Ne zaman muhafazakâr milliyetçi seçmen kitlesinin kalbini titreten adımlar atılsa, düzen içi muhalefet hemen “erken seçim” telaşına ve heyecanına kapılıyor, laf üstüne laf üretiyor.
Telaş, heyecan ve laf kalabalığı. Çünkü, muhalefetin erken genel seçime ilişkin ciddi projesi ve hazırlığı yok. Dolayısıyla muhalefet sözcülerinin yarım ağızdan erken seçim çağrıları dostların görmeleri istenen alışverişten ibaret. Öyle olunca da AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın çizdiği oyun sahasının dışına çıkamıyorlar.
Geçen yıl da muhalefet saflarında telaş, heyecan ve laf kalabalığı vardı. Düşük faizli kredi muslukları sonuna kadar açılmış, içlerinde Alaattin Çakıcı’nın da olduğu 90 bin dolayında adli mahkûm için af niteliğinde infaz yasası çıkarılmış, hatta siyasal İslam’ın asırlık Ayasofya rüyası gerçekleşmişti. O günlerde de erken seçim beklentileri almış yürümüş, 2020 sonbaharında, en geç 2021 ilkbaharında erken seçim olacağı varsayılmıştı. O varsayımlar artık geri dönüşüm sepetinde.
***
Son bir iki haftada atılan adımlar da aynı ölçüde erken seçim beklentisine yol açmış görünüyor. İnsafsızca şeytanlaştırılan HDP’li vekiller için dokunulmazlık fezlekelerinin TBMM’ye gönderilmesi, insan hakları savunucusu HDP Kocaeli Milletvekili Ömer Faruk Gergerlioğlu’nun vekilliğinin düşürülmesi, hemen ardından HDP’nin kapatılması için dava açılması… Daha bunlar ağız tadıyla tartışılmadan Taksim Gezi Parkı’nın CHP’li belediyeden alınması, faizleri yükselten Merkez Bankası Başkanı Naci Ağbal’ın kapı önüne konması, en önemlisi de Türkiye’nin bizzat önayak olduğu İstanbul Sözleşmesi’nin çöpe atılması…
Hepsi de Cumhur İttifakı’nın muhafazakâr milliyetçi ırkçı ümmetçi seçmen kitlesinin kalp atışlarını alabildiğine hızlandıran adımlar. Çok geçmez, bu adımların Cumhur İttifakı’na desteği ne ölçüde artırdığına ilişkin anketler de peşinden gelir. Öyle olunca da erken genel seçim tartışmalarından göz gözü görmez olur.
Uzun söze gerek yok. Ekonomide duvara toslamışken, gerçek işsizlik yüzde 30’lardayken, dış politika iflas etmişken, ABD Başkanı Biden’dan gelecek bir telefon heyecanla beklenirken, sekiz yıldır şeytanlaştırılan Mısır diktatörüne bile dostluk eli uzatılıyorken, AKP Genel Başkanı Erdoğan sonu belirsiz erken seçim macerasına girmez. Herhalde Erdoğan aklını bu denli yitirmemiştir. Önünde iki buçuk yıl iktidar süresi varken böyle bir maceraya girmesi beklenmemeli. Zaten Meclis’te böyle bir maceraya, yani erken genel seçime yelken açacak sayısal gücü yok. Cumhurbaşkanı olarak seçimlerin yenilenmesine karar verse, kendisi aday olamayacak. Erdoğan’ın üçüncü kez Cumhurbaşkanı adayı olabilmesinin tek koşulu, Meclis’in erken seçim kararı alması.
