4 Haziran 2023 Pazar

CEHENNEMİN KAPISI KAPANMADI


Brezilya'da Ekim 2022 seçiminde muhalefetin sloganıydı; Türkiye’de Mayıs 2023 seçiminin de unutulmayacak sloganları arasındaydı: “Cehennemin kapısını kapatma zamanıdır!” CB adaylarından S. Oğan kampanyasını bu sloganla başlatmıştı. Son turda S. Oğan cehennemin kapısını kapatmak şöyle dursun, cehennemin kapısına zebani yazıldı.

Brezilya'da cehennemin kapısı kapandı ama Türkiye'de cehennemin kapısı açık kaldı. Mayıs 2023 seçimleri, demokrasi güçlerinin yüzünü güldürecek sonuçları doğurmadı. Kıl payı farkla da olsa Recep Tayyip Erdoğan koltuğunu, Cumhur İttifakı da TBMM’deki sayısal üstünlüğünü korudu.

Oysa seçimler, milletvekillerini ve cumhurbaşkanını seçmenin ötesinde referandum idi.

Otokrasi ile demokrasi arasında referandum idi. Otokrasi, devlet erkinin tek kişide birleştiği, tek adamın kendisini yasalarla sınırlı saymadığı, insanın değersizleştiği diktatörlük rejimi demek.

Türkiye epeydir otokrasiyle yönetiliyor. Erdoğan yenilse otokrasi hemen son bulmayacak, demokrasiye geçilmiş olmayacaktı. Sadece cehennemin kapısı kapanacak, demokrasiye kapı aralanacaktı. Olmadı, cehennemin kapısı kapanmadı, demokrasiye kapı açılmadı; resmi sonuca göre seçmenlerin yüzde 52’si otokrasinin devamından yana oy kullandı. 

Seçim, hakikat ile yalan arasında referandum idi. Bütün dini inançlar yalan söylemeyi günah sayar. Bu seçimde kazanan, yalan oldu. Erdoğan ve ortakları, demokrasi güçlerini terör yandaşlığı ve din düşmanlığıyla suçlayan sahte/montaj içerikleri “gençlerimizin kıvrak zekâsının ürünü” sözleriyle kendince meşrulaştırabildiler.

Seçim, ahlak ve hukuk ile ahlaksızlık hukuksuzluk arasında seçim idi. Gerçi devletin dini olmaz ama, devletin hukuka dayanıp dayanmadığı anlamında, bütün inançlar devletin dininin adalet olduğunu savlar. Kazanan ahlak, hukuk ve adalet değil, keyfi yönetim oldu.

Seçim, kamu bütçesine dadanan soygunculardan rüşvetçilerden hırsızlardan hesap sorma seçimiydi. Bütün inanç sistemleri “çalmayacaksın” diye emreder. Bu iktidar döneminde kamu hazinesine dadanan hırsızların yakasına yapışıldığına tanık olunmadı. Tersine “Çalıyorlar ama çalışıyorlar” sloganıyla hırsızlık, rüşvet, yolsuzluk neredeyse övünülecek bir işbilirlik, hatta “günah işleme özgürlüğü” haline geldi. Seçimde kazanan, “günah işleme özgürlüğü” oldu.

Seçim, savaş ile barış arasında idi. Emperyalist zorbanın Büyük Ortadoğu Projesi’nin eş başkanı sıfatıyla eğit donat projesiyle cihatçı teröristleri ayaklandırıp komşu ülkeleri iç savaş cehennemine sürükleme siyasetine tamam mı devam mı seçimiydi. Kazanan, savaş oldu.

Seçim ekonomide bilim ve akıl mı yoksa hurafe mi seçimiydi. Kazanan, hurafe oldu.

Seçim dezavantajlı toplum kesitlerinin, kadınların ve çocukların daha korunaklı koşullarda yaşamalarının seçimiydi. Kazanan, kadınların sahiplendirilmesinden söz eden zihniyet oldu.

14 ve 28 Mayıs’ta sandığa gidenlerin neyi seçtiği sorusunun yanıtı olarak daha pek çok başlık açılabilir. Sonuçta onca yoksulluğa, tarihteki en yüksek orana tırmanmış işsizliğe, ancak savaş koşullarında olabilecek pahalılığa karşın Erdoğan bir seçim daha kazandı. Pişirdiği yemeğe soğan katmakta zorlanan yoksulların çoğunluğu Erdoğan’a oy verdiler. On binlerin (belki de yüz binlerin) öldüğü yaralandığı, milyonların evsiz çaresiz kaldığı depremzedeler bile (Erdoğan’ın kabul edip helallik istediği) beceriksizliği, aczi, ayrımcılığı adeta ödüllendirdiler.

***

Seçimde saflaşma belliydi. Bir yanda özgürlük, eşitlik, barış, laiklik, kadın-erkek eşitliği, parlamenter demokrasi, güçler ayrılığı, hukukun üstünlüğü isteyenler… 

Öte yanda ümmete ve millete yönelik dış tehdit ve terör korkusu içinde “Allah’ın bütün vasıflarını taşıdığı” varsayılan tek lidere sorgusuz biat ve itaat edenler… 

Bu saflaşmada seçim, sararıp çürüme ile yeşerip canlanma arasında idi. Devletin toplumun (ahlak ve inanç dahil) tüm kolonlarını tahrip eden, hukuku yok sayan, dini istismar eden zihniyet ile hukukun üstünlüğünü, laikliği ve demokrasiyi savunan zihniyet arasında seçim idi. Kazanan çürüme oldu. Saray’ı tek merkez yapıp tüm devlet kurumlarını Saray’ın uydusu haline getirenler; ele geçiremedikleri kurumların içini boşaltanlar, küflendirenler kazandı.

