11 Temmuz 2019 Perşembe

DENİZ GEZMİŞ TERÖRİST MİYDİ?


DENİZ GEZMİŞ TERÖRİST MİYDİ?
Balıkesir adliyesinde çok ilginç bir dava görülüyor. Davanın konusu Deniz Gezmiş’i övmek. Sanık sandalyesinde 26’ncı dönem CHP Balıkesir Milletvekili Mehmet Tüm var.
Tek sayfalık iddianameye göre Mehmet, partisinin Balıkesir Altıeylül ilçe kongresinde “Deniz Gezmiş bu ülkenin bağımsızlığı için demokratik bir Türkiye için emperyalizme karşı idam sehpasına gitti, o bir kahramandır, o bir devrimcidir, o bir sosyalisttir…” demiş.
Savcı, bu sözlerin “silahlı terör eylemlerine katılması dolayısıyla hüküm giyen Deniz Gezmiş’i övmek” olduğunu savunuyor ve Mehmet’in iki yıla kadar hapisle cezalandırılmasını istiyor.
Savcı, ayrıca İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’ya “Adı soylu olan o soysuz adam”, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’ye “dönek” dediği için Mehmet’i “kamu görevlisine hakaret etmek”le suçluyor ve ikişer yıl hapisle cezalandırılmasını istiyor.
***

Davanın ilginçliği İçişleri Bakanı sıfatını taşıyan zatın soylu mu soysuz mu olup olmadığında değil. MHP Genel Başkanı ünvanlı unsurun dönek olup olmadığı da bana göre ilginç değil. İlginç olan, 12 Mart faşizmi döneminde darağacında katledilen Deniz Gezmiş’in (ve tabii yoldaşlarının) aradan 47 yıl geçtikten sonra “terörist” olarak gündeme getirilmesi ve suçlanması.
Duruşma günü Balıkesir adliyesi belki de tarihinde görmediği kadar kalabalık. CHP Altıeylül ve Karesi ilçe örgütleri adliye yerleşkesini doldurmuş. CHP Genel Başkan Yardımcıları Muharrem Erkek, Orhan Sarıbal, İzmir Milletvekili Murat Bakan, Tekirdağ Milletvekili Candan Yüceer, Balıkesir Milletvekilleri Ahmet Akın, Namık Havutça, EMEP ve ÖDP temsilcileri de Mehmet’e desteğe gelmişler. Hiç abartısız bin dolayında kişi, “Deniz Gezmiş’e kahraman demek suç sayıldı!”, “Bu suça ortağız”, “Mehmet Tüm yalnız değildir”, “Halkın Vekiline sahip çıkıyoruz” yazılı pankartlar taşıyor; “Hak hukuk adalet” diye slogan atıyor.
ADAM-DER Kurucu Başkanı, Genel Başkan ve Örgütlenme Sekreteri, Mehmet Tüm’ün dünürü Feruzan / Abdullah Şener dahil, biz de ADAM-DER'i temsilen 18 kişilik bir topluluk olarak arkadaşımız dostumuz Mehmet’in yanındayız. Sadece Balıkesir Barosu’ndan değil diğer illerden çok sayıda avukat Mehmet’i savunmaya gelmiş. Kızı Helin de avukat cübbesini giymiş, babasının yanında.
Duruşma salonu daracık, en fazla 20 kişiyi alır. Üşenmeyip saydım, 50’den fazla avukat ve izleyici var, iğne atsan yere düşmez. Balıkesir, Antalya ve Mersin’i aratmayacak sıcakta kavruluyor. Daracık salon saunadan farksız. ADAM-DER topluluğu, o saunada izleyici ve gözlemci olarak kurucu başkanı feda etmiş. Aralıksız üç saat süren duruşmada çekilir dert değildi!!!
***

