8 Temmuz 2016 Cuma

KÜBA DEVRİMİNİN ÖNDERİ CAMİLO’NUN ŞEHRİNDEYİZ

Küba’da nasıl Santa Clara kenti Che Guevara’nın şehri olarak biliniyorsa, Cienfuegos denince de akla devrimin önderlerinden Camilo Cienfuegos geliyor.
Camilo Cienfuegos Gorriarán, Küba devriminin dört önderinden en genç olanı. Calabazar de Sagua kasabasında 1932 yılında doğmuş, güzel sanatlar okulunda öğrenime başlamış, diktatörlüğe karşı mücadelede tüfekle vurularak yaralanmış; derken Fidel ile tanışmış. Granma teknesiyle devrim için yola çıkanlar arasında Camilo da var. Gerilla savaşında Che kadar başarılı. Diktatör Batista’nın kaçmasının ardından Havana’ya giren Fidel Castro’nun yanı başında, ordu komutanlığına getirilmiş, tarım reformu çalışmalarına katılmış. Ne ki daha 27 yaşındayken, 28 Ekim 1959’da Camagüey şehrinden bizzat kullandığı uçakla Havana’ya giderken kaybolmuş. Uçağının nereye ve nasıl düştüğü bilinmiyor. En yüksek olasılıkla denize çakıldığı sanılıyor. Her yıl 28 Ekim günü Camilo’nun anısına Küba’da anma törenleri düzenleniyor, bayraklar yarıya indiriliyor, okyanusa çiçekler bırakılıyor.
Camilo’nun ölümü, devrimin sosyalist kanadıyla liberal kanadı arasındaki ayrışma ve çatışma aylarına rastlaması nedeniyle, komplo iddialarına da konu olmuş. Liberal kanadın önemli isimlerinden Huber Matos, devrimin komünizme yönelmekte olduğu iddiasıyla yönetimden istifa edip, Camagüey’de isyan bayrağı açıyor. Fidel Castro ve Camilo Cienfuegos, isyancıları vazgeçirmek için 21 Ekim günü Camagüey’e gidiyorlar. Fidel, ikna edeceğinden emin olarak isyancıların karargâhına yürüyor. Silahsız ve korumasız olarak gelen Fidel’e ateş edilmiyor. Çünkü, isyancılara güvenmeyen Camilo, süratle karargâha girmiş ve Fidel gelmeden isyancıları silahsızlandırmıştır. Silahsızlandırılan isyancılar rahat durmazlar. Bir hafta sonra Fidel, Camilo’yu tekrar Camagüey’e gönderir. Camilo, Matos’u tutukladıktan sonra uçakla Havana’ya dönerken kaybolur. Bu olaydan sonra 20 yıl hapis yatan ve 1979’da serbest kalınca ABD’ye kaçan Matos, Camilo’nun Fidel tarafından tasfiye edildiğini öne sürer. Matos, tutuklandıktan sonra idamına karşı çıkanlar arasında Che ve Camilo’nun da bulunduğunu söyler.

Havana Devrim Meydanı’nda bakanlık  binalarına nakşedilmiş iki rölyeften biri Che’nin  diğeri Camilo’nun. İletişim Bakanlığı binasının ön yüzünde geceleri ışıklandırılan Camilo rölyefinde “Vas Bien Fidel” yazısı okunuyor: “İyisin, doğru yoldasın Fidel”. Havana’ya girdiklerinde, Fidel coşkulu kalabalığa konuşurken bir an Camilo’ya dönmüş, “Voy bien, Camilo?” diye sormuş; “Camilo, iyi miyim, doğru yolda mıyım?” Camilo da yanıt vermiş: “Vas Bien, Fidel”.
(Bu arada, Che Guevara, Camilo’nun kaybolmasının ardından dünyaya gelen oğluna Camilo adını vermiş. Camilo Guevara, 2003 yılında İstanbul’a gelmiş ve bir televizyon programına da konuk olmuştu. Camilo Guevara, NTV’deki programda, Yaşadığımız dünya kaos içinde. Dünya nüfusunun sadece yüzde 20’si yaşıyor, yüzde 80’i onların esiri. Tedavi edilebilir hastalıklardan, açlıktan insanlar ölüyor. Kendimize insan diyebilmek, insanca yaşamak için bu düzeni değiştirmemiz gerek” demişti. Laf aramızda, Türk ulusalcıları Che’nin çantasında Nutuk, Türk İslamcıları Risale-i Nur çıkardıklarına göre Camilo’nun uçağı bulunmuş olsa, çantasından aynı kitaplar çıkabilirdi!)
Camilo’nun adını taşıyan Cienfuegos şehri, başkent Havana’ya 250 kilometre uzaklıkta. Şehir, 1800’lerin başında Fransız yerleşimciler tarafından kurulmuş. Şeker, sanayi, kahve ve tütün ticaret merkezi ve liman olarak Küba’nın en zengin şehri. Yaygın sanının tersine, Camilo’nun adı şehre verilmiş değil. Cienfuegos adı Camilo’dan önce de var. Ailesi soyadını şehirden almış olabilir. Yani isim özdeşliği rastlantıdan ibaret. Cienfuegos, aynı isme sahip körfezin güzelliği nedeniyle “La Perla del Sul” yani “Güneyin İncisi” olarak da anılıyor. Cienfuegos, sözcük sözcük çevrildiğinde “yüz ateş” anlamına geliyor. Bildiğimiz yakılan ateş anlamında. Ama, kente bu adın verilmesinin devrim döneminde dağlarda yakılan isyan ateşleriyle de ilgisi yok. 1800’lü yıllarda İspanya’nın Küba Genel Valisi olarak görev yapan Don Jose Cienfuegos’un adının kente verildiği söyleniyor. Biz yine de Cienfuegos’u Camilo’nun şehri olarak belleğimize kaydettik.
***

Cienfuegos’a vardığımızda öğle saatiydi. İlk durağımız, yat limanındaki lokanta oldu. Menüsü ve hizmet kalitesiyle dört dörtlük. Biz de yol yorgunu, nasıl acıkmışız...
Yemeğin ardından şehri gezmeye çok az vaktimiz vardı. Şehrin merkezindeki Jose Marti Parkı’ndan başladık. UNESCO’nun Dünya Kültür Mirası Listesi’nde yer alan park Türkiye’de olsa, yeşil adına dolar’dan başkasını gözü görmeyen dinci faşist talancılar nasıl da imara açarlar diye düşünmeden edemedim. Meydanın bir köşesinde Cathedral de la Purisima Concepsion, diğer köşesinde Teatro Thomas Terry. Hayli gösterişli bir tiyatro binası. Şeker baronu Thomas Terry’nin adını taşıyan bina 1886-89 yılları arasında yaptırılmış. Gerçekten görülmeye değer bir bina. İçeride fotoğraf çekmek ücrete tabi. Geniş sahnesi, tavandaki freskleri, ahşap oturma yerleri, kat kat oturma sıraları ve localarıyla iç mekânı özgün haliyle günümüze kadar gelmiş. İzleyici koltuklarının bulunduğu platform ve sahne sabit değil, hareketli bir düzenekle alçalıp yükseltilebiliyor. 1890’a göre hayli ileri bir teknik.
Tiyatro binasından çıktıktan sonra rehberlerimiz bizi Trazos Libres (Özgür Fırça Darbeleri) adlı yerel sanatçı atölyesine götürdüler. Atölyede daha çok resim ve portre çalışması yapılıyor. Rengârenk boyanmış bir kadın ve iki erkek sanatçı, sessiz bir gösteriyle aşkta rekabet ve kıskançlık öyküsü anlattılar. İnsanın nefes alıp verdiği her yerde rastlanabilecek bir öykü yani. Temanın sıradanlığına karşın anlatım başarılıydı. İlgiyle izledik.
Öykünün anlatımı sırasında kadın sanatçının kurucu başkan’a sempatik bakışı kafiledeki amazonların dikkatinden kaçmadı, kurucu başkan bir kez daha sıkı markaja alındı. Öykünün bitiminde sanatçılarla samimi diyaloglar gelişti. Özgür Fırça Darbesi sanatçıları, kafilemizdeki kızlardan isteyeni istedikleri gibi boyadılar süslediler. Kafilemizin erkekleri de sap gibi durmadılar elbette. Tablolara ilgi gösterdiler, kadın sanatçıyla samimiyet kurdular. Kimi ADAM’lar resmiyeti elden bırakmadılar. 

ADAM-DER Kurucu Başkanı ise sempatisini beden diliyle iletmeyi tercih etti!


Yerel sanatçılarla vedalaştıktan sonraki bir saatlik serbest zaman diliminde kafilemiz Jose Marti Parkı’na açılan Prado Caddesi’ne daldı. Yaklaşık 2 kilometre uzunluktaki Prado Caddesi, hediyelik eşya dükkanları, mağazaları, lokanta ve cafeleriyle Cienfuegos'un en önemli caddesi. Hediyelik eşya alış verişi ve bucanero ikmalinin ardından yeniden yola revan olduk.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder