DARBEZEDE ASKERLERDEN
TEK ADAM DARBESİNE HAYIR!
12 Mart ve 12 Eylül darbeleri mağduru askerler, 12 Eylül
darbesinin TEK ADAM DARBESİ olarak sürdüğünü açıkladılar.
ADAM-DER: “Bütün
darbecilerin en bariz eylemi, TBMM’yi işlevsizleştirmek, yargıyı tahakküm
altına almaktır. Bugün TBMM’nin 12 Eylül faşizmi dönemindeki Danışma Meclisi
kadar bile hükmü kalmamıştır.”
İSTANBUL (ADAM Ajans)-
12 Mart 1971 ve 12 Eylül 1980
darbecileri tarafından sol görüşlü oldukları gerekçesiyle Türk Silahlı
Kuvvetleri’nden atılan askerlerin örgütü Askeri Darbelerin Asker Muhalifleri
Derneği ADAM-DER, 12 Eylül darbesinin TEK ADAM DARBESİ
olarak sürdüğünü savundu. Darbe dönemlerinde TBMM’nin işlevsizleştiğini,
yargının ve medyanın tahakküm altına alındığını kaydeden ADAM-DER, “Bugün TBMM’nin 12 Eylül faşizmi dönemindeki
Danışma Meclisi kadar bile hükmü kalmamıştır” diye görüş açıkladı.
12 Mart ve 12 Eylül darbeleri sonrasında ordudan atılan
askerleri temsil eden Askeri Darbelerin Asker Muhalifleri Derneği ADAM-DER üyeleri, 12 Eylül darbesinin
38’inci yıldönümünde, işkencelerin simgesi Zihni Paşa Köşkü’nün bulunduğu yerde
dikili İşkence Kurbanlarına Saygı Anıtı’nda
toplanarak basın açıklaması yaptılar. Geniş güvenlik önlemleri altında yapılan
basın açıklamasına, 60 dolayında eski asker katıldı.
Darbezede askerler adına konuşan ADAM-DER Başkanı Emekli
Üsteğmen Kudret Ünal, geçmişteki darbelerle hesaplaşılmadığı için Türkiye’nin
15 Temmuz darbe girişimine maruz kaldığını söyledi. Tüm darbeler gibi 15 Temmuz
darbe girişimini de lanetlediklerini vurgulayan Kudret Ünal, darbecilerin adil
şekilde yargılanarak cezalandırılmasını beklediklerini belirtti. Kudret Ünal,
AKP iktidarını da 15 Temmuz’u bahane ederek devleti parti devleti haline
getirmeye ve tüm muhalif sesleri bastırmaya çalışmakla suçladı.
ADAM-DER adına okunan “ASKERİ
DARBEYE DE TEK ADAM DARBESİNE DE HAYIR!” başlıklı bildiride de, 15
Temmuz darbe girişiminin siyasi iktidar
tarafından “Allah’ın lütfu”
sayıldığı, kendi darbesini gerçekleştirmenin fırsatına çevrildiği ve
Türkiye’nin “sivil faşist” darbeye
maruz bırakıldığı öne sürüldü. Bildiride, “Sivil
faşist darbe ve tek adam
diktatörlüğü, ancak 1946 seçimiyle kıyaslanabilecek şaibeli 2017
referandumu ve 24 Haziran 2018 seçimleriyle meşrulaştırılmıştır. Anımsatmalı
ki, 12 Eylül cuntası da, 1982 referandumu ve 1983 seçimiyle kendi faşizmini
meşrulaştırmıştı!!!” görüşüne yer verildi.
Bildiride, TBMM’nin 12 Eylül
dönemindeki Danışma Meclisi kadar bile işvelinin kalmadığı kaydedildi. 12 Eylül
döneminde TİSK Başkanı Halit Narin’in “Eskiden
işçiler gülüyordu, biz ağlıyorduk; şimdi gülme sırası bizde” sözlerinin
anımsatıldığı bildiride, bugün de Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “Grev
tehdidi olan yere anında müdahale ediyoruz” diye övündüğü ifade edildi.
Bildirinin tam metni şöyle:
ASKERİ
DARBEYE DE TEK ADAM DARBESİNE DE HAYIR!
Askeri Darbelerin Asker Muhalifleri
Derneği ADAM-DER çatısı altında toplanmış,
12 Mart 1971 ve 12 Eylül 1980 darbecileri
tarafından sol görüşlü olduğumuz için Türk Silahlı Kuvvetleri’nden atılmış
askerler olarak,
Türkiye Cumhuriyeti tarihindeki en köklü gericilik hareketi olan solkırımcı
12 Eylül 1980 askeri faşist
darbesini 38’inci yıldönümünde bir kez daha lanetliyoruz.
Darbenin 38’inci yılında ülkemiz 12 Eylül darbesini aşmak şöyle dursun,
12 Eylül darbesi kadar köklü bir darbe/karşı darbe bataklığındadır.
15/16 Temmuz 2016 gecesi yapılan askeri
darbe girişimi bastırılmış olmakla birlikte ne yazık ki, bu girişim siyasi
iktidar tarafından “Allah’ın lütfu”
sayılmış, ülkemiz bu kez “sivil faşist”
darbeye maruz bırakılmıştır. Siyasi iktidar 15 Temmuz girişimini ülkemizde demokrasiyi inşa etmenin değil, kendi
darbesini gerçekleştirmenin fırsatına çevirmiştir. Sivil faşist darbe ve tek
adam diktatörlüğü, ancak 1946 seçimiyle kıyaslanabilecek şaibeli
2017 referandumu ve 24 Haziran 2018 seçimleriyle meşrulaştırılmıştır.