Davanın gelişimini özetle anlatmak gerekirse: 2017 yılında MAN Adaları Belgeleri dolayısıyla siyasi atmosfer gerilimli. İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, belgeleri açıklayan CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’na “şerefsiz, alçak, sahtekâr, edepsiz” diyerek yüklenmiş. CHP Balıkesir Milletvekili Mehmet Tüm de partisinin ilçe kongrelerinde Soylu’nun sözlerine karşılık vermiş.
Yine o günlerde futbol yorumcusu Rıdvan Dilmen, Recep Tayyip Erdoğan için “Parkasız Deniz Gezmiş” demiş. Devlet Bahçeli, “Sahadaki şeytanlığını siyasete taşımasın, Cumhurbaşkanı bir dönemin teröristi ile özdeş tutulamaz” diyerek Rıdvan’ı kınamış ve özür dilemeye çağırmış. Mehmet Tüm de ilçe kongrelerindeki konuşmalarında bu polemiği anımsatarak, “Devlet Bahçeli çıkmış Deniz Gezmiş için terörist diyor. Ben buradan Devlet Bahçeli’ye sesleniyorum, O senin gibi dönek değil, bir yıl önce Tayyip Erdoğan’a söylediklerini hatırla...” diye karşılık vermiş; devamında (iddianameye aktarıldığı gibi) Deniz Gezmiş’in kahraman olduğunu söylemiş.
Bu olayda gerek Mehmet Tüm’ün gerekse avukatların döne döne vurguladıkları üzere, Süleyman Soylu ve Devlet Bahçeli’ye yönelik sözler, siyasi eleştiriden ibaret; asla ve asla kamu görevlisine hakaret suçu değil. Devlet Bahçeli kamu görevlisi değil, “dönek” sıfatı da bugüne değin hiçbir siyasi tartışmada ve mahkeme kararında hakaret olarak görülmedi.
Süleyman Soylu’nun Kemal Kılıçdaroğlu’na yönelik “şerefsiz, alçak, sahtekâr, edepsiz” sözleri de kamu görevi kapsamında değil, karşılıklı siyasi atışma çerçevesindedir. Zira İçişleri Bakanı’nın görevleri arasında muhalefet liderini hakaretamiz sözlerle aşağılamak yoktur. Mehmet Tüm duruşmada bu konuya değinirken bir ara, “İçişleri Bakanı kendisine yakışmayan bir üslupla partimin genel başkanına ağza alınmayacak sözler söyledi, partimin milletvekili olarak kayıtsız kalamazdım” dedi. İçimden gülümsedim, “Kendisine yakışmayan bir üslup ne demek, tam da kendisine yakışan bir üslup” diye kendi kendime söylendim. Neyse ki bir avukat “Eski TBMM Başkanlarından Cemil Çiçek’in bir cümlesi siyasi tarihe geçmiştir” diyerek, konuya açıklık getirdi: “Siyaset kürsüsünde her şey konuşulabilir, fıkra da anlatılır, atışma da yapılır, atasözleri de söylenir, şiir de okunur. Herkes istediğini söyler, ama İstediğini söyleyen istemediğini de işitir.”
***

Dediğim gibi davada ilginç olan, idam edildikten 47 yıl sonra Deniz Gezmiş ve yoldaşlarının “terörist” olarak yaftalanması ve övülmesinin suç olarak nitelendirilmesi. Mehmet, bu suçlamaya yanıt verirken coşkulu ve heyecanlıydı. Bir saate yakın ayakta, sauna sıcaklığında kan ter içinde Denizler’i savundu:
Sadrazam Damat Ferit’in mahkemesinde Mustafa Kemal suçludur.
Hızır Paşa’nın mahkemesinde Pir Sultan Abdal suçludur.
Amerikan mahkemelerinde Martin Luther King suçludur.
Cahiliye dönemine göre Hz. Muhammed suçludur.
Yezid’in mahkemelerinde Kerbelada katledilen Hz. Hüseyin suçludur.
12 Mart faşizminin mahkemesinde de Denizler suçludur.
Mehmet, Recep Tayyip Erdoğan’ın 2010 Anayasa değişikliği kampanyasını başlatırken, 12 Eylül faşizmi döneminde idam edilen Erdal Eren ve Mustafa Pehlivanoğlu’nun son mektuplarını okuduğunu, hem ağladığını hem ağlattığını anlattı. İdamın ceza değil devlet eliyle işlenmiş cinayet olduğunu vurguladı; Denizler’in bugün milyonlarca ailenin evlatlarına verdikleri isimlerde, türkülerde, şiirlerde yaşatıldığını belirtti.
Avukatlar da Mehmet’ten geri kalmadılar. Harbiye 1979 devresinden dostumuz Avukat Cemal Korzay, “35 yıl önce doğan oğluma Deniz adını verdim” diye söze girdi.
Başka bir avukat, “Benim kızımın adı da Deniz” diye sürdürdü.
Başka bir avukat, Denizler için yakılan türkünün “Deniz mahkemeye düşmüş, avukatı ben olaydım” dizelerini mırıldandı.
Bir avukat ise Mahir Çayan ve arkadaşlarına yakılmış “Oy dere Kızıldere, Böyle Akışın nere, Bizde hal mı bıraktın, Sana can vere vere” türküsünü okudu.
Bir avukat da, Deniz Gezmiş ve arkadaşları Dolmabahçe önlerine demirlemiş Amerikan filosunu protesto ederken, İslamcıların ve milliyetçilerin kıbleyi Amerikan filosuna çevirip namaza durduklarını ve devrimcilere saldırdıklarını; Amerikan donanmasına secde edenlerin bugün iktidarda olduklarını, 47 yıl sonra Deniz Gezmiş’i terörist ilan etmenin bu tarihsel saflaşma bağlamında görülmesi gerektiğini vurguladı.
(Keşke bir avukat da İbrahim Kaypakkaya’dan, Sinan Cemgil’den, Taylan Özgür’den  söz etseydi.)
Son sözlerin kayda geçmesinin ardından mahkeme duruşmayı 11 Kasım’a erteledi. Duruşma çıkışında Mehmet alkışlarla karşılandı. Mehmet, o sıcakta kendisini bekleyen kalabalığa, coşkulu bir konuşmayla teşekkür etti.
***

