İbnü’l Sallama Hükümran Beyefendi’ye VEKÂLETEN,
Muhterem Sallama Cemaati,
İbnü’l Sallama Hükümran Beyefendi, “namaz kılacak yer yok” diye yalan söyleyerek, Türkiye’nin aydınlık
yüzü ODTÜ’ye saldıran dinci yobazlara lanet etmektedir.
O yobazlar da biliyor ki, hangi mü’min Allah rızası için namaz kılıp
ibadet etmek ister, illa ki bir camide veya mescitte namaz kılması şart
değildir; yeryüzünün her yeri ona mescittir, camidir.
Bunu söyleyen kim? Bizzat İslam Peygamberi.
En yakın ashabından Ebu Zer’in naklettiğine göre bir soru üzerine
Peygamber, “Namaz sana nerede yetişirse
orada kıl. İşte orası mescittir" buyurdu.
Yani İslam Peygamberi, ibadeti mabede hapsetmeyip yeryüzünün her yanını
mescit ilan etmiş, temiz olduğu ve haklara tecavüz gibi bir sakınca bulunmadığı
takdirde herhangi bir yerde vakit gelince namaz kılınabileceğini söylemiştir.
Evet evet, herhangi bir yer. Öyle ki, Enes b. Malik’in anlattığına
göre, “Peygamber nerede namaz vakti
girerse oracıkta namazı kılardı. Bazen davar ağıllarında da namaz kıldığı
olurdu.”
Her yeri mescit ilan edip her yerde namaz kılınabileceğini vurgulayan
Peygamber sadece ve sadece şu gibi yerlerde namaz kılınamayacağını
bildirmiştir: Çöplük, mezbaha, kabristan, yol ortası, hamam, develerin çöküp
yattıkları yerler, Beytullah'ın damı.
Peygamber’in bu yerlerde namazı yasaklamasının elbette son derece derin
sebepleri vardır. Mesela develerin çöküp yattıkları yerler. Bir Müslüman böyle
bir yerde asla namaza durmamalıdır. Zira Peygamber’in ifadesiyle “develerin, vahşi canavar gibi birtakım
azgınlık ve hırçınlıkları vardır; azgınlık gösterip secdeye varan kimseyi
çiğneyebilirler.”
Dahası, "Develerin çöküp
yattığı, gecelediği yerde bazı kimseler küçük ve büyük abdestlerini bozmak
istediklerinde deveyi siper edinirler.” Dolayısıyla o yerler pistir,
necistir; kendini bilen Müslüman böyle bir yerde namaza durmamalıdır.
Yani İslam Peygamberi bu derece ince düşünmekte ve ümmetini necasetten,
kazadan beladan uzak tutmak istemektedir. Netekim Peygamber’e göre, koyun ve
keçi ağılında böyle bir tehlike söz konusu değildir. Hz. Peygamber’den naklen davar
ağılında da namaz kılınabileceğini söyleyenler arasında İbn Ömer, Câbir b.
Semure, el-Hasan, Mâlik, İshak ve Ebû Sevr de bulunmaktadır.
Peygamber, kimlerin cemaatle birlikte namaza durmaması gerektiğini de
ayrıntılı olarak ümmetine bildirmiştir. Mesela, İbn Ömer, Câbir b. Semure ve
Enes b. Malik’in anlattıklarına göre Hayber gazvesi sırasında Peygamber’e
soğan, sarımsak ve pırasa hakkında soruldu. Peygamber, "Her kim şu yeşillikten yedi ise bize
yaklaşmasın ve bizimle beraber namaz kılmasın. Çünkü melekler de insanların
eziyet çektikleri şeylerden eziyet çekerler” buyurdu.
Peygamber’in bu tavsiyelerinin yanı sıra Kur’ân-ı Kerîm’de gösteriş maksadıyla namaz
kılınmaması emrolunurken, “Yazıklar olsun o namaz kılanlara ki, Onlar
namazlarını ciddiye almazlar. Onlar (namazlarıyla) gösteriş yaparlar.”
(Yardım/Ma’un, 4, 5, 6) diye şikâyet edilmektedir. Bu sure ve ayetler Mekke
döneminde nazil olmuştur. Yani İslam ümmetinin topu topu elli altmış kişiden
ibaret olduğu, müşriklerin zulmü altında çile çektikleri dönemde. O ahvalde
bile Peygamber, pardon Allah namazı ciddiye almayanlardan ve gösteriş için kılanlardan
yakınmaktadır!
***
Ya eyyühel ihvan,
İslam Peygamberi’nin yeryüzünün her yerini mescit ilan etmesine
karşılık, herkesten daha fazla Müslüman, teşbih yerindeyse “organik Müslüman” olduğunu iddia eden
bir güruhun Ortadoğu Teknik Üniversitesi’nde giriştikleri provokasyonu nasıl
anlamlandırmalı?
Orta Doğu Teknik Üniversitesi (ODTÜ) malum, sadece Türkiye’nin değil
dünyanın da sayılı üniversiteleri arasında. Gel gör ki bir kez daha, dini maske
edinmiş, hayata düşman siyasal İslamcı gericilerin ve iktidarın hedefinde.
Siyasal İslamcı güruh, “İbadet
hakkımız engelleniyor” yalanıyla provokasyon tezgâhlıyor. Önce “namaz kılan öğrencilere saldırı” yalanını
ortaya attılar. Ardından ülkenin birçok yerinde ODTÜ’yü hedef alan “namaz kılma eylemleri” yapılmaya
başlandı.
Provokasyona asri firavun da en üst perdeden sahip çıkıyor. İğrenç “Kabataş’ta başörtülü bacımın üstüne
işediler”, “Dolmabahçe Camiinde bira
içtiler” yalanlarına doymamış olmalı ki şimdi de, “ODTÜ'de namaz kılan gençlerin üzerine saldırıyorlar. Bizler bunun da
takipçisi olacağız" diye ahaliyi ODTÜ aleyhine kışkırtmaya çalışıyor.
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın Başdanışmanı AKP Milletvekili Aydın
Ünal da “Cizre’ye ve Silopi’ye nasıl
girildiyse ODTÜ’ye de öyle gireriz” sözleriyle açıkça tehdit savuruyor,
ODTÜ’yü silah zoruyla işgal harekâtının propagandasını yapıyor.
Elbette ODTÜ’yü hedef tahtasına yerleştirmelerinin nedeni ibadet yeri
eksikliği değil. ODTÜ yerleşkesinde 2 bin kişi kapasiteli 1 cami ile yurtlar
bölgesi, kütüphane, hazırlık binası, yapı işleri gibi çeşitli noktalarda 15
mescit bulunuyor. İbadet yeri eksikliği varsa, cami ve mescitlerin müdavimleri
için değil, gayrimüslimler için vardır, Aleviler için vardır.
Bu çıplak gerçeğe karşın, “namaz
kılacak yer yok” yalanıyla ODTÜ’yü hedef almalarının nedeni, burasının çoğulcu, demokratik ve
barış içinde birlikte yaşama kültürünün nefes alıp verdiği seküler bilim yuvası
olması. ODTÜ Türkiye’nin aydınlık yüzüdür; üniversite içinde şiddet, ırkçılık,
cinsiyetçilik ve ayrımcılık içermeyen tüm görüş ve talepler özgürce ifade
edilebilmektedir. Siyasal İslamcı faşistlerin ise çoğulcu demokratik kültüre
tahammülü yoktur; bu yüzden mescidin cihatçı örgütlenmeye paravan olmasına
itiraz eden dindar öğrencileri bile hedef almaktadırlar.
ODTÜ’yü hedef tahtasına koymalarının bir nedeni de Ankara’nın akciğeri
sayılabilecek ormanlık arazileri. Öğrenciler ve üniversite emekçilerinin
özverili çabalarıyla 50 yılda yeşillendirilen arazi, yeşil adına dolardan
başkasını gözü görmeyen talancı çetelerin iştahını kabartıyor. Bu yüzden iktidarın
da yönlendirmesiyle ODTÜ çatışma alanı
haline getiriliyor.
Bu vesileyle provokatör yobazların “Minareler süngü, kubbeler
miğfer / Camiler kışlamız, müminler asker” zihniyetiyle doldurulduklarına işaret etmek gerekir. Peki kimin
kışlası, kimin askeri, kimin süngüsü? Her devirde olduğu gibi, ezilenlerin,
kölelerin, mustazafların değil, sermaye sahibi zalimlerin kışlası, askeri ve
süngüsü!
Sermaye sahibi zalimlerin maşası provokatörler her defasında olduğu
gibi dindarlığı maske ediniyorlar, onca mescit ve caminin olduğu yerde “namaz kılacak yer yok” yalanıyla
ODTÜ’ye saldırıyorlar. Gösteriş için namaz kılarak tam da Ma’un suresinde tarif
edilen günahı işliyorlar. Türkiye’de laiklik kök salamadığı, din deyince akan
sular durduğu için Allah’tan korkmadan kuldan utanmadan inancın arkasına saklanıyorlar
ve ne yazık ki, iktidarın ve yandaş medyanın desteğiyle, ibadetle yetinen sade dindarların
aklını çelebiliyorlar. Öyle ki, Hürriyet gazetesinin
İslamcı yazarı Ahmet Hakan bile, ODTÜ’yü gözüne kestiren faşistleri mazur
görebilmektedir. Ne demeli! Katranı kaynatmakla olmazmış şeker, cinsi
sevilesice cinsine çeker!
Hülasa, siyasal İslamcı faşistlerin Türkiye’nin aydınlık yüzü ODTÜ’ye
saldırmalarına seyirci kalınmamalıdır. ODTÜ’nün örgütlü provokasyonu
savuşturabilmesi, bilimin, barışın, kardeşliğin ve özgürlüğün yuvası olmaya
devam edebilmesi için öğrenciler, mezunlar ve üniversite emekçileriyle
dayanışma içinde olunmalıdır.
Cumanız ve yeni yılınız hayırlı olsun!
Selam ve muhabbet ile!
ODTÜ'ye sahip çıkılmalı. katılıyorum.
YanıtlaSil''Komşusu aç yatan müslüman tok yatmaz''.. NEREDE..
Ülkemizin gururu ODTÜ sahip çıkmalıyız.
YanıtlaSilNasıl mı? Tartışarak ortak akılla söz ve eylem birliğini de oluşturmalıyız.
Sorunumuz, "sarı öküzü vermemekti" ama verdiğimize göre RANT için her şey bahane edileceğini biliyoruz. Yine gerekirse Ülkemizde başka bölgelerimizde olduğu üzere tankla topla girilerek "terörle mücadele" veya "kentsel dönüşüm" veya... RANTA KURBAN EDİLECEĞİNİ DE ÖNGÖRMELİYİZ.
Bu nedenle ODTÜ için mücadelemizi yapılan ALGI TUZAĞI'na düşmeden doğru anlatımla, ÖNGÖRÜMÜZLE, kamuoyunu bilgilendirerek DEMOKRATİK olarak sürdürmeliyiz.
Kurtuluş yok tek başına, Ya hep beraber ya hiçbirimiz.