Siyaset gündeminde erken genel seçim isteği ve olasılığı laftan ibaret ama şimdi Erdoğan’ın önünde değerlendirmekten geri durmayacağı bir seçim fırsatı var artık. O da, bu yılın sonbaharında milletvekili ara seçimi. HDP’yle ilgili dokunulmazlık fezlekeleri, kapatma davası, faizleri yükselten Merkez Bankası Başkanı’nın kapı önüne konulması, mutaassıp seçmen kitlesi ve kanaat önderlerinin tedavi kabul etmez acısı İstanbul Sözleşmesi’nin feshedilmesi. Bütün bu adımlar ve izleyecek adımlar, muhtemelen Kasım ayında yapılacak ara seçimin kampanyası olarak görülebilir.
Bu yılın sonbaharında ara seçim, fantezi ya da falcı tahmini olarak görülmemeli. Yürürlükteki anayasa uyarınca, TBMM’de 30 sandalye boşalırsa, derhal ara seçim yapılması gerekiyor. Bugün itibariyle TBMM’de 16 sandalye boş. Geriye kalıyor 14 sandalye. HDP’li vekillerin fezlekelerinin işleme konulmasıyla bu sayıyı bulmak çok zor. Çünkü, dokunulmazlıklar kaldırılsa bile yargılamalar uzun sürer, milletvekilliklerinin düşmesi sonbaharda seçim için geç kalır. Ama HDP hakkındaki kapatma davası (2008’deki AKP davası gibi) beş altı ayda sonuçlanır ve yeteri sayıda HDP’li vekil yasaklanırsa ara seçim zorunlu hale gelir. Kasım ayında yapılacak seçimde artık HDP olmayacağına göre, Cumhur İttifakı için gel keyfim gel bir seçim olur.
(HDP kendini fesheder, dava düşer; HDP aynı adla yeniden kurulur. Vekiller istifa eder, TBMM’de grup sahibi yeni parti kurarlar… Mümkündür de, hukuk/iktidar ilişkisini veciz şekilde tanımlayan Mihail Aleksandroviç Bakunin’in ruhu şad olsun!)
***
HDP’ye oy vermiş seçmenin mayınlı sahada sandığa gidebileceği ara seçim Erdoğan için gel keyfim gel bir seçim zaferi olabilir. Bunun nasıl mümkün olabileceğini görmek için TBMM’de boşalmış, kapatma davasıyla muhtemelen boşalacak sandalye dağılımına bakılmalı.
HDP’den boşalan sandalyeler:
Selçuk Mızraklı (Diyarbakır), Musa Farisoğulları (Diyarbakır), Ayhan Bilgen (Kars), Bedia Özgökçe Ertan (Van), Leyla Güven (Hakkâri), Ömer Faruk Gergerlioğlu (Kocaeli).
AKP’nin boşalttığı sandalyeler:
Süleyman Soylu (İstanbul), Berat Albayrak (İstanbul), Markar Esayan (İstanbul), Mevlüt Çavuşoğlu (Antalya), Abdulhamit Gül (Gaziantep), Lütfi Elvan (Mersin).
CHP’nin boşalttığı sandalyeler:
Tanju Özcan (Bolu), Fatma Kaplan Hürriyet (Kocaeli), Erdin Bircan (Edirne), Kazım Arslan (Denizli).
Boşalmış 16 sandalyenin dağılımı böyle. Ara seçimde bu sandalyelerin çoğunun Cumhur İttifakı’na gideceği ortada. HDP, bağımsız aday gösterse veya Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) ile seçime girse bile kazanacağı sandalye sayısı ikiyi üçü geçmez. En fazla Diyarbakır, Van ve Hakkari’de birer sandalye kazanabilir. CHP de (Millet İttifakı desteğiyle) kazansa kazansa Edirne ve Bolu’yu kazanabilir, belki İstanbul’da da bir sandalye alabilir.
Ara seçim için boşalması zorunlu 14 sandalye de, kapatma davasına bakan Anayasa Mahkemesi kararıyla Antalya, Adana, Mersin, İzmir, Bingöl, Bitlis, Iğdır, Ankara, İstanbul illerine paylaştırılsa. HDP bağımsız adaylarla veya Demokratik Bölgeler Partisi DBP ile; CHP de Millet İttifakı desteğiyle kaç sandalye kazanabilir?
Demokrasi aleyhine en az 20 sandalyeyi Cumhur İttifakı’nın kazanacağı varsayılabilir. Hatta, bu şekilde kazanacağı sandalye sayısı ile Cumhur İttifakı, anayasayı (referandum koşuluyla) değiştirmeye yeterli nitelikli çoğunluğu bile elde edebilir. Bu ise hem iç politikada hem dış politikada Cumhur İttifakı’na 2023’e kadar yetecek taze bir “meşruiyet” kazandırır. Dahası, Erdoğan'ın 2023 veya daha erken tarihte yapılacak seçimde üçüncü kez Cumhurbaşkanı adayı olabilmesini sağlar. Malum, üçüncü kez aday olabilmesi, Meclis'in erken seçim kararı almasına bağlı. Meclis'in erken seçim kararı alabilmesi için de en az 360 oy gerekiyor.
Evdeki hesap bu ise, İstanbul Sözleşmesi’nin çöpe atılması, HDP’nin kapatılması, fezlekeler, ABD ve AB’ye sözde dayılanmalar, Ayasofya’nın açılması vs… Tam da Emevi siyasetinin mirasçısı Erdoğan’a yakışan hamleler…
Evdeki hesap bu olabilir ama ya HDP seçmeni 2019 İstanbul seçiminde yaptığı gibi çarşıda hesabı bozarsa? Bozar mı acaba? Kurulu düzen muhalefetinin aklında böyle bir hesap var mı?
Kalemine emeğine sağlık sevgiler
YanıtlaSilTeşekkür ederim toprağım. Çok selam.
SilKaleminize, emeklerinize sağlık
YanıtlaSilTeşekkür ederim Şirin Dede. Çok selam.
SilCok güzel bir analiz.. Yürekten teşekkürler ederiz
YanıtlaSilTeşekkür ederim zky. Çok selam.
SilYüreğine sağlık dostum
YanıtlaSilTeşekkür ederim Başkan, çok selam.
SilRahmi kardeşim merhaba,
YanıtlaSilBelki ilk kez seninle ayrı düştük. Şöyle ki;
1. Muhalefetin seçim ile ilgili konuda ciddi proje ve hazırlığı olmadığını , yarım ağız çağrı yaptıklarını yazmışsın. Ülkede bir diktatör varken, toplumun biraz ayağa kalkmasını fırsat bilip her türlü anti demokratik yasakları ( Olağanüstü Hal gibi..) uygulamaya sokacağı çok açık iken ; ben , muhalefetin yapabildiklerinin “yetmez ama olumlu” olduğunu düşünüyorum. Hele ki , Tayyip’in işi gücü muhalefetin halkı sokağa çağırmasını tahrik etmek iken..
2. Benim bildiğim muhalefet bu güne kadar “yarım ağız” bile seçim çağrısı yapmadı. Şimdi ise senin de belirttiğin gibi Tayyip , bir ara seçim yapıp çoğunluğu ele geçirmek istiyor. Sanırım bunu muhalefet de gördüğünden ve sıraladığın son dönem olanlardan bir kısmının kendi tabanında bile sıkıntı yaratacağı açık olduğundan açıkça “ERKEN SEÇİM” i seslendirmeye başladılar…
3. Son olarak muhalefetin neredeyse tüm partileri gördüğüm kadarıyla sokaklarda halkı ayağa kaldırmıyor ama konuşturuyor. Yukarıda da yazdığım gibi “yetmez ama olumlu”..
Selamlar
İlhan ÜNSAL
İlhan kardeşim. Ayrı düştüğümüzü sanmıyorum.
YanıtlaSilOlsa olsa farklı ifade etmişizdir.
Tabii, bir yazıda mutlaka eksik ifade edilen hususlar da olur.
Sevgiler selamlar.