşünce, Peygamber
bu defa bağışlamamış; “(Akıllı mümin)
Bir delikten iki kez ısırılmaz, sokulmaz”
demiş. Peygamber’in söylediği bundan ibaret, Ne var ki hadis yazarları
Peygamber’in “Müslüman aynı yılan deliğinde
iki kere ısırılmaz” dediğini eklemişler. Oysa Peygamber ne yılandan söz
etmiş ne de yılan deliğinde ısırılmaktan.
Netice-î kelâm, Peygamber “(Akıllı
mümin) Bir delikten iki kez ısırılmaz,
sokulmaz” derken, “Müslüman akıllı,
ferasetli olmalı, aynı tuzağa iki defa düşmemeli” demeye getirmiş. Tabii “delikten sokulmak ısırılmak” gibi nereye
çeksen oraya gidecek cinaslı kelimelerle söylemek yerine açık açık “Tilki bile aynı tuzağa ikinci kez düşmez”
veya “Eşşek bile düştüğü çukuru bilir,
ikinci defa düşmez” diyebilirdi... Neden böyle açık açık söylemediğini
sorgulamak iman ehline düşmez!
Peygamber aynı delikten ikinci
kez sokulmamak ısırılmamak için Müslümanların akıllı ferasetli olmalarını
öğütledi de ne oldu? Müslümanlar Peygamber’in öğüdüne ne kadar uydular?
İbnü’l Sallama Hükümran olarak
söylemeye dilim varmaz, mal meydanda. Peygamber’in cinaslı delik hadisi yedi
delikli tokmakla birlikte anlamlandırılıyor, hatta ayaktan ısırılmaktan bile
söz edilebiliyor. Daha acısı, fitne deliğinde Müslümanlar 1400 yıldır
birbirlerini ısırıyorlar, birbirlerinin kanına giriyorlar. Türkiye Diyaneti’nin
rakamlarına göre günümüzde her gün 900 dolayında Müslüman din kardeşleri
tarafından katlediliyor. Katleden de katledilen de tekbir getiriyor...
Müslümanlar ne zaman
akıllanacaklar; “Zenginlere han hamam bu
dünyada cennet, çalışanlara din iman öbür dünyada cennet” siyasetini
dindarlık sanma gafletinden ne zaman vazgeçecekler dersiniz?