Küba gezimizde coşkuyu -can
sıkıcı onca tanıklığa karşın- Havana’da yaşadık. Hüzün ise Ernesto Che Guevara’nın
şehri Santa Clara’nın payına düştü.
Havana’da katıldığımız 1 Mayıs
Birlik Mücadele Dayanışma Günü kutlamasında gerçekten coşkuluyduk. Zaten
Küba gezisini sırf bu coşkuyu yaşayabilmek için 1 Mayıs’a denk getirmiştik.
1 Mayıs günü sabah 05.00’te
otelden çıktık. Güneşin doğmasına daha 2 saat var. Tropik iklim kuşağındaki Küba’da
kutlamalar, Türkiye’deki gibi öğle saatlerine bırakılmıyor; yüzbinlerce kişinin
nemli öğle sıcağından etkilenmemesi için sabah erkenden bitiriliyor.
Devrim Meydanı’na yakın bir
noktaya kadar otobüsle gittik. 1 Mayıs ve Enternasyonal marşlarını, sloganlarımızı
otobüste prova ettik:
-
YAŞASIN DEVRİM VE SOSYALİZM!
- YAŞASIN 1 MAYIS!
-
BİJİ YEK GULAN!
-
YAŞASIN HALKLARIN KARDEŞLİĞİ!
-
KÜBA TÜRKİYE OMUZ OMUZA!
Otobüsten indikten sonra
pankartımızı açıp yürümeye başladık. On beş dakika sonra Devrim Meydanı’ndayız.
Hava henüz aydınlanmamış. Yüzlerce kişiden oluşan bando konser veriyor. Küba
Devrimi’nin önderleri Camilo ve Che’nin bakanlık binalarındaki silüetleri ışıl
ışıl. Devrim Meydanı ise bomboş, uzaklarda bir noktada yürüyüş kortejinin başı görünüyor.
Türkiye’de yola çıkmadan önce sanıyorduk
ki, yürüyüş kortejinde olacağız. Sandığımız gibi olmadı. Havana 1 Mayıs
düzenleme komitesi, kafilemizi uluslararası delegasyon tribününde ağırlayacakmış.
Üzerimizde düzenleme komitesinin armağanı bir örnek 1 Mayıs tişörtleriyle ilk
denetim noktasına yürüyoruz. Davetiyelerimizi gösterip sıraya giriyoruz.
Güvenlik kapısından geçip tribüne yerleştiğimizde saat 06.00’yı geçmişti.
Misafir tribünü ile yürüyüşün yapılacağı meydan arasında demir bariyerler var.
Tepedeki Jose Marti heykeline doğru 40 metre ötemizde de protokol tribünü. Küba
Devlet Başkanı Raul Castro, 1 Mayıs kortejini protokol tribününden selamlayacak.
Yürüyüşün başlamasına bir saatten
fazla zaman var. Bandonun konseri sürüyor. Misafir tribününde Türkiye’den
gelmiş başka topluluklar da bulunuyor. CHP Genel Başkan Yardımcısı Veli Ağbaba
ve arkadaşlarıyla bir kez daha selamlaşıp bayramlaşıyoruz.
Pankartımız, Türkiyeli
dostlarımızın ilgisini çekiyor. Derken, pankartı medyanın bulunduğu platforma en
yakın bir noktaya asma fikri seslendiriliyor. Pankartı katlayıp, hedeflediğimiz
noktaya hareket ediyoruz. Pankartı asmak için ip lazım. Kurucu Başkan
tedarikli, bir cebini iple doldurmuş. Biz pankartı bariyere bağlarken, gazetecilerin
dikkatini çekiyoruz. Gazetecilerin ilgisi Teğmen Ömer Yazgan’ın fotoğrafına
yöneliyor. Kısaca bilgi verip, Ömer’in
Türkiye’de 1980 darbesinden sonra idam edildiğini anlatıyoruz. Gazeteciler
televizyoncular pankartımızı çekiyorlar. Küba televizyonu pankartımızı ekrana
taşıdı. Bir gazetecinin çektiği fotoğrafa da yurda dönüşümüzde internette
rastladık. Malum, Küba’da internet yok gibi!
***
KÜBA HALKI KAZANACAK!
Nihayet anons ediliyor ki Raul
Castro gelmiş. Mevsime uygun şekilde beyaz bir gömlek giymiş, başında hasır
şapka var. Raul çok kısa konuştu, ardından düzenleme komitesi adına bir konuşma
yapıldı. İspanyolca konuşmalarda kulağımıza tanıdık gelen sözcükler arasında revolucion,
socialismo, Küba, viva, enternasyonal başta geliyordu.
Konuşmaların ardından bando Küba
ulusal marşını seslendirdi, marşın bitiminde, KÜBA HALKI KAZANACAK yazılı pankartın
ardındaki kortej yürüyüşe geçti. Bir buçuk saate yakın süren yürüyüşte tahminen
1 milyon 200 bin kişi dolayında coşkulu kitle Devrim Meydanı’nı adımladı. Askerler
üniformaları ile kortejin en sonundaydılar.
Yürüyen kitle içinde, dünyanın dört
bir yanından gelen toplulukların yanı sıra çok sayıda Türk bayraklı topluluklar
da vardı. Ayrıca Türkiye Kürtleri yazılı bir pankart dikkatimizi çekti. Kortejde
taşınan posterler arasında devrim önderleri Fidel, Che, Camilo ve Raul ile Hugo
Chavez’in posterleri çoğunluktaydı. Fidel ve Raul’un Küba’nın hiçbir yerinde
heykelleri yok. Yaşayan bir kişinin heykelini dikmiyorlar Küba’da. 1 Mayıs’ta
Kübalıların taşıdıkları posterler arasında Marks ve Engels yoktu, Lenin’in ise
sadece bir posterine rastladık.
Kortejin protokol ve misafir
tribünlerini selamlayarak geçişişi sırasında, Harbiye 79 devresinden arkadaşları
fark etmek sevindiriciydi. Karşılıklı el salladık, selamlaştık. Arkadaşların
üzerinde VİVA CUBA yazısı altında Devrimci Yol’un yumruklu yıldızının basılı
olduğu kırmızı tişörtler vardı. Geçen yıl da Havana’ya gelmişler ama 1 Mayıs’ı
kaçırmışlar. Yürüyüşün Türkiye’deki gibi öğle saatlerinde yapılacağını
sanmışlar; Devrim Meydanı’na gittiklerinde bomboş, kimseler yok. Bu yıl
tecrübeliler, sabahın köründe korteje katılmışlar!
Yürüyüş, bandonun Enternasyonal
marşını seslendirmesiyle sona erdi, biz de içimizden mırıldandık; 88 yaşındaki Raul Castro, adios selamıyla veda
etti. Gelişi tantanalı ve curcunalı olmadığı gibi gidişi de sadeydi. Türkiye’de
olsa ortalık birbirine katılmıştı! Raul’un gidişinin ardından misafir tribünü
de boşalmaya başladı. Biz de pankartımızı alıp otobüse doğru hareketlendik. Havana’da
ilk iki gün kapıldığımız karamsarlık, 1 Mayıs coşkusuyla geride kalmıştı.
***
1 Mayıs coşkusunun ardından günü
serbestçe değerlendirdik. Kimimiz 60 yıl öncesinin Amerikan otomobilleriyle
kimimiz city tour otobüsleriyle kent turuna çıktık. City tour otobüslerinin
güzergâhı Havana’nın Çankaya’sı ile, yani Zengin Havana denilebilecek Miramar
semtiyle sınırlı. Giderken de Miramar dönerken de Miramar. O kadar da zengin ve
ihtişamlı değilmiş. Yoksul sosyalist ülkenin zenginliği de bu kadarcık demek ki.
Serbest gün, eski Havana’daki
Asturiano lokantasında akşam yemeğiyle sona erdi. Yemek hayli neşeliydi. Önceki
gün izlenen Flamenko dans gösterisine ilişkin espriler birbirini izledi. Harbiye
günlerinde olduğu gibi, Kurucu Başkan’ın masasına yan masaların ikramı olarak
pilav servisi yapıldı. Yemeğin mönüsü için omerta kararı alındı.
Ertesi günkü yolculuk için dinlenmemiz
gerekiyordu, uygun saatte lokantadan ayrıldık.
Söylediğimiz gibi, coşkuyu Havana’da,
hüznü ise Che’nin şehri Santa Clara’da yaşadık.
Harbiye 79 devresinden dostum İrfan, kendileriyle ilgili paragrafa aşağıdaki açıklamayı gönderdi:
YanıtlaSil"Biz Havana’da 2013’deki 1 Mayis kutlamasina katildik. Yuruyusun ogle saatinde baslamadigini elbette biliyorduk ve sabah saat 6;30 gibi kalkip alana dogru yola ciktik. Ama kalabalik nedeniyle 2.5 saat alana / korteje giremedik – ama sonunda girdik. Bombos alan ile karsilasmak / gosteriyi kacirmak gibi bir sey olmadi.
Ve evet, “dersimizi almis” bir sekilde bu sene sabah 5;30’da yola cikinca hic bir sorun ile karsilasmadik."
Düzeltmeden anlaşılacağı üzere, hata bende. Konuya ilişkin anı paylaşımı aklımda bir parça yanlış kalmış.
Havana'da 1 Mayıs coşkusunda buluşmak güzeldi.