18 Kasım 2020 Çarşamba

MİLLET İTTİFAKI’NA OPERASYON

Covid19’un şakası yok, kırıp geçiriyor. Ama siyaset dünyasında salgınla mücadelenin gerektirdiği ciddiyet ve liyakati ara ki bulasın. Muhalefeti ezmek, itibarsızlaştırmak, şeytanlaştırmak Şahsım için salgınla mücadeleden daha önemli. 

Şahsım demişken, mesai arkadaşlarını toplamış, bazı kararlar almış. Tüm kanallar alesta, açıklamaları bekliyor. Altı üstü teknik bir açıklama ve tavsiyeler dizisi olacak. Kendisi yerine sözcüsünün kameralar karşısına geçmesi daha bir adaba uygun olur ama şahsım öyle düşünmüyor. Ekranlarda illa kendisi görünecek. Hadi ona da eyvallah da şahsım sanki miting meydanında. Öyle bağırıyor öyle bağırıyor ki… Allah’tan kumanda aleti var. Kumanda aleti olmayan ne yapıyor, eli terliğe mi uzanıyor, başka bir şey mi yapıyor, bilemiyorum…

***

Siyaset değil psikolojik savaş

Siyasetin covid19 dışındaki faaliyetleri de aynı sakillikte. Örneğin, şu sıralar İYİ Parti’de olan biten işler.

İYİ Parti’nin içi 20 Eylül’de toplanan 2’nci olağan kurultayından sonra iyiden iyiye karıştı; belki de daha doğru bir ifadeyle karıştırıldı. Aslında İYİ Parti’deki iç kavganın zemini çok daha önce oluştu ve işaretleri de Ağustos ayında ortaya çıktı. Genel Başkan Meral Akşener’in yeniden camiye çevrilen Ayasofya’da namaz kılmasının hemen ardından MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, Akşener ve İYİ Parti’ye “eve dönün” çağrısında bulundu. AKP Genel Başkanı Tayyip Erdoğan da sıcağı sıcağına “İYİ Parti yerli ve millidir” diyerek, Akşener ve arkadaşlarını CHP ve HDP’den uzak durmaya, Cumhur İttifakı’na katılmaya çağırdı. Ancak Akşener kendisine uzatılan havuca (biraz da dalga geçer bir ifadeyle) “Erdoğan, ortağına ilgi göster, sahip çık” diyerek karşılık verdi. 

Havucu reddetmekle birlikte Akşener’in güçlendirilmiş parlamenter sisteme geçiş için yardımda bulunabileceklerini söylemesi dikkat çekiciydi. Nitekim, 20 Eylüldeki İYİ Parti kurultayı, “Erdoğan İYİ Parti’yi Cumhur İttifakı’na katmaya mı çalışıyor? Akşener MHP’nin Cumhur İttifakı’ndaki yerine mi oynuyor?” sorularının gölgesinde toplandı.

***

İYİ Parti’ye Ümit Özdağ sabotajı

Halen süren iç kavganın fitili bu kurultayda ateşlendi. Kurultayda, İstanbul il örgütünün öncülüğünde “Oy verilmeyecekler” listesi ortaya çıktı. Listede parti kurucuları Ümit Özdağ, Aytun Çıray ve İsmail Koncuk da vardı. Nitekim bu isimler parti yönetimine seçilemediler. Listede adları geçenler dahil, 15 milletvekilinin partiden istifaya hazırlandıkları iddiaları ortaya atıldı. Aytun Çıray, Koray Aydın’ın hazırladığı söylenen listeyi, “alan temizliği” olarak nitelendirdi. Aytun Çıray, Koray Aydın’ın Millet İttifakı’na karşı olduğunu, alan temizliği ile, Cumhur İttifakı’na katılmaya karşı çıkanların yönetimden tasfiye edildiklerini savundu. Ümit Özdağ’ın ihracı da parti içi bu tartışmaların ardından geldi.

Milliyetçi ülkücü mahalle sakinleri daha iyi bilirler; Ümit Özdağ, MHP’de genel başkanlık yarışı içinde oldu; nihayet Meral Akşener ile birlikte MHP’den ayrılarak İYİ Parti’nin kurucuları arasında yer aldı; parti programının yazımına da katkıda bulundu. Geçen Eylül ayındaki kurultayda parti yönetimine yeniden seçilemeyince, İstanbul İl Başkanı Buğra Kavuncu’nun FETÖ ile bağlantılı olduğunu öne sürdü; bu iddiasını neye dayandırdığı sorusuna “istihbarat” diye yanıt verdi.

Bunun üzerine Meral Akşener, MİT Başkanı Hakan Fidan ve Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar’a, Buğra Kavuncu’nun Fetullahçı olup olmadığını sordu; Fidan ve Akar, Özdağ’ın iddiasını doğrulamadılar. Ancak Ümit Özdağ ısrar edince iddia hem mahkemeye hem de Parti Disiplin Kurulu’na taşındı. İYİ Parti Disiplin Kurulu, Ümit Özdağ’ın partiden ihracına oybirliğiyle karar verdi.

Bu arada Buğra Kavuncu hamlesiyle sonuç alamayan Ümit Özdağ, İYİ Parti, CHP ve HDP’nin de olduğu bir anayasa çalışması yapıldığını da gündeme getirdi. Dediğine göre bu çalışma 2018’de yapılmış. Siyasetin bir sakilliği de burada ortaya çıktı; Meral Akşener ve Kemal Kılıçdaroğlu, yalanlama yoluna gittiler. Şahsım ve partisi doğrudan PKK’yi muhatap alıp açılım çalışması yapınca suç olmuyor. TBMM’de AKP, MHP, CHP ve İYİ Parti, HDP ile birlikte çalışıyorlar suç olmuyor; TBMM dışında birlikte anayasa çalışması yapılınca suç oluyor! Gerçekten yazık!

Neyse, biz gene İYİ Parti’ye dönelim. Olan biten, fotoğrafın daraltılmış halinde parti içi kavga gibi görünüyor. Ümit Özdağ da, Koray Aydın da, MHP’deyken Devlet Bahçeli’ye karşı ayrı ayrı genel başkanlık yarışına girdiler, başarılı olamadılar, iddialarını İYİ Parti’ye taşıdılar. Ümit Özdağ, gizleyemediği genel başkanlık hırsı yüzünden parti yönetimine giremedi; hukuki olarak delillendiremediği “İstanbul İl Başkanı Buğra Kavuncu Fetullahçıdır” iddiası bahane edilerek ihraç edildi. Koray Aydın ise Meral Akşener’in desteğiyle partinin en etkili yöneticisi konumunda…

***

Amaç Millet İttifakı’nı dağıtmak

Bakış açısı genişletilip fotoğrafın tamamına bakılırsa, İYİ Parti’deki iç kavganın aslında Millet İttifakı’nı zayıflatmaya, olabilirse dağıtmaya yönelik bir çabanın parçası olduğu görülebilir. Zira İYİ Parti, Cumhur İttifakı’ndan kaçan milliyetçi liberal seçmenlerin toplanma adresi haline geldi; 2018 seçiminde yüzde 10 kadar oy aldı, bugünlerde anketlerde yüzde 14’lerde görünüyor. Bu oran, gelecek yıl yapılacağı söylenen erken seçimde Tayyip Erdoğan’ın seçilememesi demek. İşte, İYİ Parti’nin “yerli ve milli olduğu” söylemiyle başlatılan operasyon, hem seçmen kaçışını durdurmak hem de olabilirse İYİ Parti’yi Cumhur İttifakı’na katma amacıyla gündeme geldi. Cumhur İttifakı’na katılma çağrısına, iktidar olanakları kullanılarak İYİ Parti’den milletvekili transferi tehdidi eklendi; Ümit Özdağ eliyle de partiye Fetullahçı etiketi yapıştırıldı. (Bu arada, Ümit Özdağ hakkında, Libya’da ölen MİT personelinin kimliklerini açıkladığı gerekçesiyle fezleke düzenlendiği hatırda tutulmalı; ki, Özdağ’ın açıkladığı bilgileri sansürleyerek haber yazan gazeteciler aylarca hapis yattılar!)

Fotoğrafın tamamında görünen o ki, Millet İttifakı’na karşı sadece İYİ Parti’ye operasyon yapılmıyor; Muharrem İnce eliyle CHP de benzer bir iç kavga sürecine girdi.

Dahası her fırsatta HDP’ye operasyon çekiliyor. PKK dolayımıyla HDP suç örgütü gibi gösteriliyor, her vesileyle HDP yöneticileri ve belediye başkanları tutuklanıyor; buradan CHP yönetimine ve seçmenine mesaj veriliyor.

Bir de dikkat edilirse, Muharrem İnce ve Ümit Özdağ, hemen her gün AKP yandaşı medya kanallarında boy gösteriyorlar. Oysa bu kanallar, iktidarın 2 nolu ismi Berat Albayrak’ın istifasını 27 saat boyunca haberleştirmediler.


Bu sakillik içerisinde suç örgütü lideri Alaattin Çakıcı da kendisine vazife çıkartıyor, Kemal Kılıçdaroğlu’nu kazığa oturtmakla tehdit ediyor. Devlet Bahçeli “Alaattin Çakıcı dava arkadaşımdır” diyerek tehditi paylaşıyor. Sözün bittiği yerdir.

İYİ Parti toparlanabilir mi, Millet İttifakı devam edebilir mi? Görünen o ki, siyasi konjonktür Meral Akşener’in lehine. Amerika’da nasıl ki Trump karşıtlığı, siyasi pırıltısı zayıf Joe Biden’ı iktidara taşıdı. Türkiye’de de Tayyip Erdoğan yandaşlığı siyaset biliminin varsayımlarını zorlayacak derecede güçlü ama Erdoğan karşıtlığı ondan da güçlü bir olgu haline geldi. Dahası, Ümit Özdağ’ın, Muharrem İnce’nin seçmen tabanında karşılıkları yok. 

Bu konjonktürde, iyileştirilmiş parlamenter sisteme dönüş iddiasını terk etmez ve bazı ödünler karşılığında Cumhur İttifakı’na eklemlenmez ise, Akşener’in parti içindeki kavgayı zorlanarak da olsa atlatacağı söylenebilir.

HDP PKK prangasından kurtulabilir mi? CHP nasıl bir yol izlemelidir? Ülkenin ırkçı dinci tek adam diktasından kurtulup azıcık nefes alabilmesi için bu soruların da ciddiyetle yanıtlanması gerekiyor.


5 yorum: