10 Mayıs 2023 Çarşamba

SU UYUR HULUSİ AKAR


SUNUŞ VE TEŞEKKÜR

Bu kitap, eski Genelkurmay Başkanı Emekli Orgeneral Hulusi Akar’a hakaret iddiasıyla açılan davanın duruşmalarında yaptığım açıklamalardan (adliye sözlüğündeki ifadeyle, savunmalarımdan) oluşuyor.

Böyle bir kitap yazma fikri hiç ama hiç yoktu gündemimde. Ne zaman ki, Genelkurmay Başkanı için çok üzülüyorum! başlıklı yazım aleyhine “Hulusi Akar’a hakaret” iddiasıyla dava açıldı; kitap yazmayı o anda düşünmeye başladım.

Yazının tamamı hakaret sayılmıştı; 2 yıl 4 aya kadar hapisle cezalandırılmam isteniyordu. Duruşmalarda suçlamaya yanıt verirken, kendimi savunmaktan çok (iddianamedeki suçlamanın sınırı içinde kalarak) Türk Silahlı Kuvvetleri’nin (TSK) 12 Eylül 1980 darbesinden sonra geçirdiği dönüşümü ve bu dönüşümde Hulusi Akar’ın rolünü sorguladım; yakın tarihe “kumpas davaları” olarak geçen Ergenekon, Balyoz, Askeri Casusluk davalarında ve 15/16 Temmuz 2016 gecesinde Hulusi Akar’ın nasıl hareket ettiği sorusuna odaklandım. Ayrıca, davanın bir ihbara dayandırılması nedeniyle, Türkiye’nin nasıl bir ihbar cehennemine döndüğüne de kafa yordum.

Bu sorgulama yoğun bir araştırma ve okumayı gerektiriyordu. Bu araştırma sırasında, Balyoz Davası sanıklarından E. Kurmay Albay Mustafa Önsel’in “Ağacın Kurdu” adlı kitabı ile asker kökenli gazeteci yazar Yavuz Selim Demirağ’ın “İmamların Öcü” adlı kitabı, 15 Temmuz Darbe Genelkurmay Çatı İddianamesi, Genelkurmay Bilirkişi Heyeti’nin Fetullahçı Terör Örgütü ve Türk Silahlı Kuvvetleri başlıklı raporu, TBMM 15 Temmuz Darbe Araştırma Komisyonu Tutanak Dergisi, TBMM 15 Temmuz Darbe Araştırma Komisyonu Raporu hep elimin altında oldu. Bu vesileyle Mustafa Önsel, Yavuz Selim Demirağ ve Genelkurmay Bilirkişi Heyeti Başkanı Nerim Bitlislioğlu’na teşekkür ederim.

Demirağ’ın kitabında Hulusi Akar Kara Harp Okulu Komutanı iken (2002-2005) okulda neler olup bittiğine ilişkin son derece dikkat çekici anlatımlar var. Akar’ın KHO Komutanlığı’na atanmasıyla birlikte yoğun bir baskı atmosferi oluşmuştur; öğrenciler kendi aralarında “Su uyur Hulusi Akar” diye espri yapmaktadırlar. Bu espri “Su uyur düşman uyumaz” atasözünden üretilmiştir. Bu atasözünde geçen ‘su’ aslında ‘sü’dür, yani askerdir; zamanla telaffuzu değişmiştir. Elinizdeki kitabın adı Yavuz Selim Demirağ’ın aktardığı bu espriden çıkmıştır.

Geçerken belirtmeliyim, TSK’nin dönüşümü ve 15/16 Temmuz gecesinin karanlığı sadece Hulusi Akar’ın sorgulanmasıyla aydınlatılamaz. Başta Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve dönemin MİT Müsteşarı Hakan Fidan olmak üzere ilgili diğer kişi ve kurumların da sorgulanması gerekir. Bu sorgulama yapılmadan, 15/16 Temmuz 2016 gecesinin karanlığı aydınlatılmadan Türkiye’de demokrasinin inşasına başlamak mümkün değildir.

Özetle, kitap Hulusi Akar’a hakaret iddiasıyla açılan davanın duruşmalarındaki açıklamalarımı içermektedir. Yargılama beraat kararıyla sonuçlandı. Açıklamalarıma Hulusi Akar ve avukatları gerek duruşmalarda gerekse dosyayı istinafa taşırken karşılık veremediler. Akar’ın istinaf talebi, beraat kararında usule veya esasa ilişkin hukuka aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle esastan reddedildi.

Kitaba dönüşen savunmayı hazırlarken düzeltileri, eleştirileri ve önerileriyle katkıda bulunan Metin Aksoy ile Aytül Gürtaş’a, duruşmaları izleyerek destek veren dostlarıma, kitabı yayımlayan Galeati çalışanlarına çok teşekkür ederim.

Duruşmalarda düşünce ve ifade özgürlüğünü güçlü şekilde vurgulayan avukat dostlarım Mehmet Kayagil, Hüseyin Özcan, Ercan Sadık İpekçi, Meliha Selvi ve Ozan Yılmaz’a ayrıca teşekkür ediyorum.

Kitap, ülkemizde demokrasinin önünde engel haline gelen resmi 15 Temmuz anlatısına alternatif bir bilinç ve anlatı çabasına katkıda bulunursa amacına ulaşmış olacaktır.


İÇİNDEKİLER

GEN. KUR. BAŞKANI İÇİN ÇOK ÜZÜLÜYORUM!

BİRİNCİ BÖLÜM

MUHBİRLER CUMHURİYETİ

    Sayın muhbir vatandaş

    Ailede muhbirlik

    1984’ün Okyanusyası 2000’lerin Türkiyesi

    Muhbir ev sahipleri kiracılar komşular

    Sokakta otobüste muhbirlik

    Berberde muhbirlik

    Konserde muhbirlik

    Üniversitede muhbirlik

    Katil muhbir

    Muhbirler cumhuriyeti

    Kendi kendini ihbar

    Ben de kendimi ihbar ettim

    Engizisyon ihbara dayalıydı

    Sayın muhbir vatandaşa mektup


İKİNCİ BÖLÜM

KUMPAS DAVALARINDA HULUSİ AKAR

    Allah belasını versin mi deseydim?

    Gaflet kalleşlik ihanet

    Cemaat’ten FETÖ’ye kumpas davaları

    Kumpas davalarının sahte delilleri

    Kumpas ile darbecilerin yolu açıldı

    Kumpas davalarında Hulusi Akar

    Hulusi Akar’ın hızlı yükselişi

    Hulusi Akar’ın iyi çocuğu firarda

    Hulusi Akar’a Fetullahçı iması

    Casusluk Davalarında Hulusi Akar

    Müptezel yazara taziye

    Şeriatçı yazara ziyaret

    Hulusi Akar’dan Alevilere Karşı Ayrımcılık

    Kafama sıksam daha iyi

    Çuvalcı Amerikan generalinden madalya


ÜÇÜNCÜ BÖLÜM

15 TEMMUZ’DA HULUSİ AKAR

    15 Temmuz’da ikili mi oynadı?

    15/16 Temmuz gecesi

    15/16 Temmuz gecesinde Hulusi Akar

    15/16 Temmuz’da kuvvet komutanları

        KKK Orgeneral Salih Zeki Çolak

        HKK Orgeneral Abidin Ünal

        DKK Oramiral Bülent Bostanoğlu

        Jandarma Genel Komutanı Orgeneral Galip Mendi

        Genelkurmay 2. Başkanı Orgeneral Yaşar Güler

        ÖKK Tümgeneral Zekai Aksakallı

        Darbeyi ihbar eden Binbaşı O.K.

        15 Temmuz gecesinde bir Mehmetçik

Esir düşen komutan TSK’yi yönetebilir mi?

15 Temmuz kontrollü bir darbe miydi?

FETÖ’nün TSK’yi ele geçirmesi

FETÖ TSK’yi ele geçirirken Hulusi Akar

Komutan sorumluluğu ve Hulusi Akar

Hulusi Akar 15 Temmuz’u aydınlatır mı?

Genelkurmay Başkanı’nın görevi

12 Eylül’de bile

QUO VADİS TSK?

KAYNAKÇA


4 yorum:

  1. Kalemine emeğine sağlık kutlarım

    YanıtlaSil
  2. Rahmi kardeşim eline sağlık. Hafta sonuna kadar imzalı bir kitabını almak istiyorum. Arayacağım.

    YanıtlaSil