SUNUŞ VE TEŞEKKÜR
Bu kitap, eski Genelkurmay Başkanı Emekli Orgeneral Hulusi Akar’a hakaret iddiasıyla açılan davanın duruşmalarında yaptığım açıklamalardan (adliye sözlüğündeki ifadeyle, savunmalarımdan) oluşuyor.Böyle bir kitap yazma fikri hiç ama hiç yoktu gündemimde. Ne zaman ki, “Genelkurmay Başkanı için çok üzülüyorum!” başlıklı yazım aleyhine “Hulusi Akar’a hakaret” iddiasıyla dava açıldı; kitap yazmayı o anda düşünmeye başladım.
Yazının tamamı hakaret sayılmıştı; 2 yıl 4 aya kadar hapisle cezalandırılmam isteniyordu. Duruşmalarda suçlamaya yanıt verirken, kendimi savunmaktan çok (iddianamedeki suçlamanın sınırı içinde kalarak) Türk Silahlı Kuvvetleri’nin (TSK) 12 Eylül 1980 darbesinden sonra geçirdiği dönüşümü ve bu dönüşümde Hulusi Akar’ın rolünü sorguladım; yakın tarihe “kumpas davaları” olarak geçen Ergenekon, Balyoz, Askeri Casusluk davalarında ve 15/16 Temmuz 2016 gecesinde Hulusi Akar’ın nasıl hareket ettiği sorusuna odaklandım. Ayrıca, davanın bir ihbara dayandırılması nedeniyle, Türkiye’nin nasıl bir ihbar cehennemine döndüğüne de kafa yordum.
Bu sorgulama yoğun bir araştırma ve okumayı gerektiriyordu. Bu araştırma sırasında, Balyoz Davası sanıklarından E. Kurmay Albay Mustafa Önsel’in “Ağacın Kurdu” adlı kitabı ile asker kökenli gazeteci yazar Yavuz Selim Demirağ’ın “İmamların Öcü” adlı kitabı, 15 Temmuz Darbe Genelkurmay Çatı İddianamesi, Genelkurmay Bilirkişi Heyeti’nin Fetullahçı Terör Örgütü ve Türk Silahlı Kuvvetleri başlıklı raporu, TBMM 15 Temmuz Darbe Araştırma Komisyonu Tutanak Dergisi, TBMM 15 Temmuz Darbe Araştırma Komisyonu Raporu hep elimin altında oldu. Bu vesileyle Mustafa Önsel, Yavuz Selim Demirağ ve Genelkurmay Bilirkişi Heyeti Başkanı Nerim Bitlislioğlu’na teşekkür ederim.
Demirağ’ın kitabında Hulusi Akar Kara Harp Okulu Komutanı iken (2002-2005) okulda neler olup bittiğine ilişkin son derece dikkat çekici anlatımlar var. Akar’ın KHO Komutanlığı’na atanmasıyla birlikte yoğun bir baskı atmosferi oluşmuştur; öğrenciler kendi aralarında “Su uyur Hulusi Akar” diye espri yapmaktadırlar. Bu espri “Su uyur düşman uyumaz” atasözünden üretilmiştir. Bu atasözünde geçen ‘su’ aslında ‘sü’dür, yani askerdir; zamanla telaffuzu değişmiştir. Elinizdeki kitabın adı Yavuz Selim Demirağ’ın aktardığı bu espriden çıkmıştır.
Geçerken belirtmeliyim, TSK’nin dönüşümü ve 15/16 Temmuz gecesinin karanlığı sadece Hulusi Akar’ın sorgulanmasıyla aydınlatılamaz. Başta Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve dönemin MİT Müsteşarı Hakan Fidan olmak üzere ilgili diğer kişi ve kurumların da sorgulanması gerekir. Bu sorgulama yapılmadan, 15/16 Temmuz 2016 gecesinin karanlığı aydınlatılmadan Türkiye’de demokrasinin inşasına başlamak mümkün değildir.Özetle, kitap Hulusi Akar’a hakaret iddiasıyla açılan davanın duruşmalarındaki açıklamalarımı içermektedir. Yargılama beraat kararıyla sonuçlandı. Açıklamalarıma Hulusi Akar ve avukatları gerek duruşmalarda gerekse dosyayı istinafa taşırken karşılık veremediler. Akar’ın istinaf talebi, beraat kararında usule veya esasa ilişkin hukuka aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle esastan reddedildi.
Kitaba dönüşen savunmayı hazırlarken düzeltileri, eleştirileri ve önerileriyle katkıda bulunan Metin Aksoy ile Aytül Gürtaş’a, duruşmaları izleyerek destek veren dostlarıma, kitabı yayımlayan Galeati çalışanlarına çok teşekkür ederim.
Duruşmalarda düşünce ve ifade özgürlüğünü güçlü şekilde vurgulayan avukat dostlarım Mehmet Kayagil, Hüseyin Özcan, Ercan Sadık İpekçi, Meliha Selvi ve Ozan Yılmaz’a ayrıca teşekkür ediyorum.
Kitap, ülkemizde demokrasinin önünde engel haline gelen resmi 15 Temmuz anlatısına alternatif bir bilinç ve anlatı çabasına katkıda bulunursa amacına ulaşmış olacaktır.
İÇİNDEKİLER
GEN. KUR. BAŞKANI İÇİN ÇOK ÜZÜLÜYORUM!
BİRİNCİ BÖLÜM
MUHBİRLER CUMHURİYETİ
Sayın muhbir vatandaş
Ailede muhbirlik
1984’ün Okyanusyası 2000’lerin Türkiyesi
Muhbir ev sahipleri kiracılar komşular
Sokakta otobüste muhbirlik
Berberde muhbirlik
Konserde muhbirlik
Üniversitede muhbirlik
Katil muhbir
Muhbirler cumhuriyeti
Kendi kendini ihbar
Ben de kendimi ihbar ettim
Engizisyon ihbara dayalıydı
Sayın muhbir vatandaşa mektup
İKİNCİ BÖLÜM
KUMPAS DAVALARINDA HULUSİ AKAR
Allah belasını versin mi deseydim?
Gaflet kalleşlik ihanet
Cemaat’ten FETÖ’ye kumpas davaları
Kumpas davalarının sahte delilleri
Kumpas ile darbecilerin yolu açıldı
Kumpas davalarında Hulusi Akar
Hulusi Akar’ın hızlı yükselişi
Hulusi Akar’ın iyi çocuğu firarda
Hulusi Akar’a Fetullahçı iması
Casusluk Davalarında Hulusi Akar
Müptezel yazara taziye
Şeriatçı yazara ziyaret
Hulusi Akar’dan Alevilere Karşı Ayrımcılık
Kafama sıksam daha iyi
Çuvalcı Amerikan generalinden madalya
ÜÇÜNCÜ BÖLÜM
15 TEMMUZ’DA HULUSİ AKAR
15 Temmuz’da ikili mi oynadı?
15/16 Temmuz gecesi
15/16 Temmuz gecesinde Hulusi Akar
15/16 Temmuz’da kuvvet komutanları
KKK Orgeneral Salih Zeki Çolak
HKK Orgeneral Abidin Ünal
DKK Oramiral Bülent Bostanoğlu
Jandarma Genel Komutanı Orgeneral Galip Mendi
Genelkurmay 2. Başkanı Orgeneral Yaşar Güler
ÖKK Tümgeneral Zekai Aksakallı
Darbeyi ihbar eden Binbaşı O.K.
15 Temmuz gecesinde bir Mehmetçik
Esir düşen komutan TSK’yi yönetebilir mi?
15 Temmuz kontrollü bir darbe miydi?
FETÖ’nün TSK’yi ele geçirmesi
FETÖ TSK’yi ele geçirirken Hulusi Akar
Komutan sorumluluğu ve Hulusi Akar
Hulusi Akar 15 Temmuz’u aydınlatır mı?
Genelkurmay Başkanı’nın görevi
12 Eylül’de bile
QUO VADİS TSK?
KAYNAKÇA