15 Mayıs 2015 Cuma

12 EYLÜL’Ü KİMİN ÇOCUKLARI YAPTI?

Başlıktaki soru aslında bir haber başlığı. Aynı zamanda, 12 Eylül darbe davasında sanık Kenan Evren’e tarafımdan sorulan sorulardan biri.
Malum, Türkiye’de darbeler TRT’nin tek kanal olduğu devirde sabah 04.00 veya 05.00’te Harbiye marşıyla ilan edilir, ilk darbe bildirisi okunurdu. 27 Mayıs 1960, 12 Eylül 1980 darbeleri böyle duyurulmuştu. 12 Mart 1971 darbesi ise TRT’nin 13.00 haber bülteninde ilan edilmişti.
12 Eylül 1980’de yapılan darbenin bir özelliği de daha Türkiye’de resmen ilan edilmeden, Amerikan Merkezi Haberalma Örgütü CIA’nın Türkiye İstasyon Şefi Paul Henze tarafından dönemin ABD Başkanı Carter’a “Our boys did it”, (Bizim çocuklar başardı) sözleriyle müjdelenmesiydi. Henze, bu müjdeyi gazeteci Mehmet Ali Birand’a itiraf etmişti.
Ne zaman bir darbe tartışması açılsa söz dönüp dolaşıp “Bizim çocuklar başardı” müjdesine gelirdi. 2003 yılıydı. Paul Henze bir konferans dolayısıyla İstanbul’a gelmişti. Gazeteciler Henze’ye “Bizim çocuklar başardı”yı sordular. Henze inkâr etti. Ertesi gün Birand, Paul Henze ile yaptığı söyleşinin kasetini CNN Türk’te yayımladı. Daha ertesi gün Hürriyet gazetesinde haberin başlığında “12 Eylül darbesini kimin çocukları yaptı?” diye sorulmuştu.
Ben de 12 Eylül darbe davasında müdahil avukatlar Ömer Kavili, Arif Ali Cangı ve Kazım Genç aracılığıyla Kenan Evren’e yönelttiğim sorular arasında bu soruya da yer vermiştim. Tabii, Evren sessiz kalmıştı.
***

Bu olayı hatırlamamın nedeni, Evren’in son nefesini vermesinin ardından 13 Mayıs Çarşamba akşamı Ülke TV’de Elif Çakır’ın “Ankara İstanbul” programına katılmam. Konu 12 Eylül darbesiydi. İzleyenler de herhalde doğrular; program kişisel acıklı öykülerle ilerleyecek gibiydi. Söz sırası bana geldiğinde kişisel öyküleri önemli bulduğumu ancak kişisel öyküler üzerinden gidilirse sadece tek tek ağaçların görülebileceğini, ormanın gözden kaybolacağını vurguladım. Ek olarak, 12 Eylül davasına katılma dilekçemden söz ettim. İfadeye çağıran emniyet görevlilerine ve savcıya da “İşkencecilerle ceza davasında değil hakikat komisyonunda karşılaşmak istiyorum” diye ifade verdiğimi anlattım. Sözlerime devamla Marksizm’in ekonomi politik yaklaşımını vurgulayarak, toplumsal sınıfların darbeden ne şekilde etkilendiklerini, Türkiye’nin ekonomisiyle siyasetiyle ordusuyla küresel kapitalizme bağımlığını göz ardı eden yaklaşımların darbe analizlerinin boşlukta kalacağını ve asker taşlayıcılığı ötesine geçemeyeceğini ifade ettim. Diğer katılımcılar da hak verdiler, program, darbelerin ekonomi politiğine yoğunlaştı. 
***

Bu bağlamda darbenin kimin çocukları tarafından yapıldığı konusunda görüş birliği sağlansa da, kime kaşı yapıldığı konusunda görüşler farklılaştı. 12 Eylül döneminde irtica suçlamasıyla yargılanan Avukat Cüneyt Toraman, İslam’ın yükselişini önlemek için darbenin yapıldığını, yüzde 10 barajının da aynı gerekçeyle getirildiğini savundu.
Kendilerini Kürt sosyalisti olarak nitelendiren Bayram Bozyel ve Sabri Vesek de Kürt hareketini tasfiye etmek için darbe yapıldığını savundular.
Söz sırası tekrar bana geldiğinde, İslami hareketin de Kürt hareketinin de darbeyi gerektirecek güçte olmadıklarını ifade ettim; ama 24 Ocak 1980 istikrar paketiyle girilen vahşi kapitalist sürecin darbeyi zorunlu kıldığını vurguladım. 1971 darbesini yapan Genelkurmay Başkanı’nın “Sosyal uyanış ekonomik gelişmeyi aştı” diye alarm verdiğini, 1980 darbesini yapan Genelkurmay Başkanı’nın ise “Şef garson benden fazla maaş alıyor” diye yakındığını anımsattım. 12 Eylül darbesi sonrasında dönemin işveren sendikası başkanının “20 yıldır işçiler güldü biz ağladık, şimdi gülme sırası bizde” sözleriyle darbeyi alkışladığını, CIA’nın Türkiye İstasyon Şefi’nin darbeyi dönemin ABD Başkanı’na “Bizim çocuklar başardı” sözleriyle müjdelediğini anlattım.
Programın başka bir anında da AKP iktidarının darbelerle yüzleşme diye bir amacının bulunmadığını savunarak, TBMM Darbeleri Araştırma Komisyonu raporunu analiz ettim. Raporun darbeler ve mağdurları arasında ayrımcılık yaptığını, bunun riyakârlık olduğunu anlattım. Son söz olarak da “Evren mezarda ruhu iktidarda” diye vurguladım.
Formatını ve konuklarını önceden bilmediğimden programın yararlı olup olmayacağı, kendimi yeterince ifade edip edemeyeceğim konusunda tereddütlüydüm. Yararlı bir program oldu. Katılımcılar birbirlerinin sözünü kesmeden hakaret etmeden fikirlerini ifade ettiler. Yapımcı Elif Çakır’ın 12 Mart ve 12 Eylül darbesinin mağdurları için ayrı bir program sözü vermesi de günün sürprizi oldu. Umarım sözünü unutmaz, AKP iktidarının ikinci kez mağdur ettiği insanların sorunlarını bir kez daha anlatma olanağı buluruz.

Sahi, 12 Eylül darbesini kimin çocukları yaptı?

2 yorum:

  1. BENCE ; emperyelist vahşi kapitalizmin ÇOCUKLARI yapmış olabilir .

    YanıtlaSil
  2. Bu yorum bir blog yöneticisi tarafından silindi.

    YanıtlaSil