Anımsatmalı ki, 12 Eylül cuntası da, 1982 referandumu ve 1983 seçimiyle kendi
faşizmini meşrulaştırmıştı!!!
***
Darbe dönemleri hukuksuzluğun,
devlet terörünün, işkencenin, emek sömürüsünün, baskı ve sansürün, yolsuzluğun,
farklı kimlik inanç ve kültürleri inkâr ve asimilasyonun, ayrımcılık ve
nefretin zirveye çıktığı dönemlerdir.
Bütün darbecilerin en bariz
eylemi, TBMM’yi işlevsizleştirmek, yargıyı tahakküm altına almaktır. Bugün
TBMM’nin12 Eylül faşizmi dönemindeki Danışma Meclisi kadar bile hükmü yoktur.
İstiklal Harbi’nde bile TBMM’nin baskı altına alınmadığını anımsatıyoruz!!!
Bütün darbecilerin en bariz
eylemlerinden biri de, emekçi örgütlerini baskı altına almak, hak arama
yollarını kısıtlamaktır. 12 Eylül döneminde patron sendikası başkanı “Eskiden işçiler gülüyordu, biz ağlıyorduk;
şimdi gülme sırası bizde” demişti. Bugün “sivil” darbe döneminde
Cumhurbaşkanı sıfatını taşıyan AKP Genel Başkanı, “Grev tehdidi olan yere anında
müdahale ediyoruz” diye övünmektedir.
12 Mart 1971 ve 12 Eylül
1980 darbecileri tarafından sol görüşlü olduğumuz için Türk Silahlı
Kuvvetleri’nden atılmış, işkence edilerek sorgulanıp yargılanmış, işsizliğe ve
açlığa mahkum edilmiş askerler olarak, patronları
güldürmek için yapılmış darbeleri lanetlediğimiz gibi patronları rahat ettirmek
için gerçekleştirilmiş “sivil” darbeyi de tel’in ediyoruz!
***
Bugün ülkemiz ancak darbe
dönemlerinde görülebilecek zorbalık, keyfilik ve hukuksuzluk atmosferinde nefes
alıp vermeye çalışmaktadır.
12 Eylül darbesi döneminde olduğu
gibi temel hak ve özgürlüklerin kullanımı askıdadır. İnsanlar gelişigüzel
tutuklanmakta, işkenceye tabi tutulmaktadır. Devlet terörü, kayıp çocuklarını
arayan Cumartesi Anneleri’ne bile şiddet uygulayacak kadar pervasızlaşmıştır.
Medya kuruluşları ve sivil
örgütler neredeyse tümüyle iktidarın denetimi altındadır; aykırı haber ve görüş
yayan gazeteciler, muhalif duruş gösteren yurttaşlar keyfi olarak tutuklanmaktadır.
12 Eylül dönemindekini kat kat
aşan nicelik ve nitelikte, yüz binlerce insan, değil mahkeme kararı, idari
soruşturma bile olmadan işten, okuldan atılmaktadır. İşten ve okuldan atmalara
karşı 12 Eylül döneminde yargı yolu kapalıydı, bugün “sivil” darbe döneminde
İnceleme Komisyonu’nun göstermelik olarak kurulduğu aradan geçen sürede
yeterince ifşa olmuştur.
Kürtler, Aleviler, farklı dil ve
inançtan insanlar 12 Eylül faşizmi döneminde inkâr imha ve asimilasyon zulmü
altındaydılar. 12 Eylül faşizminin politikası özünde değişiklik olmadan bugün
sivil darbe döneminde sürmekte; Alevi inanç mekânları hoyratça baskınlara maruz
kalmakta, Kürt halkının temsilcisi milletvekilleri 12 Eylül anayasasına bile
aykırı şekilde hapsedilmektedir.
Özetle Türkiye bugün ancak 12
Eylül faşizmiyle kıyaslanabilecek bir zulüm altındadır. 12 Eylül faşizminden
çok daha vahim olmak üzere halk yüzde 50’şer olmak üzere birbirine karşı
düşmanlaştırılmıştır, siyasi iktidar sadece kendisine yandaş saydığı kesimi
vatandaş saymaktadır.
Askeri Darbelerin Asker Muhalifleri
Derneği ADAM-DER çatısı altında toplanmış, darbelerin
her türlü zulmünü gadrini yaşamış askerler olarak, 22 Mart 2011 tarihli 6191
sayılı yasayla yapılan haksızlığın telafisini talep etmekten geri
durmayacağımızı,
Kültürler ve halklar coğrafyası
ülkemizin gerçekten demokratikleşmesi ve barışa kavuşması için darbelere,
diktatörlüğe, hukuksuzluğa, devlet terörüne, baskıya ve sansüre, emek
sömürüsüne, ayrımcılığa karşı mücadeleyi her meşru zeminde sürdüreceğimizi
kamuoyuna duyuruyoruz.
Saygılarımızla.
Askeri Darbelerin Asker Muhalifleri Derneği
ADAM-DER YÖNETİM KURULU
Çok iyiydi...Bu bildirileri Başkan e-posta gruplarında paylaşabilir...
YanıtlaSilKalemine emeğine sağlık bek gözel olmuş heri
YanıtlaSil