8 Ağustos 2014 Cuma

ALLAH ADINDA BİR PUTA TAPMAK

Siyaset magandası terbiyesiz herif bu kez gazeteci Amberin Zaman’a söylenmiş.
Söylenmesinin nedeni, bir televizyon programında CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ile Amberin Zaman arasında geçen diyalog.
Kılıçdaroğlu, AKP seçmenlerinin Tayyip Erdoğan’ın söylediklerini sorgulamadan doğru kabul etmelerinden yakınırken "yüzde 25-30’luk bir kitle hiç sorgulamıyor" demiş.
Amberin Zaman da, "Türkiye’de Müslüman bir ülkede bunu beklemek biraz zor değil mi? Neticede İslam merkezine bireyi değil, cemaati alan bir din. İkincisi, Türkiye’deki eğitim düzeyi buna çok müsait değil. Eğitim sistemi bir şeyleri sorgulamak kültürünü geliştirmiyor,  propagandaya alışık bir kültür veriyor.” diye görüş belirtmiş.
İşte siyaset magandası bunu diline dolamış. “Gazeteci kılıklı militan edepsiz kadın. Haddini bil! Yüzde 99'u Müslüman olan halka hakaret ediyorsun.” diyerek yuhalatmış.
Bu hedef göstermenin ardından Amberin Zaman daha ne kadar Türkiye’de barınır, bilinmez. Dilerim bir “nehyi anil münker” adayı durumdan vazife çıkarmaz.
***

Hakaret bunun neresinde?
Sözü geçen diyalogda hakaret filan yok elbette. Kılıçdaroğlu ve Amberin Zaman aslında çok edepli bir tartışma yapmışlar. Ama terbiyesiz herif için önemli olan bu değil. Bakara makara diyerek Kur’an ile dalga geçen, rüşvetçi yol arkadaşlarını, sıfırlayamadığı servetini gözlerden saklamak için şeytanlaştıracağı düşmanlara ihtiyacı var. En ufak bir eleştiriyi bile bu yüzden fırsat sayıyor.
Türkiye’de gerçekten de sorgulamayan kocaman kitle var. Buna dikkat çekilmesi, bilinmeyen bir olgunun ifşası değil. Yani sıradan bir bilginin paylaşılmasından ibaret.
Felaket sayılması gereken orandaki bu kitle sorgulamıyor. Sorgulasa, örneğin, farklı inanç ve etnik kimliklere saygı duyar, aşağılanmalarına alkışlayarak, yuh çekerek onay vermez.
Sorgulasa, evladını önceki gün toprağa vermiş bir anneyi sırf terbiyesiz herif diline doladı, iftira attı, öfkelendi diye yuhalamaz.
Sorgulasa, dinci siyasetin “emekçiye yoksula din diyanet, patrona zengine han hamam servet” siyaseti olduğunun farkına varır.
Sorgulasa, hırsızlığı, rüşveti ahlaksızlık sayar, kul hakkı yemenin en büyük günah olduğu inancıyla seçimde hesabını sorar.
Örnekleri çoğaltmanın anlamı yok. Sorgulamıyor işte. Sorgulamadığı için de terbiyesiz herif ne dese, ayet hükmünde sayıp alkışlıyor.
Siyaset magandası, hedef tahtasına yerleştirdiği kişiyi “Beş dil biliyormuş, profesörmüş” diye aklınca aşağılıyor, o kitle yuh çekerek alkışlıyor.
Başka bir faniyi “O kim ya, ilkokul mezunu” diyerek aşağılıyor, o kitle ona da yuh çekiyor.
Profesörü de yuhluyor, ilkokul mezununu da. Böyle de tutarsız bir kitle işte!
***

ELEŞTİREL AKLA DÜŞMANLIK
Sorgulamıyor. Çünkü, sorgulamak eleştirel aklın ve bilimin söylediklerini rehber edinmeyi gerektirir. Sözü edilen kitle ise, demokratik laik eğitimden nasibini almamış, Tanrı adına uydurulmuş hurafeleri rehber edinmiş, orta beyin aşamasında kalmış bir kitle.
Bilinir ki, kutsal sayılan metinler okunup sorgulanmak için değil, okuyup anlamadan iman etmek için vaaz edilmişlerdir. Yani eleştirel akıl ve bilim ile ontolojik bir çelişki söz konusudur. En çok saygı duyulan evliyalardan Mevlana bile demiş ki, “Akl kurban kun be püş-i Mustafâ / Hasbiyallah gü ki Allâhem kefâ”
Yani “Aklı Mustafa’nın huzurunda kurban et; Allah yeter bana de; çünkü Allahım, gerçekten de yeter” (Akt: Abdülbaki Gölpınarlı, İslam Tarihi, Derin Yayınları, İstanbul 2012, s: 20.)
Diğer yandan kimin söylediği bilinmemekle birlikte ünlü bilim insanı ve mucit Nikola Tesla’ya atfedilen deyişle “Kutsal kitapları okuyup anlayan ateist, okuyup anlamayan dindar, ne okuyan ne de anlayan ise yobaz olur.”
İşte Türkiye’de sorgulamayan, kutsal kitapları da okumadığı halde dindarlığı kimseye bırakmayan kitlenin durumu tam da böyle. Yani “fikri hür, irfanı hür, vicdanı hür” değil, sorgulamadan iman eden kişilerden oluşan bir kitle.
Farklı inanç, etnik ve kültürel aidiyetlerin hak eşitliğine inanmıyor.
Kadını aklen ve dinen eksik ikinci sınıf insan sayıyor.
Demokrasi talep etmiyor.
Hırsızı rüşvetçiyi el üstünde tutuyor.
Beş dil bilen profesörü de yuhluyor, ilkokulu zar zor bitirmiş olanı da yuhluyor.
Liderinin apaçık yalanlarını bile alkışlıyor.
Çünkü sorgulamıyor.
***

Allah adında bir puta tapıyorlar!
Bu kitlenin durumunu geçenlerde vefat eden İlahiyat Profesörü Salih Akdemir çok daha çarpıcı bir dille betimlemişti aslında. “Müslümanlar bugün Allah adında bir puta tapıyorlar. Çünkü Allah diyorlar ama asıl taptıkları Allah değil. Hiçbir manevi yönleri yok. En büyük dinsizliktir bu. Bunlar tamamen insani boyuttan çıkmış, psikoz döneminde olan tedavi edilmesi gereken zavallı insanlar. Dünyada da insanların yüzde 85'i böyle. Allah'ı nesneleştiriyorlar. İbadeti içselleştirmiyorlar, ibadet onları güzelleştirmiyor. Allah'a inansalardı, etraflarında güzelliklerin oluşması gerekirdi. Fakirin olmaması, adaletin eşit dağıtılması, insanların aşağılanmaması gerekirdi.” (Neşe Düzel, “İslam ‘erkekleşmiş’ bir din” başlıklı söyleşi, Radikal, 3 Aralık 2001)
Bu kitle tam da rahmetli Prof. Salih Akdemir’in betimlediği türden bir kitle olduğu için sorgulamıyor. Yok sorguluyorsa çok daha vahim ve gerçekten felaket sayılması gereken bir durumla karşı karşıyayız demektir.
Bu kitlenin elbette sorgulayanları, olan bitenin farkında olanları da var. Bunlar televizyon ekranlarında, medya köşelerinde, cami minberlerinde akıl veren kanaat ve din bezirgânları. Yolsuzluğu hırsızlığı “hayır hasenat işleri” diye meşrulaştırıyorlar, olmuşsa bile Müslüman’a hak olarak görüyorlar. Terbiyesiz herife dokunmayı bile ibadet sayıyorlar.
Sorgulamayan iman eden kitle, bu bezirgânların da yönlendirmesiyle kaderimize hükmediyor. Sorgulamadığı için bir parça masum sayılabilir mi? Kendimce masum sayamıyorum. Terbiyesiz herifle biat ilişkisini suç ve günah ortaklığı olarak görmek daha akla yakın geliyor.

Tanrı samimi dindar Müslümanları korusun!

1 yorum: