16
Ekim 2014
Sayın Milletvekilleri,
Askeri Darbelerin Asker Muhalifleri Derneği (ADAM-DER), 12 Mart 1971 ve 12 Eylül 1980
darbeleri dönemlerinde, görüşlerinden dolayı, haklarında mahkeme kararı
olmaksızın, darbecilerin keyfi kararlarıyla ordudan atılan, işkenceden
geçirilen, sivil hayatta açlığa ve işsizliğe mahkûm edilen askerleri temsil
etmektedir.
TBMM 10 Mart 2011 tarihinde oybirliğiyle kabul ettiği 6191 sayılı
yasa ile darbe dönemlerinde mağdur edilen askerlerin özlük haklarının iade
edilmesini kararlaştırdı. Geçmiş hükümetlerin hiçbir yakınlık göstermedikleri
darbezede askerlere ilk kez el uzatılması dolayısıyla, yasa mağdur askerler
tarafından umut ve sevinçle karşılandı. Yasayı uygulamakla yükümlü hükümet de Yüksek
Askeri Şura (YAŞ) kararlarıyla mağdur edilmiş askerlerin gözyaşlarının
dindiğini, bu nedenle aldıkları hayır dualardan sevinç duyduklarını söylediler.
Ancak 28 Şubat sürecinde YAŞ
kararlarıyla mağdur edilmiş askerlerin gözyaşları dinerken, yasanın mağdurlar
aleyhine yorumlanmasıyla 12 Mart 1971 ve 12 Eylül 1980 darbelerinin mağduru
askerler yasadan yararlandırılmayarak ikinci kez mağdur edildiler.
Bu vesileyle bir kez daha 6191
sayılı yasanın yanlış yorumlanarak yol açılmış mağduriyete dikkatleri çekmek istiyoruz.
GEÇİCİ MADDE 32 MAĞDURLARI
Askeri darbeler Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) içerisinde de ağır insan
hakları ihlallerine yol açtı. Darbeciler, kendileriyle aynı görüş ve inançta
olmayan binlerce askeri mahkeme kararı olmadan, keyfi kararlarla TSK’den
çıkardılar.
27 Mayıs 1960 darbesinden sonra 235 general ve 4 bin 171 subay,
12 Mart 1971 darbesinde 600 dolayında subay astsubay ve öğrenci asker,
12 Eylül 1980 darbesi hazırlık sürecinde 30 dolayında öğrenci asker,
12 Eylül 1980 darbesi sonrasında 397 subay, 176 astsubay, 447 öğrenci
asker,
1984 yılından itibaren 900’ü 28 Şubat sürecinde olmak üzere 615 subay,
928 astsubay, idari kararlarla ordudan uzaklaştırıldı.
27 Mayıs 1960 darbesinin muhatabı askerlerin hakları,
a) 5 Ağustos 1960 tarih ve 42 sayılı yasa,
b) 11 Temmuz 1973 tarih ve 1782 sayılı yasa,
c) 10 Kasım 1981 tarih ve 2551 sayılı yasa,
d) 12 Aralık 1992 tarih ve 3854 sayılı yasa ile iade edildi;
“Göreve devam etmiş olsalardı elde
edecekleri mali haklar” tanındı
İzleyen darbelerin kurbanı askerlerin yaralarının sarılması için ilk ve
tek adım 10 Mart 2011 tarihinde atıldı. TBMM, bu tarihte kabul ettiği 6191
sayılı yasa ile TSK Personel Kanunu’na Geçici Madde 32'yi ekledi. Geçici Madde
32, 22 Mart 2011 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girdi. Yasadan
yararlandırılacak olanlar, kanun metninde “12 Mart 1971 tarihinden bu kanunun
yayımı tarihine kadar, yargı denetimine kapalı idari işlemler veya Yüksek Askeri
Şûra Kararları ile Türk Silahlı Kuvvetlerinden ilişiği kesilenler veya vefatları
halinde hak sahipleri” olarak ifade edildi.
Geçici Madde 32’den yararlanmak
için 4 bin 606 kişi başvurdu. Bunlardan çok büyük çoğunluğu 28 Şubat mağduru 1542’sinin
başvuruları kabul edildi. Yasa
kapsamının tereddüde mahal bırakmayacak derecede açık ifade edilmemesi ve
uygulamada hak sahipleri aleyhine yorumlanması nedeniyle geride çok geniş bir
mağdur kitlesi kaldı.
Özetle vurgulamak gerekirse:
1- Yasanın hak başlangıcı
tarihini 12 Mart 1971 olarak belirlemesine karşılık, 12 Mart 1971 darbecilerinin
işkenceden geçirdiği (rütbeli veya öğrenci) hiçbir asker yasadan
yararlandırılmadı. 12 Martzede askerlerin başvuruları “mahkeme yolu açıkmış”
gerekçesiyle reddedildi. Oysa bu askerlerin Danıştay’a başvuruları bir
buçuk yıl bekletilmiştir. Bu arada 20 Temmuz 1972 tarihli Resmi Gazete’de
yayımlanan 1602 sayılı kanunla Askeri Yüksek İdare Mahkemesi kurulmuş ve
ilişiği kesilen askerlerin başvuruları bu mahkeme tarafından görüşülerek
reddedilmiştir. Öyle ki, ilişiği kesen sicil amiri daha sonra AYİM üyesi olarak
da, mağdur askerin açtığı davayı reddetmiştir. Bu durum, hukukun en temel
ilkeleri arasında yer alan doğal yargıç ve yargı bağımsızlığı ilkesine
aykırıdır.
2- Darbe dönemleri dışında sözde
yargı denetimine açık, Bakan onaylı kararnamelerle ilişiği kesilmiş hiçbir rütbeli
asker yasadan yararlandırılmadı.
3- Darbe dönemleri dışında
sözde yargı denetimine açık, Kuvvet Komutanı onaylı Yüksek Disiplin Kurulu
kararlarıyla ilişiği kesilmiş hiçbir öğrenci asker yasadan yararlandırılmadı.
4- 12 Mart ve
12 Eylül darbecilerinin görüşlerinden dolayı okullarından
çıkardıkları öğrenci askerlerin hiçbiri yasadan yararlandırılmadı. Öğrenci
askerlerin başvuruları, “yasa kapsamı dışında” gerekçesiyle reddedildi. Oysa,
Geçici Madde 32 metninde “TSK’dan ilişiği kesilenler” denilmekte ve
yürürlükteki yasalara göre asker kişi olan öğrencilerin Geçici Madde 32
kapsamında olmadıklarına ilişkin bir ifade bulunmamaktadır.
5- Yargı bağımsızlığının
tümüyle askıya alındığı darbe dönemlerinde darbecilerin emirleri dışına
çıkamayan mahkemeler eliyle mağdur edilmiş askerler yasadan yararlandırılmadı.
Yasa kapsamının mağdurlar
aleyhine yorumlanmasından kaynaklanan bu sonuç, Anayasa’nın eşitlik ilkesine ve
Türkiye Cumhuriyeti’nin imzacısı olduğu ayrımcılığı yasaklayan uluslararası
sözleşmelere aykırıdır. Çok daha vahimi, umutları boşa çıkan darbe mağduru
askerler ikinci kez mağdur edilmişlerdir. Ayrımcılık ve mağduriyet üç yıldır
sürmektedir.
Muhalefete mensup milletvekilleri bu ayrımcılığın giderilmesi için
kanun teklifleri sunmuşlardır. TBMM’yi bu kanun tekliflerini görüşme gündemine
alarak ayrımcı uygulamayı sona erdirmeye, Geçici Madde 32’nin yol açtığı
mağduriyeti telafi etmeye çağırıyoruz.
Saygılarımızla!
Askeri Darbelerin Asker Muhalifleri Derneği
ADAM-DER YÖNETİM KURULU