25 Eylül 2015 Cuma

HAYDİ BİSMİLLAH!

İbnü’l Sallama Hükümran Efendi’ye VEKÂLETEN
Euzübillahimineşşeytanirracim,
Bismillahirrahmanirrahim,

Ya eyyühellezine âmenû,
Ya eyyühel kâfirun,
Hırsızların zalimlerin, arsızların nursuzların, yalancıların sahtekârların istibdadı altında bayram yapmaya içiniz elveriyorsa, mübarek olsun, kutlu olsun!
Bunlara inat ‘Bayram sevincinden geri durmamalı, bayramı zalimlere bırakmamalı’ diyorsanız, daha da kutlu ve mübarek olsun, âmin!
Çok şükür kalem ve kelam orucumuz sona erdi. Orucumuzun sona ermesinde, en çok böyle zamanlarda, yani sosyal felaket ve acıların yoğunlaştığı günlerde yazmak lazım geldiğini söyleyen dost ve ihvanın telkinleri etkili oldu. Cümlesinden Hakk razı olsun! Yazmaya devam. Haydi Bismillah!
***

Ya eyyühel ihvan,
Euzübillahimineşşeytanirracim demek, “Şeytanın şerrinden Allah’a sığınırım” demektir.
Bismillahirrahmanirrahim veya kısaca Bismillah demek de, Rahman ve Rahîm olan Allah adıyla” demektir.
Euzü-besmele Kur’an’ın parola ve işaretidir. Euzü-besmele çekmek, Kur’an’a uygun hayatın kapısını aralamak demektir. Euzü-besmele çeken kişi, Şeytan’ın şerrine ve iğvasına karşı Allah’a sığınmış, giriştiği işte Allah’ın yardımını istemiş olur.
Mümin kişi, euzü-besmele çekmeden hiçbir işe girişmez, herhangi bir davranışta bulunmaz. Öyle ki, ayak yoluna bile euzü-besmele çekerek gider, Pislikten ve pis olmaktan sana sığınırım” diye dua ederek sağ ayağıyla helaya adımını atar, ayakta işemez, çömelerek def’i hâcet eyler, istibra esnasında sol eliyle taharetlenir ve sağ ayakla heladan çıkar...
Elbette bunları biliyorsunuz, euzü-besmele çekmeden hiçbir işe girişmiyorsunuz, helaya bile girmiyorsunuz. Yine de hatırlatmakta fayda var. Şu günlerde şahit olduğumuz bir hadise de, euzü-besmele’nin hikmetini hatırlatmamıza vesile oldu.
Malum, asri firavunun entrikası ve zorlamasıyla tekrar seçim sathı mailindeyiz. Nasipse, 1 Kasım günü tekrar oy kullanacağız. Sandığa gitmemize sayılı günler kala, Tağuti düzenin partileri, bir kere daha seçmenlerin gönlünü kazanma derdindeler. Seçmenin aklını çelmek, kalbinde kulağında yer edinebilmek için şarkı türkü de söylüyorlar.
Matbuat haberlerine göre, şeytani düzenin partilerinden biri, propaganda için “Haydi Bismillah” isimli bir klip hazırlamış. Gel gör ki, klip yasaklanmış. Yasağın gerekçesi, propaganda yapılırken Türk Bayrağı ve dini ibarelerin kullanılamayacağına dair kanun maddesi. Parti yetkilileri şaşkın ve üzgün görünüyorlar, “Seçimde besmele çekmek yasaklandı ama her işimize ve seçim kampanyamıza ‘Haydi Bismillah’ diyerek başlayacağız” diyorlar.
***

Ne kadar üzülseler ne kadar feveran etseler yeridir. Onlar üzülmesin de kimler üzülsün! Onlar feveran etmesin de kimler etsin!
Düşünsenize, yalanlar, yasaklar ve yolsuzluklarla mücadele vaadiyle iktidara geldikten sonra yalan üstüne yalan söylerken, yasak üstüne yasak koyarken, Kürt meselesini Alevi meselesini, azınlıklar meselesini çözme vaadiyle milleti kandırırken, Bismillah çekip ‘Allah utandırmasın’ diyerek yola çıkmışlardı.
Yoksulluk ve yolsuzlukla mücadele etmek yerine hırsız patronlarla birlikte milletin damına koyarken, “Selamünaleyküm” dedikten sonra “Haydi Bismillah” deyip işe koyulmuşlardı.
Evde yığdıkları dolar tepeciği, ayakkabı kutularına istif ettikleri dolar desteleri aşikâr olduğunda da birbirlerine selam verip “Haydi Bismillah” deyip sıfırlamaya başlamışlardı.
Kendi ifadeleriyle “Orospu ile memurun bahşişini” peşin verirken, hırsızları mahkemeden kaçırırken de selam verip selam alıyorlar, “Haydi Bismillah” diyorlardı.
Haydi Bismillah” diyerek ne günahlara girmediler ki! Çok günah işlediler ama hiçbirinde “Bre aman, bu ne menem iştir? Müslüman yalan söyler mi, milleti aldatır mı, hırsızlara kol kanat gerer mi, ayrımcılık yapar mı, yasak koyar mı, zorbalığa başvurur mu, siz ne menem Müslümansınız?” diye esaslı bir şekilde sorgulanmadılar, esaslı bir seçmen sopası yemediler. Her defasında, günahlarına ortak olan milyonlarca seçmene güvenerek günah işlemeye devam ettiler. Şimdi “Haydi Bismillah” klibi yasaklanınca şaşırmış üzülmüş görünüyorlar.
Aslında şaşırdıkları üzüldükleri yok. Üzülmeleri öyle görünme ihtiyacından. “Haydi Bismillah” klibinin yasaklanmasına üzülmek şöyle dursun, istismar edecekleri taze bir mağduriyet konusu çıktı diye içten içe seviniyorlar, sinekten yağ çıkarıyorlar. Yarın öbür gün memleket büsbütün seçim havasına girdiğinde, her mitinge her propagandaya “Haydi Bismillah” diyerek başlayıp yiğitlik gösterisi yapacaklar, erzak ve kömür paketlerine muhtaç tuttukları seçmenlerin oylarını toplayıp günahlarına günah eklemeye devam edecekler.
İbnü’l Sallama’nın diyeceği odur ki, mesele şeytanî düzenin ak bekçilerinin bismillah çekip çekememeleri değil, bismillah çektiklerinde peşlerine düşen, bir daha bir daha düşmeye hazır, mabat kılı olmayı onur sayacak kertede zillete düşmüş yoksul seçmenlerin varlığıdır.
Onlar ki, askere gönderdikleri çocukları “şehit” olup gelir; lakin kendi çocuğunu askere göndermeyen, göndermediği gibi bir de şehit cenazelerinde “Ne mutlu ki şehit olmuş” diyebilen liderlerinin “Şehitler Ölmez” mitinginde bayrak sallarlar.
Onlar ki, bunca soygun ve yağmaya, bunca sefalet ve zillete, bunca talana ve yalana gözleri kapalıdır; her ağzı besmeleliyi her alnı secdeliyi iyilik meleği sanıp iğvalarını idrak etmezler. Nazım’ın söylemeye dili varmaz ama, sefalet ve zillet, yağma talan ve yalan hâlâ sürüyorsa, kabahatin çoğu onlarındır.
Onlar ve tapındıkları liderleri, “Yalana çok kulak verirler ve çok haram yerler.” (Maide/42)
Onların ve tapındıkları asri firavunun şerrinden Hakk saklasın, âmin!

Selam ve dua ile!

12 Eylül 2015 Cumartesi

12 EYLÜL BİTMEDİ AKP İLE SÜRÜYOR

Askeri Darbelerin Asker Muhalifleri Derneği ADAM-DER çatısı altında toplanmış,
12 Mart 1971 ve 12 Eylül 1980 darbecileri tarafından sol görüşlü olduğumuz için Türk Silahlı Kuvvetleri’nden atılmış askerler olarak,
Cumhuriyeti tarihindeki en köklü gericilik hareketi olan solkırımcı 12 Eylül 1980 darbesini 35’inci yıldönümünde lanetliyoruz.
Darbenin 35’inci yılında, faşist cuntanın hayatta kalmış son iki şefi de devlet töreniyle toprağa verildi. Ancak, cunta şefleri mezarda olsalar da, ruhları ve fikirleri iktidardadır. 12 Eylül faşizmi tüm kurumları ve ruhuyla ayaktadır, AKP iktidarı eliyle sürdürülmektedir.
 12 Eylül bitmedi, AKP ile sürüyor. Zira ülke 12 Eylül darbecilerinin bıraktıkları anayasa ile yönetilmektedir. Devlet 12 Eylül faşizminin bıraktığı devlettir; seçim barajı, YÖK, HSYK, Diyanet ve diğer kurumlar yerli yerindedir. Demokrasi güçleri, üniversiteler ve medya, darbe dönemindeki kadar baskı altındadır. Yargı organları darbe dönemine rahmet okutacak derecede siyasallaşmıştır. Darbecilerin dikte ettirdikleri anayasa bile parlamenter sistem öngörmüşken, bugün yasama yürütme ve yargı erkleri, fiilen tek kişide toplanmıştır. 35 yıl önce askeri cunta eliyle kapatılan TBMM bugün sivil cunta eliyle kapatılmıştır.
12 Eylül bitmedi, AKP ile sürüyor. 35 yıl önce demokrasi ve özgürlük istemlerine tanklar ve panzerlerle karşılık veriliyordu, bugün sivil sıkıyönetimi yasalaştıran iç güvenlik paketleri ve TOMA’larla karşılık verilmektedir. 12 Eylül faşistleri özel olarak gençliği hedef almışlar, sokak infazlarında darağaçlarında katlediyorlardı. Bugün de gençler dövülerek, gaz fişekleriyle vurularak öldürülmekte, katiller Çanakkale destanı yazdıkları söylenerek teşvik edilip korunmaktadır.
12 Eylül bitmedi, AKP ile sürüyor. 35 yıl önce darbeciler, kart kurt masalları anlatarak Kürt halkının varlığını inkâr etmişler, ana dilini bile yasaklamışlar, Diyarbakır Cezaevi’nde akla hayale gelmeyecek işkence ve zulmü reva görmüşlerdi. Bugün Kürt halkına karşı, “çözüm süreci” aldatmacasının ardından “terörle mücadele” aldatmacasıyla, ancak İsrail’in Filistin halkına zulmüyle kıyaslanabilecek bir imha politikası uygulanmaktadır.
12 Eylül bitmedi, AKP ile sürüyor. 12 Eylül darbecilerinin başlattığı eğitimi İslamileştirme ve Aleviler başta olmak üzere farklı inanç topluluklarını asimile etme projesi, AKP iktidarı döneminde çok daha pervasızca uygulanmaktadır.
12 Eylül bitmedi, AKP ile sürüyor. 12 Eylül darbesi sonrasında patronlar “gülme sırası bizde” diyerek sevinç gözyaşı dökmüşlerdi. Bugün patronlar gülmekle yetinmeyip milletin ırzına da tasallut etmektedirler.
12 Eylül bitmedi, AKP ile sürüyor. 35 yıl önce darbeye sevinenler sadece yerli patronlar değildi. Emperyalist patronlar da “Bizim çocuklar başardı” diyerek, eli kanlı diktatörün darbesini sevinçle karşılamışlardı. Bugün de eli ve dili uzun diktatör, küresel sermayenin bölgesel savaşlarında taşeronluk yapmaktadır. Vicdansız merhametsiz taşeronluğun sonucu olarak, yüzbinlerce Suriyeli can vermiş, milyonlarcası evini ülkesini terk etmek zorunda kalmıştır.
12 Eylül bitmedi, AKP ile sürüyor. Bizler, 12 Mart 1971 ve 12 Eylül 1980 darbeleri dönemlerinde TSK’den atılmış antiemperyalist, demokrat, sosyalist askerler olarak ilan ediyoruz ki, AKP iktidarının halklarımızı birbirine kırdırma, ülkemizi topyekûn kan gölüne çevirecek iç savaş politikalarına teslim olmayacağız. 12 Eylül faşizminin ve mirasçısı AK faşizmin gericiliğine ırkçılığına zorbalığına karşı demokrasi güçleriyle birlikte özgürlük eşitlik barış ve kardeşlik mücadelemizi sürdüreceğiz.
            12 Eylül 2015
Askeri Darbelerin Asker Muhalifleri Derneği
ADAM-DER Yönetim Kurulu