Başlıktaki soruyu yinelemek gerekirse, Deniz Gezmiş terörist miydi?
Eski deyişle tedhiş, terör, terörist, terörizm, tanımlayanın gücüne göre anlam kazanan ideolojik kavramlar; anlamı ve içeriği, kişilerin, örgütlerin, toplumsal sınıfların, devletlerin konumuna ve çıkarlarına göre farklılaşıyor. Her şeye karşın, “terörizm, siyasal amaçlar için örgütlü, sistemli ve sürekli şiddet kullanmayı yöntem olarak benimsemektir” tanımında geniş görüş birliği bulunuyor.
Tarihin hiçbir döneminde terörizm, devletler, uluslar, sınıflar, dinler ve siyasetler üstü bir anlam kazanmadı. Tanımında yüzde yüz görüş birliği olmasa da terör, dehşete düşürme, yıldırma, korkutma anlamlarına geliyor. Sözcük olarak tarihte ilk kez Fransız Devrimi sırasında cumhuriyetçi liderlerden Robespierre tarafından telaffuz edildiği söylenir. Fransız devrimcileri, kraliyetin despotizmine ve zulmüne karşı terör uyguladıklarını söylüyorlardı.
Türkiye’de terör ve terörizm kavramları siyasal bağlamından koparılarak, şiddet ve cinayet anlamında 12 Eylül 1980 darbesinden sonra dolaşıma sokuldu. Ondan önce yine siyasal bağlamından kopuk şekilde anarşi ve eşkıya kavramları vardı.
Deniz Gezmiş ve yoldaşlarının başlıca eylemleri şöyle sıralanabilir:
-       Tam Bağımsız ve Gerçekten Demokratik Türkiye için yürüyüşler mitingler.
-       ABD Emperyalizmine, NATO’ya ve 6. Filo’ya Hayır gösterileri.
-       Filistin’de İsrail’e karşı savaş.
-       Türkiye Halk Kurtuluş Ordusu’nun kurulması.
-       Ankara’da ABD Büyükelçiliği güvenlik kulübesinin silahla taranması.
-       Ankara İş Bankası Emek Şubesi’nin soyulması.
-       Ankara Gölbaşı’ndaki Amerikan askerlerinin kaçırılıp fidye istenmesi; fidye verilmeyince askerlerin serbest bırakılması.
12 Mart faşizminin mahkemesi, Denizler’i bu eylemlerden yargılayıp mahkûm etmedi. Öyle olsaydı, Denizler idam edilmezlerdi; eylemlerine karşılık gelen hapis cezalarını yatıp çıkarlardı.
Mahkeme Denizler’i TCK’nin ünlü 146/1 maddesinden yargılayıp idama mahkûm etti; yani anayasal düzeni zorla değiştirmeye teşebbüs suçundan.
Denizler 6 Mayıs 1972’nin sabahında katledildiler. İdam sehpasında korkmadan haykırdıkları son sözleri anarşist, eşkıya veya terörist olup olmadıklarını kavramaya yeterlidir:
Yaşasın tam bağımsız Türkiye! Yaşasın Marksizm-Leninizmin yüce ideolojisi! Yaşasın Türk ve Kürt halklarının kardeşliği! Yaşasın işçiler, köylüler! Kahrolsun emperyalizm!” (Deniz)
Ben ülkemin bağımsızlığı ve halkımın mutluluğu için şerefimle bir defa ölüyorum! Sizler bizi asanlar şerefsizliğinizle her gün öleceksiniz! Biz halkımızın hizmetindeyiz! Sizler Amerika'nın hizmetindesiniz! Yaşasın devrimciler! Kahrolsun faşizm!” (Yusuf)
Ben şahsi hiçbir çıkar gözetmeden halkımın mutluluğu ve bağımsızlığı için savaştım! Bu bayrağı bu ana kadar şerefle taşıdım! Bundan sonra bu bayrağı Türkiye halkına emanet ediyorum! Yaşasın işçiler, köylüler ve yaşasın devrimciler. Kahrolsun faşizm!” (Hüseyin)
Denizler nasıl bir mücadele verdiklerini, niçin asıldıklarını idam sehpasını tekmelerken bu sözlerle haykırdılar. Buna karşın devlet psikolojik harp cephesinde Denizler’i siyasal ve hukuki bağlamından kopuk şekilde anarşist ve eşkıya diye yaftaladı. O günlerde Dolmabahçe’de Amerikan filosu için namaza duranlar bugün iktidardalar ve Denizler’i terörist diye yaftalıyorlar.
Belirtmeli ki, Osmanlı’nın Bolu Beyi karşısında Köroğlu eşkıya idi!
İşgalcilerin kuklası Padişah ve İstanbul hükümeti karşısında Mustafa Kemal eşkıya idi!
Amerikan uşağı darbeciler karşısında Denizler de anarşist, eşkıya idiler; bugün de terörist!
Ezilen halkların kahramanı Che Guevara ne kadar teröristse Deniz, İbo ve Çayan da o kadar teröristtir!
***

Yazıyı noktalarken eklemeden edemiyorum. Tayyip Erdoğan parkasız Deniz Gezmiş değildir. Omuzlarının üzerinde kafa yerine top taşıyan Rıdvan Dilmen’in aklı bu konulara ermez. Ne kadar zorlanırsa zorlansın, Amerikan emperyalizminin taşeronu olarak komşu Müslüman ülkelere çullanan Erdoğan’dan Deniz çıkmaz, tekeden de süt sağılmaz! Denizler’e devlet ağzıyla anarşist, terörist diyen sağcılar, dinciler, milliyetçiler de kendi kahramanlarının (Çatlılar, Muhsinler, Kırcılar, Çakıcılar filan…) hangi suçlardan hüküm giydiklerine kafa yormalıdırlar!

12 yorum:

  1. Kalemine sağlık abim.
    Bu kafasız topcu şimdi de Katar'lılara yalvarıyor Digitürkte yorumcu olabilmek için. Belki de parkasız abisini aracı yapar.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Levent abi çok selam. Topçu kafasız ama menfaatini ararken kafası baya çalışıyor.

      Sil
  2. Kalemine yüreğine sağlık Rahmi. Mustafa Kemal bağımsızlık için savaşırken, düşmana köpeklik yapan işbirlikçiler, ona eşkiya diyorlardı. Ve hain padişah onlara saldıracak birkaç şerefsiz bulmakta hiç zorlanmadı. Tıpkı bugünkü gibi.

    YanıtlaSil
  3. Teşekkür ederim Cevdet, çok selam.

    YanıtlaSil
  4. Cesur yürekli Koca ADAM; Kalemine ve Ömrüne sağlık.

    YanıtlaSil
  5. Teşekkür ederiz Rahmi, eline yüreğine sağlık...

    YanıtlaSil
  6. Kalemine sağlık, koca yürekli kardeşim benim.


    YanıtlaSil
  7. Teşekkür ederim kalemine emeğine sağlık sevgiler

    YanıtlaSil