11 Mayıs 2021 Salı

İŞSİZ SAYISI ARTIYOR, İŞSİZLİK ORANI DÜŞÜYOR!

Başlıktaki tuhaflık ortada. Öyle ya, işsiz sayısı artarken nasıl olur da işsizlik oranı düşer?

Tuhaflık bende değil, Türkiye İstatistik Kurumu TÜİK’te. İşsiz sayısı artarken işsizliğin azaldığını söyleyen TÜİK’in ta kendisi. Dolayısıyla vebali TÜİK’in boynuna.

İşte TÜİK’in 10 Mayıs günü açıkladığı Mart 2021 işsizlik verileri:

“İşsiz sayısı 2021 yılı Mart ayında bir önceki aya göre 59 bin kişi artarak 4 milyon 236 bin kişi oldu. İşsizlik oranı ise 0,1 puanlık azalış ile yüzde 13,1 seviyesinde gerçekleşti.

İstihdam edilenlerin sayısı 2021 yılı Mart ayında bir önceki aya göre 550 bin kişi artarak 28 milyon 89 bin kişi, istihdam oranı ise 0,8 puanlık artış ile yüzde 44,3 oldu.”

Dikkat buyurun! İşsiz sayısı artmış ama işsizlik oranı azalmış. İstihdam edilenlerin yani çalışanların sayısı artmış ama işsiz sayısı da artmış… 

İnsan aklıyla alay etmek midir yoksa toplumu aptal yerine koymak mıdır? 

Covid19 salgını nedeniyle esnaf işletmelerinin kapandığı, tekel konumundaki büyük işletmelerin de talep daraldığı için üretimi azalttıkları, yüz binlerce kişinin ücretsiz izin adı altında sokağa atıldığı koşullarda çalışan sayısı (hem de 550 bin) artıyor ama işsiz sayısı da artıyor. İşsiz sayısı artarken işsizlik oranı azalıyor!

İnsan aklıyla başka nasıl alay edilir, toplum başka nasıl aptal yerine konur, bilinmez.

***

Sadece istihdam ve işsizlik verilerinde değil, enflasyon ve fiyat verilerinde de TÜİK aynı tuhaflığı sergiliyor, toplumu aptal yerine koyuyor. TÜİK’in Nisan ayı enflasyon verilerine göre:

Tüketici fiyat endeksi (TÜFE) Nisan’da yüzde 1,68 artarken, yıllık bazda yüzde 17,14 oldu.

Üretici fiyat endeksi (ÜFE) Nisan’da yüzde 4,34 arttı, yıllık yüzde 35,17 oldu…

Çarşı pazar mutfak enflasyonu anlamına gelen TÜFE’nin yıllık gerçekte yüzde 17 olup olmadığı bir yana, ÜFE yüzde 35. Yani üretici zararına veya hayrına satıyor; üretici sevabına satınca da tüketicinin enflasyonu bunun yarısı kadar oluyor! Ne demeli? Yersen dolapta köfte var, dolma var!

Enflasyon konusunda TÜİK toplumu aptal yerine koyarken, bir grup akademisyen tarafından kurulan Enflasyon Araştırma Grubu ENAG da bir süredir enflasyon araştırması yapıyor. TÜİK’in Nisan ayında TÜFE’yi yüzde 1,68 açıklamasına karşılık ENAG yüzde 2,62 diyor. 

ENAG’ın sitesinde Nisan ayındaki yıllık enflasyon verisini bulamadım ama TÜİK’in verisinin çok çok üzerinde bir sonuca ulaştığı muhakkak. TÜİK 2020 TÜFE’sini yüzde 14,60 olarak açıklamış, ENAG ise yüzde 36,72 olarak duyurmuştu. Yani tam iki buçuk katı bir oran.

***


İstatistikçiler kâğıt üzerinde ne derlerse desinler, çarşıda pazarda mutfakta enflasyonun hakikisini yaşayan tüketicinin enflasyonu, değil TÜİK’in ENAG’ın verilerinin de üzerinde. Bu da ister istemez istatistik kurumunun neye hizmet ettiği sorusunu akla getiriyor. 

Britanya başbakanlarından Benjamin Disraeli’ye (1804-1881) ve Türkiye’de istatistiğin kurucu babası sayılan Ord. Prof. Ömer Celal Sarc’a (1901-1988) atfen denilir ki:

Yalan, derecesine göre üçe ayrılır:

Basit yalan,

Kuyruklu yalan,

İstatistiki yalan.”

Bir istatistik fıkrasına göre de önemli bir iş için mülakat yapılacak. Bir matematikçi, bir ekonomist ve bir de istatistikçi başvurmuş. Önce matematikçiyi içeriye almışlar ve sormuşlar:

- 2 kere 2 kaç eder?

Matematikçi kâğıt kalem çıkarıp çeşitli hesaplar yaptıktan sonra yanıtlamış: 

- Eminim ki 4 eder.

Sonra ekonomiste aynı soruyu sormuşlar. Ekonomist uzun süre düşündükten sonra yanıtlamış:

- Yüzde 0,1 artı eksi yanılma payı ile 4 eder.

En son istatistikçiyi almışlar içeri, aynı soruyu sormuşlar. İstatistikçi düşünmeden yanıtlamış:

- Kaç etmesini istersiniz?

Türkiye İstatistik Kurumu TÜİK’in istatistikleri de o hesap. Nüfus ve demografi, enflasyon, gelir dağılımı, işsizlik… Hangi konu olursa olsun, hakikati değil, siyasi iktidarın dediğini açıklıyor; yalanın kuyruklusunu söylüyor.

Elbette kimse yemiyor bu yalancı dolmaları. Hatta kendileri de yalan söylediklerini, iktidarın keyfine göre istatistik düzenlediklerini reddetmiyorlar. Öyle ki, iktidarın keyfine göre istatistik açıklamada yeterince cevval olmayan nice TÜİK başkanları görevden uzaklaştırıldı. Son TÜİK Başkanı Sait Erdal Dinçer, TBMM’de bir komisyon toplantısında, kurumun elde ettiği verilerde “eksiklikler, ricalar veya protokoller” nedeniyle eksikler yaşandığını ağzından kaçırdı.

Önceki TÜİK başkanlarından Birol Aydemir de verilere müdahale edildiğini, itiraz edenin görevden alındığını açıkça itiraf etti. Aydemir, “İnsanların yaşadığı ve gördüğü bir hayat var. Bir de istatistik ofislerinin yayınladığı veriler var. Bunlar örtüşmeyince insanlar inanmıyor, eleştiriyor. Arkadaşların bilerek verilerle oynamadığına eminim. Ama verilere benim de güvenim yok. Bizde büyüme de istihdam verisi de enflasyon da şüphelidir. Rakamlara doğrudan müdahale yok, veri değiştirdi diye. Ama dolaylı müdahale var. İtiraz ettiğin vakit, ertesi gün görevden alınıyorsan, hatta memuriyetten atılıyorsan, ne yapabilirsin?” dedi. (Sözcü, 6 Ekim 2020.)

Emirle veri açıklayan bu TÜİK, toplumu aptal yerine koyduğu yetmezmiş gibi, bir de çarşıda pazarda mutfakta gerçek enflasyonu arayan ENAG’ı şikâyet etmez mi? TÜİK’in bu haltını, bağlı olduğu Hazine ve Maliye Bakanı Lütfi Elvan açıkladı. Elvan, bir TV programında, “Kesinlikle TÜİK’in rakamlarla oynaması, yüzde 30-40’lık bir enflasyon söz konusu değil. Tarihte ilk defa TÜİK, Enflasyon Araştırma Grubu-ENAG ile ilgili suç duyurusunda bulundu. Bu grubun amacı TÜİK’i itibarsızlaştırmak” dedi. (7 Mayıs 2021 tarihli gazeteler)

Neymiş amaç, TÜİK’i itibarsızlaştırmak! Siyasi iktidarın keyfine göre veri açıklamak çok saygın bir iş değil mi?

İnsan aklıyla alay etmekte, toplumu aptal yerine koymakta elbette TÜİK yalnız değil. Sonuçta, siyasi iktidarın emriyle hakikati tümüyle görünmez kılmak yerine iskontoya tabi tutuyor veya şişiriyor. İktidar daha beterini yaparak basit de değil, kuyruklu yalan, hem de çoook uzun kuyruklu yalanlar söylüyor ki; yalan, neden siyasetin menüsünde ilk sıradadır, neye hizmet eder? Ayrı bir yazının konusudur.