31 Ekim 2025 Cuma

FETULLAH MEZARDA FİKRİ İKTİDARDA

Bir ülkenin MİT, CIA, KGB vs gibi istihbarat örgütünde çalışan görevlilere AJAN denir. Ajanlar saha elemanı olarak bilgi toplamanın dışında operasyon da düzenleyebilirler.

Bir ajan ya da donanımlı bir yurttaş başka ülkelerin istihbaratına çalışıyorsa CASUS denir. Casusluk, sadece bir devlete değil, şirkete veya bir kişiye bağlı olarak da yapılabilir. Bir iş veya meslek olarak kabul edilirse casusluk dünyanın en eski mesleklerinden biridir.

Bir de istihbarat örgütlerinin kullandıkları muhbirler vardır ki, sözünü etmeye değmez.

Çalışma yöntemi bağlamında gazetecilerle ajanlar ve casuslar arasında çok ince bir çizgi vardır. Ajan ve casus, topladığı edindiği bilgiyi gizli tutar, çalıştığı kişiye veya kuruma verir. Gazeteci ise binbir zahmet ve emekle edindiği bilgiyi kamuoyuna açıklar.

Cumhurbaşkanı adayı Ekrem İmamoğlu, siyasal iletişimci Necati Özkan ve TELE1 Genel Yayın Yönetmeni etrafında oluşturulan casusluk hikâyesine bu temel kavramlar ışığında bakılmalı.

***

İddia o ki, İmamoğlu, Özkan ve Yanardağ, Hüseyin Gün adlı kişi üzerinden başta İngiliz istihbarat örgütü MI6 olmak üzere yabancı devletler lehine casusluk faaliyetinde bulunmuşlar.

Peki casusluk faaliyeti olarak ne yapmışlar? Hüseyin Gün kim? 

Medyaya parça parça sızdırılan soruşturma anlatılarına göre Hüseyin Gün, İngiltere’de lise ve üniversite eğitimi aldıktan sonra enerji, bankacılık vs sektörlerde çalışmış. 2004 yılında tanıştığı Seher Alaçam ile ortak yatırım firması kurmuş. Bu firma bir süre sonra kapanmış ama Hüseyin Gün Seher Alaçam, Latif Aral Aliş ve eski CIA direktörlerinden Aaron Barr ile birlikte teknoloji firmaları kurmuş. Gün’ün “aile dostum” dediği Aliş, savunma şirketi Sarsılmaz Savunma’nın sahibi; ATAK, HÜRKUŞ, HÜRJET, KAAN gibi projelerde faaliyet gösteriyor.

Derken, Seher Alaçam, 2022 yılında İstanbul’da evinin havuzunda ölü bulunuyor. Seher’in öz oğlu Ümit ve “manevi oğlu” Hüseyin Gün hayli gösterişli bir ölüm ilanı veriyorlar. Sonra aralarında nasıl bir anlaşmazlık çıktıysa, Ümit Alaçam, Mart 2025’te Hüseyin Gün hakkında ihbarda bulunuyor, casuslukla suçluyor. Hüseyin Gün bir süre izlendikten sonra Temmuz 2025’te tutuklanıyor. Şifresini verdiği kriptolu telefonun rehberinde yok yok. MI6 Başkanı, CIA ajanları, Mossad subayları, eski İngiliz generallerine kadar bir dolu istihbaratçı...

Derken Hüseyin Gün, Ekim 2025’in son haftasında “etkin pişmanlık” hükmünden yararlanmak için 262 sayfalık “itiraf” dilekçesi veriyor. Ekrem İmamoğlu, Necati Özkan ve Merdan Yanardağ’ın adları bu pişmanlık dilekçesinde geçiyor. İmamoğlu, Özkan ve Yanardağ tutuklandılar; TELE1’e kayyım atandı...

***

Medyaya bölük pörçük sızdırılan iddialara göre, Merdan Yanardağ, Seher Alaçam’ın TELE1 destekçisi olduğunu, Hüseyin Gün’ü Seher Alaçam vesilesiyle tanıdığını söylüyor. Hüseyin Gün de (hem de etkin pişmanlık ifadesinde) “manevi annesi” Seher’in TELE1’i desteklemesi nedeniyle Yanardağ ile tanıştığını söylüyor. Seher Alaçam, 2023 seçimleri öncesinde şoförü aracılığıyla TELE1’e iki kez bağışta bulunmuş. Yanardağ’ın adı şoförün anlatımı üzerine casusluk dosyasına eklenmiş. Hem Merdan Yanardağ hem Hüseyin Gün, telefon şifrelerini vermişler. İki ismin yazışmalarında casusluk izlenimi verecek bir diyalog bulunamamış. Çoğunlukla CHP’nin beceriksiz bir muhalefet partisi olduğuna ilişkin diyaloglar. Gün’ün telefon kayıtlarında yüzlerce isim geçiyor ama savcı Merdan Yanardağ’ı seçiyor ve TELE1’i susturuyor.

Necati Özkan’ın casusluk soruşturma dosyasına eklenmesine gelince. Hüseyin Gün, itiraf dilekçesinde Mart 2019’da iptal edilen seçim sonrasında İstanbul verileri üzerine çalışma yaptığını söyleyerek, ikinci turda İmamoğlu’nun kazanması için birlikte çalışmayı önermiş. Necati Özkan da, internetin yeraltısında İBB veritabanı verilerinin bulunabileceğini söyleyip incelenmesini istemiş. Yani savcılığın casusluk tezini dayandırdığı ifadede bile “gizli” olduğu öne sürülen verilerin Necati Özkan tarafından internete yüklendiği iddiasının tam tersi anlatılıyor. Bu diyalogun sonrasında Necati Özkan, Hüseyin Gün’ün önerisini pahalı bulmuş ve iletişimini kesmiş. Savcılığın elinde Necati Özkan’ı yalancı çıkaracak bir kanıt olsa, Hürriyet’in tetikçi yazarı Nedim Şener’e çoktan sızardı herhalde.

Ekrem İmamoğlu’nun dosyaya eklenmesine gelince. Medyaya servis edilen tek kanıt, Hüseyin Gün ve Seher Alaçam’ın 31 Mart 2019 seçiminden sonra Ekrem İmamoğlu’na tebrik ziyaretinde çekilen bir fotoğraf. Fotoğrafta Hüseyin Gün, Seher Alaçam ve Ekrem İmamoğlu, makam odası gibi bir odada gözüküyorlar.

***

Sadede gelecek olursak.

Ceza soruşturmasının evrensel ilkesidir. Soruşturma gizlidir, kovuşturma açıktır. Buna karşın Türkiye’de 12 Eylül darbesinden, özellikle AKP iktidarından bu yana neden soruşturmalar medya aracılığıyla alenileştirilmekte, insanların lekelenmeme hakkı ihlal edilmekte; daha acısı, iktidara muhalif kimselere düşman ceza hukuku uygulanmaktadır?

Somut olayda nasıl olup da Ekrem İmamoğlu, Necati Özkan, Merdan Yanardağ hakkında casusluk soruşturması açılıp tutuklama kararı verilebildi?

Savcılık, casus olup olmadığı halen tartışmalı zanlı Hüseyin Gün’ün İmamoğlu, Özkan ve Yanardağ hakkındaki casusluk iddiası içermeyen irtibatlarından casusluk soruşturması açarken; Hüseyin Gün’ün itirafnamesinde adları geçen iktidar partisi mensupları hakkında neden soruşturma açmıyor? Örneğin Hüseyin Gün 10 Şubat 2010’da Lordlar Kamarası’nda “Yükselen Türkiye” etkinliği düzenlemiş. Toplantıya o dönem AB ile görüşmelerden sorumlu devlet bakanı Egemen Bağış, Başbakan Danışmanı İbrahim Kalın, eski bakanlar Kürşat Tüzmen, Yaşar Yakış ve Nursuna Memecan da katılmışlar.

İktidar partisinin Hüseyin Gün ile bir irtibatı da Fuat Avni ile ilgili. Gün’ün ifadesine göre, 17-25 Aralık sürecinden sonra sosyal medyada “Fuat Avni” adıyla AKP aleyhine iletiler paylaşan kişinin tespiti için dönemin AKP İstanbul Milletvekili Mehmet Sekmen yardım istemiş, bunun üzerine Emniyet Genel Müdürlüğü’nde sunum yapmış...

Minik bir soru daha: İktidar medyası casusluk soruşturmasını sahiplenmekte köpürtmekte neden isteksiz, hevessiz?

***

Soruşturmanın özündeki tutarsızlıklara çelişkilere ilişkin daha pek çok soru üretilebilir.

Anlaşılıyor ki, İBB Başkanı ve CHP’nin Cumhurbaşkanı adayı Ekrem İmamoğlu hakkında açılan davalar toplumun çoğunluğunda karşılık bulmayınca bu defa casusluk suçlaması üretildi.

Bu casusluk soruşturmasının MİT, Savcılık ve Polis aracılığıyla yürütüldüğü söyleniyor. Gerçekten böyle ise tebrik etmek gerekir mi, bir şey demeyeyim.

Ekrem, Necati ve Merdan 2019 İstanbul seçimlerini, Hüseyin Gün’ün casusluk babındaki katkılarıyla kazanmışlarsa, tebrikler doğrusu! Mart 2019’da sadece 13 bin olan oy farkı Haziran 2019 seçiminde 800 bin oy farkına böyle çıkmış demek ki! Meğer, 2019 İstanbul seçimi aslında bir casusluk operasyonuymuş. Sandık başlarında oyları MI6 ajanları saymışlar! Bir kere daha tebrikler! Dünya casusluk tarihine altın harflerle yazılmalı! 2024 belediye seçimlerinde böyle casusluk hizmetine neden ihtiyaç duymadılar, rastladığımda kendilerine soracağım!

Anlaşıldığı kadarıyla casusluk iddiası, bilmem nereden sorumlu imam Mustafa Özcan üzerinden FETÖ’ye bağlanacak. Öyle ise, Fetullah Gülen mezarında kıs kıs gülüyordur. Bir kumpas soruşturması ve kovuşturması bu kadar mı beceriksiz kurgulanır diye. Ah ah! Neydi o kumpas davaları? Koskoca TSK nasıl dize getirilmişti?..

Her şeye karşın Fetullah Gülen mezarında yine de mesut mesrur olmalıdır. Kendisi mezarda ama beceriksiz dava arkadaşları eliyle olsa da fikri iktidarda!


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder