SEYAHATNAME-İ RAHMİ ÇELEBİ
YELLOWSTONE SOYKIRIMA ÖFKEYLE PATLAYACAK!
Amerika’yı keşif yolculuğumuzda Yellowston’dayız.
Özgün adıyla, Yellowstone National Park. Yellowstone adı, park içinde gayzerlerin
sararttığı kayalardan dolayı verilmiş.
Wikipedia’ya göre Dünya Kültür
Mirası listesindeki Yellowstone Parkı’nın yüzölçümü yaklaşık 9 bin
kilometrekare, yani tam Kıbrıs adası kadar. Yüzde 96’sı Wyoming’de, yüzde 3'ü
Montana’da, yüzde 1’i de Idaho eyaleti sınırları içinde. ABD Başkanı Ulysses
Grant’ın 1872’de imzaladığı kararnameyle dünyanın ilk ulusal parkı olmuş.
Her yıl 4 milyon dolayında
turistin ziyaret ettiği Yellowstone’un diğer ulusal parklardan ayırdedici
özelliği, yüzlerce gayzerinin olması. Süper volkandan miras kalmış buz, ateş ve
kükürt adası gibi. Dünyadaki jeotermal aktivitelerin yarısı Yellowstone’nda
gerçekleşiyor.
Yellowstone Parkı’na beş kapıdan
girilebiliyor. Doğu, Batı, Kuzey, Güney ve Gardiner kapıları. Kışın sadece
Gardiner kapısı açık; park içi ulaşım yalnızca kar arabaları ve kar otobüsleriyle
sağlanıyor. Parkı en iyi ziyaret zamanı Temmuz/Ağustos ayları. Yapılaşmaya izin
verilmeyen park alanında dokuz noktada ziyaretçi merkezi düzenlenmiş. Bu
merkezlerde oteller, kamp alanları, alış veriş dükkanları var. Merkezlerdeki
yapılar en fazla üç katlı. AKP Genel Başkanı ve milletin anasına sevdalı
müteahhitlerinin kulağına gitmesin!
***
Yellowstone’a gidebilmek için Las
Vegas’tan Montana’nın Bozeman hava alanına uçtuk. Doğrudan Yellowstone
havaalanına uçmak da mümkün ama fiyatı çok tuzlu olduğundan rehberimiz Elif
Cihan tercih etmemiş. Bozeman havalanında otomobil kiralayıp bir buçuk saatte
West Yellowstone’a vardık, Holiday Inn oteline yerleştik.
West Yellowstone 1200 nüfuslu
küçük bir köy ama park turizmi sayesinde son derece gelişkin bir köy. Oteller,
moteller, karavan kampingler, lokantalar, hediyelik eşya dükkanları, marketler.
Köyde en fazla üç katlı yapılaşma hâkim; ayı, kurt, bizon, geyik heykellerinden
geçilmiyor. Hava sıcaklığı gündüz 20, gece 1 derece arasında değişiyor. Kaldığımız
otelin Yellowstone müzesine ve ziyaretçi merkezine 250 metre yakın olması bizim
için avantaj.
***
GÜNEŞİN TUTSAK DÜŞMESİ
West Yellowstone’daki ilk sabah
önemli. Sadece bizim için değil, Amerika’nın tümü için önemli. Saat 10.30’da tam
güneş tutulması başlayacak ve sadece Amerika kıtasında izlenebilecek. Şanslıyız,
biz de tam zamanında Amerika’dayız. Aslında pek ciddiye almadık güneş
tutulmasını. Daha önce de izlemiştik. Alanya’daydık, tam güneş tutulması
olmuştu. Tutulmanın ertesi günü yola çıkıp Ankara’ya dönmüştük. Yol yorgunu
uyurken sokaktan gelen gürültüye uyanmıştık. Meğer Gölcük merkezli Marmara
depremi olmuş, insanlar sokakta...
Şimdi yine bir tam tutulma
arefesindeyiz. Dört kişilik kafilemizden iki kişi jeoloji yüksek mühendisi.
Güneş tutulmasının yine bir depreme yol açıp açmayacağını konuşuyor, espriler
yapıyoruz. Her patladığında Dünyanın altını üstüne getiren Yellowstone süper yanardağının
tam üstündeyiz. Bizim mühendisler haziran ayından bu yana Yellowstone’un
tektonik aktivitesinde artış gözlendiğini söylüyorlar. Dünya çapında ünlü
jeoloji profu Celal Şengör’ün dediğine göre de tekrar patlamak için eli
kulağında. Patlarsa dünyanın sonu gelir, dinozorların yok olması gibi insan
türü de yok olabilir!
