28 Temmuz 2017 Cuma

MÜSLÜMAN AYNI DELİKTEN KAÇ KERE SOKULUR?

Cumhurbaşkanı Erdoğan ne kadar çok konuşuyor değil mi. Parti grubunda, il başkanları buluşmasında, partisinin kadın veya gençlik kollarının etkinliklerinde, muhtarlar toplantısında, iftar sofralarında, üniversitelerde, havaalanlarında, uçakta, vakıf sendika ve derneklerin toplantılarında, Diyanet’in konferanslarında, aklıma gelmeyen nice toplantılarda... Dur durak bilmeden konuşuyor da konuşuyor. Ne zaman televizyonu radyoyu açsam, Erdoğan konuşuyor. Bu kadar çok konuşmaya nasıl nefes yetiriyor, bilemiyorum doğrusu. O kadar konuşmanın ardından onca devlet ve din işlerine nasıl derman bulabiliyor, onu da bilemiyorum.
Bilmediği anlamadığı konu da yok maşallah! Siyaseti, diplomasiyi haliyle herkesten iyi biliyor! Askerlikle ilgili bir mevzu mu, en doğrusunu Erdoğan biliyor! Tarih, coğrafya, edebiyat, biyoloji, filoloji, teoloji, zooloji, antropoloji, fizik, kimya, matematik, tıp... En baba bilim insanlarından daha bilgili! Nüfus planlaması ve ana çocuk sağlığı konusundaki ilminin üstüne yok. Diyet listesinde lahmacun veya kuşbaşılı pide olmalı mı, bu konuda bir konuşmasını duymadım ama eminim Canan Karatay’dan daha donanımlıdır! Umarım yakında bu konuya da açıklık getirir...
***

Dediğim gibi Erdoğan çok konuşuyor. Her konuşmasında akılda kalacak özdeyişler, hadisler armağan ediyor ama ahali çok umursamıyor galiba. Öyle olunca Erdoğan da bazı hadisleri yeri geldikçe tekrarlamak durumunda kalıyor. “Müslüman aynı delikten iki defa ısırılmaz, iki kere sokulmaz” hadisini kaç defa tekrarladı, sayamadım doğrusu.
Yanılmıyorsam, ilk olarak, Beştepe Sarayı’nda topladığı kaymakamlara söylemişti. O tarihte henüz 15 Temmuz darbe teşebbüsü olmamıştı. Erdoğan ahalinin gözünde kaymakamın ne kadar önemli olduğunu uzun uzun anlattıktan sonra sözü F Tipi Cemaat’e getirmiş; üzerine basa basa “Müslüman aynı delikten iki defa ısırılmaz, iki kere sokulmaz” diyerek taşı gediğine koymuştu.
Kaç kaymakam veya kanaat önderi bu hadisin anlamını merak etti, nasıl bir hadise üzerine Peygamber’in böyle nasihat ettiğini araştırdı, bilinmez. Başbakan Binali Yıldırım hepsinden uyanık çıktı. Erdoğan anımsattı ya, Binali de her fırsatta “Müslüman aynı delikten iki defa ısırılmaz” diyegeldi. Mesela, 16 Nisan referandumu sürecinde AKP Ana Kademe İlçe Başkanları İstişare ve Değerlendirme Toplantısı’nda konuşuyordu; “Müslüman aynı delikten iki defa ısırılmaz. Cumhuriyet baki ama yönetim sisteminin miadı dolmuştur” deyiverdi.
Başbakan Binali böyle konuşur da bakanlar durur mu? Elbette durmadılar. Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekçi de aynı mantıkla, parlamenter sistemden yakındı, “Bu millete ne tuzak kurdularsa tek bir sistemle yaptılar. Müslüman bir delikten iki defa ısırılmaz. Ama bizim aynı delikten ısırılmadık yerimiz kalmadı” diye konuştu.
Müslümanın aynı delikten iki defa sokulması veya ısırılmasıyla parlamenter sistem arasında Binali ve Nihat nasıl bir benzerlik veya ilgi kurdular, ben anlayamadım doğrusu. ‘Liderim’ diyerek biat ettikleri Erdoğan öyle konuşuyor ya, kendilerinin de öyle konuşması gerektiğini düşündüler herhalde. Haksız da değiller. Zira Erdoğan da ilgisi olsun olmasın öyle konuşuyor. Mesela 16 Nisan referandumu kampanyasında Malatya’da toplu açılış töreniydi; kürsüde başkanlık sisteminin neden gerekli olduğunu, nasıl bir ihtiyacı karşılayacağını anlatıyordu. Aynen şöyle konuşmuştu: “Son çeyrek yüzyıl dahi bu ihtiyacı tüm açıklığıyla göstermeye yeter. Müslüman, aynı delikten iki defa ısırılmaz. Biz aynı delikten değil 2, 20 defa ısırıldık. Ayakları ısırdılar. Burun kırdılar. Kafa, göz yardılar. Yine de bazıları gereken dersi çıkarmadı. Anayasa değişikliğiyle bir daha istikrarsızlık, kriz, kavga deliğinden ısırılmamak için gereken adımı atıyoruz, tamamlıyoruz.”
***

Yedi delikli tokmak?
Konuşma aynen böyle. Dikkat buyurunuz, Müslüman aynı delikten 20 defa ısırılmakla sokulmakla kalmamış, burundan sokulmuş, kafası gözü yarılmış, hatta ayaktan bile ısırılmış. Ayaktan ısırıldığına, göz ve burundan sokulduğuna göre başka hangi deliklerden ısırılmış sokulmuş olabilir? Eh, bunu bilmeyecek Müslüman çıkmaz herhalde. Malum “Yedi delikli tokmak, bunu bilmeyen ahmak!” Yedi delikli tokmağın dört deliğini, yani iki göz iki burun deliğini Reis zaten söylemiş. Diğer üç deliği de kulak ve ağız. Ama insanın iki deliği daha var malum. Yani idrar ve gaita delikleri. Tabii ayaktan ısırılmayı unutmamak lazım!
Neyse, uzatmayalım. Cumhurbaşkanı Erdoğan ikide bir “Müslüman aynı delikten iki defa ısırılmaz, iki kere sokulmaz” diyor; 15 Temmuz’un yıldönümünde de defalarca tekrarladı. Endişem, bu hadis tekrarlandığında Müslümanların aklına yedi delikli tokmağın geliyor olması. Zira Erdoğan ısırılmaktan sokulmaktan söz ettiğinde yedi delikli tokmaktan örnek veriyor, hatta ayaktan ısırılmaktan bile söz ediyor. Öyle olunca da Binali ve bilumum dava arkadaşları, olur olmaz her hadise için “Müslüman aynı delikten iki defa ısırılmaz, iki kere sokulmaz” diye sallayıp duruyorlar.
***

Müslümanlar ne zaman akıllanacak?
Naçizane anlatayım, mesele sandıkları gibi yedi delikli tokmağın bir yerinden veya gaita idrar deliğinde ısırılmak sokulmak meselesi değil. Eski Diyanet reislerinden Prof. Dr. Süleyman Ateş’in anlattığına göre, söz konusu hadis tüm hadis kitaplarında naklediliyor. Rivayete göre Bedir Savaşı’nda Mekkeli şair Ebu İzze esir düşmüş. Peygamber, kendisi ve Müslümanlar aleyhine şiir yazmayacağına dair söz alıp serbest bırakmış. Ama Ebu İzze sözünde durmamış. Uhud Savaşı’nda tekrar esir düşünce, Peygamber bu defa bağışlamamış; “(Akıllı mümin) Bir delikten iki kez ısırılmaz, sokulmaz” demiş. Peygamber’in söylediği bundan ibaret, Ne var ki hadis yazarları Peygamber’in “Müslüman aynı yılan deliğinde iki kere ısırılmaz” dediğini eklemişler. Oysa Peygamber ne yılandan söz etmiş ne de yılan deliğinde ısırılmaktan.
Netice-î kelâm, Peygamber “(Akıllı mümin) Bir delikten iki kez ısırılmaz, sokulmaz” derken, “Müslüman akıllı, ferasetli olmalı, aynı tuzağa iki defa düşmemeli” demeye getirmiş. Tabii “delikten sokulmak ısırılmak” gibi nereye çeksen oraya gidecek cinaslı kelimelerle söylemek yerine açık açık “Tilki bile aynı tuzağa ikinci kez düşmez” veya “Eşşek bile düştüğü çukuru bilir, ikinci defa düşmez” diyebilirdi... Neden böyle açık açık söylemediğini sorgulamak iman ehline düşmez!
Peygamber aynı delikten ikinci kez sokulmamak ısırılmamak için Müslümanların akıllı ferasetli olmalarını öğütledi de ne oldu? Müslümanlar Peygamber’in öğüdüne ne kadar uydular?
İbnü’l Sallama Hükümran olarak söylemeye dilim varmaz, mal meydanda. Peygamber’in cinaslı delik hadisi yedi delikli tokmakla birlikte anlamlandırılıyor, hatta ayaktan ısırılmaktan bile söz edilebiliyor. Daha acısı, fitne deliğinde Müslümanlar 1400 yıldır birbirlerini ısırıyorlar, birbirlerinin kanına giriyorlar. Türkiye Diyaneti’nin rakamlarına göre günümüzde her gün 900 dolayında Müslüman din kardeşleri tarafından katlediliyor. Katleden de katledilen de tekbir getiriyor...

Müslümanlar ne zaman akıllanacaklar; “Zenginlere han hamam bu dünyada cennet, çalışanlara din iman öbür dünyada cennet” siyasetini dindarlık sanma gafletinden ne zaman vazgeçecekler dersiniz?