Otokrasinin kuralları çerçevesinde bundan sonra emek ve demokrasi güçlerinin hayatında olumlu bir değişiklik olmayacağını öngörmek için kâhin olmaya gerek yok. Dün olduğu gibi bundan sonra da insanlar düşüncelerini özgürce açıklayamayacak, örgütlenemeyecekler. Temel hak ve özgürlükleri kullanmak isteyen insanlar örgütler yine devlet terörüyle bastırılacak. Yargı adil olmayacak, siyasi tutsaklar cezaevlerinde rehin tutulacak. Medya özgürleşmeyecek. Yolsuzluk ve yoksulluk azalmayacak; pahalılık ve işsizlik son bulmayacak. Kamu kesesinden maaşlı Diyanet evliyaları insanlara sabretmeyi şükretmeyi telkin etmeye, yoksulluğun nasıl bir erdem olduğunu anlatmaya devam edecekler. Depremlerde yine on binlerce insan ölecek; felaket yine takdir-i ilahi sayılacak; insanlar enkaz altında can çekişirken yine sela okunacak… 

Tekrar seçim olacak; sadaka ekonomisinde sömürülen, ümmet ve milliyet duygusuyla meczup, önemli bir bölümü iktisadi ve dini duygularla lidere sadık yoksulların çoğunluğu yine… Çünkü bu ülkenin siyasetinde en önemli hakikat, seçmenlerin 3’te 2’sinden fazlasının ümmetçi milliyetçi ırkçı ve sağcı olduğudur; deprem felaketindeki beceriksizliğin ayrımcılığın bile bu saflaşmayı değiştirmeye yetmediğidir. Oysa, 1755 Lizbon depremi Hıristiyan dünyasında köklü zihniyet değişikliğine yol açmıştı.

***

Eşit koşullarda, dürüst ve adil bir seçim olsaydı, Erdoğan kazanamazdı. Zaten Erdoğan kıl payı farkla cumhurbaşkanı seçildi ama partisi 2002’deki oy oranına geriledi. Erdoğan’ın metin yazarı Aydın Ünal’ın itiraf ettiği üzere “Sağlıklı anketlerde Erdoğan’ın oyları yüzde 50’nin epey altında çıkıyor, hatta bazen Kılıçdaroğlu’nun bile gerisinde görünüyordu.” (Yeni Şafak, 31 Mayıs 2023)

Erdoğan kazanacak gibi görünmüyordu, adaylığı anayasaya aykırıydı ama Yüksek Seçim Kurulu kararıyla aday oldu; diplomasını da bir türlü ortaya koyamadı. Erdoğan ve bakanları yasalara ve siyasi ahlaka aykırı olarak devletin tüm olanaklarını sonuna kadar kullandılar. HDP’ye yönelik kapatma davasının yanı sıra tutuklama, provokasyon ve onlarca televizyon kanalında yürütülen kara propaganda ile muhalefet baskı altına alındı. Seçmen listelerinde ne kadar hayalet ve ithal seçmen var, bilinmiyor. Önceki seçimlerin olumsuz deneyimine karşın burjuva muhalefetin sandıklara sahip çıkmaması, sosyalistlerin varlık gösterememeleri ayrıca can sıkıcı. Uzun sözün kısası, Erdoğan ve ortakları aslında seçimi kazanmadılar; kaybeden, burjuva muhalefet ve demokrasi güçleri oldu.

Bu koşullarda resmi sonuca göre Erdoğan ve ortaklarının kıl payı farkla seçimi kazanmaları başarı sayılamaz. Onca hile ve eşitsiz koşullarda en az yüzde 70’li oranlarda kazanmaları gerekirdi. Anlaşılıyor ki toplumu o denli çürütemediler. İyiye işarettir, otokrat faşizme karşı mücadelenin sürdürülmesi için yeterince umut vericidir.


6 yorum:

  1. Bu yorum yazar tarafından silindi.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Kalemine emeğine sağlık teşekkür ederim Su Uyur Hulusi Akar okudum üzülmüşsün üzülmene gerek yok aslında kutlamak gerekir o kadar badireyi atlatıp Bakan olmak her babayiğidin harcı değil . Devşirme ve Döneklerde binim bilmediklerim ve çok hızlı dönenleri öğrendim Hasan Yalçın 'nın Döneklerini okumuştum yenileri türemiş o kitaptan sonra Bektaşi her gün Esnaflar arastasından belirli saatte geçerken esnaf Bektaşi'ye takılırlarmış uyarsa da para etmemiş Bektaşi saati erkene almış
      arastanın başında yüksek bir yer çıkmış şerefsizler ahlaksızlar diye bağırmaya başlamış esnaflarda ne oluyor hepsi kapılara çıkmış ne oluyor diye Bektaşi'de ne kadar da çok muşunuz deyip gitmiş bir daha takılmayı kesmişler. Sermayenin Paşaları ise her yerde işi bilen uyanık kurnaz akılını kullananlar çıkacaktır. O paşalarda o gruptan olanlardır sevgiler seni geçte olsa tanıdığım kendimi şanslı hissediyorum

      Sil
    2. Teşekkür ederim toprağım. Hulusi'nin kitabını yazdım, adam hükümetten düştü. Tayyip'in kitabını da yazayım mı? Çok selam.

      Sil
    3. Bekliyorum dört gözle sevgiler

      Sil
  2. Emeklerinize, yüreğinize sağlık.

    YanıtlaSil
  3. Umutlarımızı hiç yitirmiyeceğiz.

    YanıtlaSil