Güneş tutulması demek, güneş ay
ve dünyanın tek sıra olması demek. Dolayısıyla üç gök cisminin çekim gücü
birleşecek. Birleşim, Dünyadaki tektonik aktiviteyi etkiler mi? Bu vesileyle Yellowstone
da patlar mı? Gelmesek daha mı iyi olurdu?...
Bu sorularla kafa bularak
tutulmayı en iyi nerede izleyebileceğimizi araştırdık. En iyi yer Yellowstone
Müzesi’nin önü. Tutulmanın başladığı saatte müze önündeyiz. Nedense sadece biz
varız. Bir de cadde üstündeki dükkanların önünde üç beş kişi. Yellowstone halkı
güneş tutulmasını ciddiye almıyor mu ne! Nerede ahali? Sorumuzun yanıtını otele
dönünce bulduk. Meğer Yellowstone halkı güneş tutulmasını çok ciddiye almış. Köyün
kuzeyindeki ağaçsız geniş alan, buluşma adresi olarak belirlenmiş, herkes
tutulma günü için üretilmiş tişörtlerini giyerek, Amerikan bayraklı tutulma
gözlüklerini takarak orada toplanmış. Müze dahil, tüm işyerleri kapalı.
Bizde özel gözlük yok. Çok da
önemsemiyoruz ama tutuklu güneşi de net görmek fena olmaz hani. Ben güneş
gözlüğüyle bakmaya çalışıyorum. Dahiyane fikir rehberimiz Elif Cihan’dan
geliyor: Güneş gözlüklerimizi üstüste koyalım!
Hayırlı ve akıllı evlat böyle
olur işte! Daha elma armut portakal ve diğer meyvalarda vitamin olarak
mevcutken üzerinde az çalışmamıştık. Sonrasında Avrupalarda boşuna okutmadık;
şimdi de Amerika’da boş gezenin boş kalfası değil. Bunca yatırımın faydasını nihayet
gördük! Amerikalı kapitalist, güneş tutulmasını bile metalaştırmış, özel tişört
ve gözlük üretmiş. Gözlüğün tanesi 3 dolar. Dört kişiyiz, 12 dolar verirsek,
tutsak güneşi net olarak izleyebiliriz. Elif Cihan harcadığımız emeğin
karşılığını verdi, güneş gözlüklerimizi üstüste koyarak birleştirdi, tutsak
güneşi net olarak görebildik. Elin Amerikalı kapitalistine 12 dolar kaptırmadık
netekim!
Güneş tutulması bir saat kadar
sürdü. Ay, güneşi tam olarak kapatamadı; güneş ince bir hilal olarak Dünyayı
aydınlatmaya ısıtmaya devam etti. Lakin aydınlığı alacakaranlık idi, sıcaklığı
da baya düşüktü. Bu vesileyle Ezidilerin her gün üç kez Güneş’e dönüp dua
etmelerini daha iyi anladık!
Yine bu vesileyle İslam Peygamberi
Muhammed’in güneş tutulması başlayınca Bilal’e ezan okutup camiye çağırdığı
Medine Müslümanlarına niçin küsuf namazı kıldırdığını, neler söylediğini de
anımsadık ki, İbnü’l Sallama Hükümran Beyefendi’nin kulaklarını çın çın
çınlattık!
***
GAYZERLERİN DANSI
Gayzerler yeraltı sularının magma
ile temas sonucu ısınarak basınç ile püskürmesiyle oluşan kükürtlü pis kokulu jeotermal
oluşumlar. Gayzer adı, İzlanda dilinde fışkıran köpüren anlamına gelen geysir
sözcüğünden türetilmiş. Yellowstone’un 300 dolayında gayzeri var. En önemlisi Madison
kavşağından 26 km. güneydeki Old Faithful. Turistler en çok bu gayzere ilgi
gösteriyorlar. Ortalama 90 dakikada bir fışkırıyor, 5 dakika süreyle kırk elli
metre yüksekliğe kaynar su püskürtüyor.
Old Faithful’a ulaştığımızda binlerce kişi, gayzere 150 metre uzaklıkta dizilmiş, püskürmeyi bekliyordu. Şanslıyız, tam zamanında geldik demektir. Nitekim sadece 3 dakika sonra Old Faithful şova başladı, biz de kamerayı çalıştırdık. Beş dakika kadar seyircilerine gösteri yapan Old Faithful alçalan püskürmelerle yeraltındaki evine döndü. Biz de alış veriş merkezini ve müzesini gezdik.
Yellowstone’da Old Faithful, Norri
Geyser Basın, West Thumb Geyser Basın ve Lower Geyser Basın alanlarını da
dolaştık. Lower Geyser Basin, Yellowstone’un en büyük gayzer alanı. Yeryüzüne
çıkan kükürtlü sıcak sular, bölgeyi büyük bir çamur havuzu haline getirmiş.
***
SÜPER VOLKANIN ÖFKESİ
Yellowstone’da dolaştığımız günlerde gayzerler dışında Kaldera adı verilen yanardağ alanını gezdik. Kaldera yaklaşık
2 bin 500 km2 genişliğinde bir alanı kapsıyor. Horantadan yüksek mühendislerin söylediklerine
göre Yellowstone aktif bir yanardağ; son 2 milyon yılda defalarca patlamış. Magma
hazinesinin büyüklüğünden dolayı, patladıktan sonra volkan konisi ve krateri
yerine çok geniş göçük alanı oluşturmuş. Bu yüzden süper yanardağ olarak
adlandırılıyor. Park alanındaki jeotermal hareketlilik süper yanardağın
aktivitesinden kaynaklanıyor. Haziran ayından bu yana da bölgenin tektonik
aktivitesinde olağan dışı artış var.
Dünyaca ünlü jeoloji profu Celal
Şengör de Yellowstone yanardağının 640 bin yıl önce patladığını, tekrar patladığında
küresel iklim değişikliği yaşanacağını, atmosferin tümüyle kararacağını, buz
çağının başlayacağını ve canlı hayatın çok büyük bölümünün yok olacağını,
muhtemelen insan soyunun da tükeneceğini öne sürüyor. Şengör, Napoli Körfezi’ni oluşturan Campi Flegrei
Kalderası ile Sumatra’daki Toba Kalderası’nın da aynı felakete yol açacak süper
yanardağlar olduğunu söylüyor. Yellowstone’un ne zaman patlayacağı sorusuna
“Eli kulağında” diye yanıt veriyor Şengör; başka bilim insanları ise “birkaç
bin yıl sonra” diyorlar. Neyse ki daha birkaç bin yıl varmış, o zamana
kadar kim öle kim kala!
***
YELLOWSTONE’DA YABAN HAYATI
Göller ve ormanlarla kaplı, 150
yıldır da yerleşime kapalı olduğu, korunduğu için Yellowstone’da gerçek bir
yaban hayatı hüküm sürüyor. Parkın doğal sahipleri Amerika boz ayısı, kara
ayısı, bizon, antilop, kurt, çakal, tilki, Kanada geyiği, vaşak, sürüngenler,
kemirgenler doğal ortamlarında yaşıyorlar. Turistlerin serbestçe dolaşan
hayvanlara belirlenmiş mesafelerden daha fazla yaklaşmaları yasak. Yanısıra,
mesela geyiklerin etçil hayvanlar tarafından avlanmalarına da engel olunmuyor.
Bu haliyle Yellowstone Parkı, bitki örtüsüyle, yüzlerce tür hayvanıyla, kuş
türleriyle gerçek bir doğal yaşam alanı. Özellikle kışın hayvanlar çetin doğa
koşullarıyla ve birbirleriyle savaşıyorlar. Termal aktivitenin yaydığı ısı
sayesinde bitki örtüsü soğuğa dayanıklı olduğundan, göçmen kuşlar kışın da parkta
yaşamlarını sürdürebiliyor.
Lamar ve Hayden vadileri yaban
hayatının gözlenmesi için en uygun yerler. Adım başı bizon ve geyik sürülerine
rastlanıyor. Parkta geçen günlerimizde ayılara kurtlara rastlamadık ama
bizonlarla geyiklerle antiloplarla basbaya samimi olduk. Bizon, bildiğimiz
sığır türünün yabani olanı. İlgili kaynaklarda yaban öküzü olarak da geçiyor.
Ortalama yarım ton ağırlığında zararsız hantal bir hayvan. Genellikle
70’li-80’li koloniler halinde otluyorlar. Geçmişte sayıları on milyonları
geçiyormuş. Günümüzde binlerle ifade ediliyor.
