1 Eylül 2024 Pazar

İNSANIN İNSANA ZULMÜ

İnsanın ömründen değil yıllarını, bir saatini bile çalmanın, hapiste tutmanın nasıl bir zulüm ve işkence olduğunu mapus damında yatanlar bilir.

Aradan 40 yıl geçmiş. Kalbi solda atan askerler olarak THKP/C Üçüncü Yol davasında tutuklu yargılanıyorduk. Zorla giydirdikleri tektip cezaevi elbisesini mahkeme salonunda yırtıp attığımız için ekstradan mapusta tutuyorlardı; duruşmalara bile çıkarmıyorlardı. 

Nihayet tahliye kararlarımız geldi. O yıllarda hemen dışarı bırakmıyorlardı. En erken bir gün sonra. Nitekim ana davadan tutuklu son yedi (7) yoldaş, Metris Cezaevi’nden çıkartıldık. Koğuştan çıkarken geri geri adımlayarak yürüdüm, geride kalan yoldaşlara sırtımı dönüp yürümüş olmamak için.

Metris’ten Gayrettepe’deki İstanbul Emniyet’e götürüldük, oradan bırakılacağız. Resmi işlemler tamamlandıktan sonra bırakıldık, emniyetin kapısında bekleyen ailelerimizle kucaklaştık. Ancak, Mehmet Sami Akdöl yoldaşımız o anda bu sevinci yaşayamadı. Resmi yazışmaların gecikmesi nedeniyle iki gün daha emniyet hücrelerinde kaldı. O gündür bugündür, Mehmet Sami yoldaşımız, tutuklu kaldığı yıllardan çok, fazladan içerde tutulduğu o iki güne hayıflanır hâlâ! 

***

Dediğim gibi insanın ömründen değil yıllarını, bir saatini bile çalmanın, hapiste tutmanın nasıl bir zulüm ve işkence olduğunu mapus damında yatanlar bilir.

Yürürlükteki anayasaya ve kanunlara göre bir saat bile tutuklu olmamaları gereken nice mahpus var ülkemizde. Bir değil, beş değil, onbinlerce. Tutuklanmaları yetmiyormuş gibi mapus damında ekstra zulme maruz bırakılıyorlar.

Hangi birini saymalı? Osman Kavala, Selçuk Kozağaçlı, Selahattin Demirtaş, Figen Yüksekdağ, Can Atalay, Tayfun Kahraman, Çiğdem Mater...

Her birinin dosyası skandallarla dolu. Ceza hukukunun tüm kuralları çiğnenerek içerde tutuluyorlar. Öyle birkaç gün değil, yıllarca.

Selahattin Demirtaş ve Figen Yüksekdağ 4 Kasım 2016’dan beri tutuklu hükümlü.

Osman Kavala 18 Ekim 2017’den beri tutuklu hükümlü.

Selçuk Kozağaçlı 13 Kasım 2017’den beri tutuklu hükümlü.

Can Atalay, Tayfun Kahraman, Çiğdem Mater 25 Nisan 2022’den beri tutuklu hükümlü...

Tekrar edeyim, birkaç gün değil, yıllarca mahpuslar. Kimileri neredeyse on yılı geride bırakacaklar. 

*** 

Dediğim gibi böyle on binlerce insan var mapus damında. Tutuldukları yetmiyormuş gibi ekstra zulme maruz kalıyorlar. 

Selahattin Demirtaş’ı memleketinden iki bin kilometre uzakta mapusta tutmak nasıl bir vicdansızlıktır? Osman Kavala’ya, Selçuk Kozağaçlı’ya, Can Atalay ve diğerlerine aynı vicdansızlık. Can Atalay için Anayasa Mahkemesi kararı var; ama o bile geçerli sayılmıyor. O karara sahip çıkmayan TBMM Başkanı’na, ret oyu veren mebuslara yuh olsun!

Gezi Davası “hükümlüsü” Tayfun Kahraman rahatsızlanmış; kan dolaşımını engelleyecek sıkılıkta ters kelepçe ile hastaneye götürmüşler; yaz sıcağında tam 6 saat öyle dolaştırmışlar. Resmi açıklamaya göre, öyle dolaştırmaları kanuna uygunmuş. (Hatırlatmak gibi olmasın, 40 yıl önce bizi de öyle dolaştırıyorlardı.)

Bir sokak söyleşisinde herkesin içinden geçeni seslendirdiği için tutuklanan Dilruba da, tam duruşma gününe üç gün kala tahliye edilmiş. Ama ne tahliye! Gecenin yarısı sokağa bırakılmış. Adeta kurda kuşa yem edilmiş. Eleştiriler üzerine “Kanuna uygun, kendisi ailesine avukatına haber verilmesini talep etmedi.” (Kanununuz yönetmeliğiniz batsın! İlla talep etmeli miydi? Belli ki, 3 Eylül’de görülecek duruşmaya ilgiyi azaltmak, duruşmanın kitlesel protestoya dönüşmesini engellemek için tahliye etmişler. Tahliye iyi de böyle hesap kitap tam da sıradan faşizme ve lümpen faşistlere özgü!)

Bir de Makbule Özer var. Kadın 82 yaşında. Onca katil, hırsız, rüşvetçi, uyuşturucu taciri, mafya şefi serbestçe dolaşırken yıllarca içerde tutulmuş. Suçu örgüte yardım yardım yataklık imiş. 82 yaşındaki bir kadından korkan devlete de, o kadından yardım yataklık talep etmişse o örgüte de yuh olsun! Neyse ki, Makbule teyze nihayet tahliye edilmiş. 

***


Tekrar edeyim, insanın ömründen değil yıllarını, bir saatini bile çalmanın, hapiste tutmanın nasıl bir zulüm ve işkence olduğunu mapus damında yatanlar bilir.

Kalbi solda atanları, özgürlük ve eşit yurttaşlık için çırpınanları mapusta tutanların bahçeleri bahar görmesin!


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder