Başlıktaki
soru aslında bir haber başlığı. Aynı zamanda, 12 Eylül darbe davasında sanık
Kenan Evren’e tarafımdan sorulan sorulardan biri.
Malum,
Türkiye’de darbeler TRT’nin tek kanal olduğu devirde sabah 04.00 veya 05.00’te
Harbiye marşıyla ilan edilir, ilk darbe bildirisi okunurdu. 27 Mayıs 1960, 12
Eylül 1980 darbeleri böyle duyurulmuştu. 12 Mart 1971 darbesi ise TRT’nin 13.00
haber bülteninde ilan edilmişti.
12
Eylül 1980’de yapılan darbenin bir özelliği de daha Türkiye’de resmen ilan
edilmeden, Amerikan Merkezi Haberalma Örgütü CIA’nın Türkiye İstasyon Şefi Paul
Henze tarafından dönemin ABD Başkanı Carter’a “Our boys did it”, (Bizim
çocuklar başardı) sözleriyle müjdelenmesiydi. Henze, bu müjdeyi gazeteci
Mehmet Ali Birand’a itiraf etmişti.
Ne
zaman bir darbe tartışması açılsa söz dönüp dolaşıp “Bizim çocuklar başardı”
müjdesine gelirdi. 2003 yılıydı. Paul Henze bir konferans dolayısıyla
İstanbul’a gelmişti. Gazeteciler Henze’ye “Bizim çocuklar başardı”yı sordular.
Henze inkâr etti. Ertesi gün Birand, Paul Henze ile yaptığı söyleşinin kasetini
CNN Türk’te yayımladı. Daha ertesi gün Hürriyet
gazetesinde haberin başlığında “12 Eylül darbesini kimin çocukları yaptı?”
diye sorulmuştu.
Ben
de 12 Eylül darbe davasında müdahil avukatlar Ömer Kavili, Arif Ali Cangı ve
Kazım Genç aracılığıyla Kenan Evren’e yönelttiğim sorular arasında bu soruya da
yer vermiştim. Tabii, Evren sessiz kalmıştı.
***
Bu
olayı hatırlamamın nedeni, Evren’in son nefesini vermesinin ardından 13 Mayıs
Çarşamba akşamı Ülke TV’de Elif Çakır’ın “Ankara İstanbul” programına katılmam.
Konu 12 Eylül darbesiydi. İzleyenler de herhalde doğrular; program kişisel
acıklı öykülerle ilerleyecek gibiydi. Söz sırası bana geldiğinde kişisel
öyküleri önemli bulduğumu ancak kişisel öyküler üzerinden gidilirse sadece tek
tek ağaçların görülebileceğini, ormanın gözden kaybolacağını vurguladım. Ek
olarak, 12 Eylül davasına katılma dilekçemden söz ettim. İfadeye çağıran
emniyet görevlilerine ve savcıya da “İşkencecilerle ceza davasında değil
hakikat komisyonunda karşılaşmak istiyorum” diye ifade verdiğimi anlattım. Sözlerime
devamla Marksizm’in ekonomi politik yaklaşımını vurgulayarak, toplumsal
sınıfların darbeden ne şekilde etkilendiklerini, Türkiye’nin ekonomisiyle
siyasetiyle ordusuyla küresel kapitalizme bağımlığını göz ardı eden
yaklaşımların darbe analizlerinin boşlukta kalacağını ve asker taşlayıcılığı
ötesine geçemeyeceğini ifade ettim. Diğer katılımcılar da hak verdiler,
program, darbelerin ekonomi politiğine yoğunlaştı.
***
Bu
bağlamda darbenin kimin çocukları tarafından yapıldığı konusunda görüş birliği
sağlansa da, kime kaşı yapıldığı konusunda görüşler farklılaştı. 12 Eylül
döneminde irtica suçlamasıyla yargılanan Avukat Cüneyt Toraman, İslam’ın
yükselişini önlemek için darbenin yapıldığını, yüzde 10 barajının da aynı
gerekçeyle getirildiğini savundu.
Kendilerini
Kürt sosyalisti olarak nitelendiren Bayram Bozyel ve Sabri Vesek de Kürt
hareketini tasfiye etmek için darbe yapıldığını savundular.
Söz
sırası tekrar bana geldiğinde, İslami hareketin de Kürt hareketinin de darbeyi
gerektirecek güçte olmadıklarını ifade ettim; ama 24 Ocak 1980 istikrar
paketiyle girilen vahşi kapitalist sürecin darbeyi zorunlu kıldığını
vurguladım. 1971 darbesini yapan Genelkurmay Başkanı’nın “Sosyal uyanış
ekonomik gelişmeyi aştı” diye alarm verdiğini, 1980 darbesini yapan Genelkurmay
Başkanı’nın ise “Şef garson benden fazla maaş alıyor” diye yakındığını
anımsattım. 12 Eylül darbesi sonrasında dönemin işveren sendikası başkanının
“20 yıldır işçiler güldü biz ağladık, şimdi gülme sırası bizde” sözleriyle
darbeyi alkışladığını, CIA’nın Türkiye
İstasyon Şefi’nin darbeyi dönemin ABD Başkanı’na “Bizim çocuklar başardı”
sözleriyle müjdelediğini anlattım.
Programın başka bir anında da AKP iktidarının darbelerle yüzleşme diye bir amacının
bulunmadığını savunarak, TBMM Darbeleri Araştırma Komisyonu raporunu analiz
ettim. Raporun darbeler ve mağdurları arasında ayrımcılık yaptığını, bunun
riyakârlık olduğunu anlattım. Son söz olarak da “Evren mezarda ruhu iktidarda” diye vurguladım.
Formatını
ve konuklarını önceden bilmediğimden programın yararlı olup olmayacağı, kendimi
yeterince ifade edip edemeyeceğim konusunda tereddütlüydüm. Yararlı bir program
oldu. Katılımcılar birbirlerinin sözünü kesmeden hakaret etmeden fikirlerini
ifade ettiler. Yapımcı Elif Çakır’ın 12 Mart ve 12 Eylül darbesinin mağdurları
için ayrı bir program sözü vermesi de günün sürprizi oldu. Umarım sözünü
unutmaz, AKP iktidarının ikinci kez mağdur ettiği insanların sorunlarını bir
kez daha anlatma olanağı buluruz.
Sahi,
12 Eylül darbesini kimin çocukları yaptı?
BENCE ; emperyelist vahşi kapitalizmin ÇOCUKLARI yapmış olabilir .
YanıtlaSilBu yorum bir blog yöneticisi tarafından silindi.
YanıtlaSil