Geyiklere parkın her yerinde
rastlamak mümkün. Kışın gayzerlerin etkisiyle sıcak kalabilen yerlerde
yaşamlarını sürdürmeye çalışıyorlar. Kurtların ve ayıların en önemli besin
kaynağı geyikler. Bizonlar da geyikler kadar olmasa da etçil hayvanlara yem
oluyorlar. Vadileri sulayan ırmaklarda veya çevredeki gölcüklerde ördeklere,
Kanada kazlarına ve pelikan gibi su kuşlarına da rastlanıyor.
***
Arizona’daki Grand Canyon’un bir
benzeri Yellowstone’da da var. Yellowstone Gölü’nün kuzey kıyısındaki kanyon
onbeş bin yıl kadar önce oluşmuş. Kanyonun güney bölümünde Uppers Falls
şelalesi 33 metre yüksekten kanyona dökülüyor. Yosemite şelaleleri kadar yüksek
değil ama debi olarak daha bereketli.
***
Yellowstone Parkı’nın yüzde
80’i ormanlarla, yüzde 5’i göllerle kaplı. Yellowstone Gölü Kuzey Amerika’daki
en yüksek rakımlı göl. Deniz seviyesinden 2 bin 357 metre yükseklikte,
derinliği 120 metreyi buluyor. Gölü çevreleyen dağların dorukları Ağustos
ayında bile karlı buzlu. Göl kıyısında Grant Lake Village denilen yerde
dinlenmek iyi geliyor. Tekne kiralayıp balık avlamak mümkün, biz parkı
dolaşmayı tercih ediyoruz.
***
Yellowstone’un en ilginç
alanlarından biri de Mammoth Hot Springs. Burada bizim Pamukkale benzeri
travertenler görülüyor. Volkanik su kaynakları, yer altı kireçtaşı
yataklarından aldıkları mineralli suları, traverten oluşturarak, teraslı
havuzlara bırakıyorlar. Rehberimiz Elif Cihan, Pamukkale’nin daha görkemli ve
kükürt kokmadığı için de çok daha güzel olduğunu söylüyor. Elif Cihan’a hak
veriyoruz.
Mammoth Kaplıcaları da Mammoth
Hot Springs alanında bulunuyor. Kaplıca oteli ve müstakil evler en fazla üç
katlı. Antiloplar, geyikler evlerin aralarında otelin etrafında serbestçe
dolaşıyorlar; insanlardan kaçmıyorlar ama park rangerleri belirlenmiş mesafeden
fazla yaklaşan turistleri uyarıyorlar, hayvanları insanların tacizinden
koruyorlar.
***
Yellowstone’da son olarak
taşlaşmış ağaçları gördük. Termal suların içindeki silisyumun gövdesine sızarak
taşlaştırdığı ağaçlar milyonlarca yıl oldukları gibi kalmışlar.
***
Yolumuz Yellowstone’a düşmüşken,
bir günümüzü de güneyindeki bitişik Grand Teton National Park’a ayırdık. Burası
da karlı buzlu dağları, gölü ve ormanlarıyla yaban hayatının olduğu gibi
korunduğu bir park. Yosemite’de ve Yellowstone’da göremediğimiz ayılara burada
rastlamayı umduk ama ayılar burada da görünmediler.
***
Hoş bir ayrıntı olarak
Yellowstone Parkı’ndaki tuvaletlerde dikkatimi çekti. Aklıma neler gelmedi
neler. Askeri lise yıllarıma kadar geriye gittim. Daha sonra yazarım.
***
Amerika’yı yeniden keşif
gezimizin üçüncüsü de sona erdi. Hayli yorulduk. Otomobille West Yellowstone’dan
Bozeman havaalanına, oradan uçakla Denver’a, oradan yine uçakla Baltimore’a,
oradan da otomobille PennState Üniversitesi’nin bulunduğu State College
şehrine. Toplam 16 saat süren yolculuk daha da yordu. State College’nin tek
metrekaresi bile sararmamış yemyeşil doğasında dinlenme vaktidir.
Üç haftadır gezimizin her
durağında acısını duyumsadığımız Kızılderili soykırımını ayrıca yazacağım.
Şimdilik şu kadarını söyleyeyim: Nereye gittiysek, soykırıma karşı Kızılderili
direnişinin kahramanları Oturan Boğa ve Geronimo karşıladı bizi. En son
Yellowstone ve Grand Teton’u dolaşırken iç sesimizden “Süper volkan patlayacaksa bu kez, ‘beyaz
adam’ın kendisinden zayıf savunmasız insanları vahşice katletmesine duyduğu
öfkeyle patlayacak” cümlesini duyduk.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder