Türkiye, son otuz kırk yılda, tarihinde hiç
olmadığı kadar İslamileşti; 13 yıldır da İslamcı parti tarafından yönetiliyor.
Mesai saatleri artık namaza göre düzenleniyor. Eğitim öğretim İslamileşti,
okullarda Cuma namazına göre ders yapılmasına ilişkin genelge de yayımlandı.
Türkiye tarihinde hiç olmadığı kadar İslamileşti
ama ahlakını ve aklını bugünkü kadar yitirdiği bir dönem geçirdi mi acaba?
Sadece son bir iki haftanın haberleri bile kuşaklar boyu utandırmaya yetecek rezalet
ve kepazeliklere battığımızı gösteriyor.
Çocuk pornocusu ilahiyatçı rektör yardımcısı,
Dört çocuğa cinsel taciz ve tecavüzden mahkum
olan İslami dernek başkanı,
Emanetindeki iki erkek çocuğa cinsel tacizde
bulunan Çocuk Esirgeme Kurumu il müdürü,
Erkek çocuklara tacizden tutuklanan Kızılay şube
başkanı,
Rüyada Peygamberi gösteren terlik satıcısı “cüppeli”
inanç önderi,
Nihayet, bazı mezheplere göre, babanın kızını şehvetle
öpmesinin ya da şehvetle ona sarılmasının nikâha etkisi olmayacağı, öpülen kızın
9 yaşından büyük olması gerektiği fetvasını veren DİYANET...
Bunlar medyaya yansıyanlar, ya bir de yansımayanlar,
yen içinde kalan kırık kollar?
***
Halk, tarihinde hiç olmadığı kadar Müslümanlaştı ama
bu kadar kepazeliği bir arada görmemişti herhalde. Ülke, hırsızlığı yolsuzluğu
ahlaksızlık saymayan bir zihniyetin esiri zaten. Başimam yellendikçe
yelleniyor, imamın mabat kılı olmayı onur sayan cemaat ise hepten sapıtmış
görünüyor. Anasının çıplak dizinden bile tahrik olan mahluklar, din-iman
edebiyatıyla çocukların üzerinde tepiniyor, ensestin livatanın iğrenç dehlizlerinde
dolanıyor. “Güzel ahlak dini”
İslam’ın bekçisi Diyanet ise akıl almaz fetvalarıyla ahlaksızlığa çanak
tutuyor.
Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez, söz konusu
ensest fetvası haberlerine tepkili; “Bu
haber değildir, İslamofobik nefret içeren gayri ahlaki haber mühendisliğidir, iftiradır”
diyerek üste çıkmaya çalışıyor. Diyanet’e karşı itibarsızlaştırma kampanyası
açılmış da, söz konusu fetvada Arapça’dan tercüme yapılırken hata yapılmış da,
haram kelimesi teknik bir tabirmiş de, verilen cevaptan o anlam çıkmazmış da,
zaten ilgili kişileri açığa almış da...
İlgili kişileri açığa almış ama kendisi istifayı
aklına bile getirmiyor.
Mehmet Görmez adlı din taciri, söylediklerine
kendisi de inanmıyordur herhalde ama toplumu kandırdığını sandığı muhakkaktır.
***
Cariyelerle
serbest zina
Elbette din tacir(ler)inin söylediklerine
inanan, din iman deyince aklını iptal eden, öldükten sonra cennet hayaliyle
yanıp tutuşan çok kalabalık mütedeyyin bir kitle var ne yazık ki. Yüzde 60’a
70’e varan bu kitle din tacir(ler)inin söylediklerine iman etse de gerçek
değişmiyor.
Gerçek o ki, söz konusu fetva iftira veya haber mühendisliği
değil, fetva mühendisliğinin ta kendisidir. Alevilerle evlenmenin, greve
katılmanın, nişanlılıkta flört etmenin dinen caiz olmadığına ilişkin fetvalar
kadar gerçektir. Hatta, Diyanet İşleri Başkanı’na verilen milyon dolarlık makam
otosu kadar gerçektir, fetva mühendisliğinin sınırlarının nerelere kadar
uzanabileceği sorusunun da yanıtıdır.
Utançtan yerin dibine geçirmesi gereken fetva
mühendisliğinin yanı sıra Diyanet’in bir de ayet mühendisliği vardır ki,
üzerinde ne denli kafa patlatılsa azdır.
Örneğin, Diyanet’in internet sitesindeki
Kur’an-ı Kerim Meali’nden bir ayet:
“(Savaş
esiri olarak) sahip olduklarınız hariç, evli kadınlar (da size) haram kılındı.” (Nisa / Kadınlar, 24)
Hiç tevil götürmeyecek kadar açık. İslam ordusu
savaşı kazanıyor, sağ kalan erkekler, kadınlar, çocuklar esir alınıyor. Savaş
esiri evli kadın cariyedir artık, pazarda satılmayacaksa İslam mücahidine helaldir!
Nitekim IŞİD aynen böyle yapıyor.
(Kafası karışanlar için açıklamaya yapmak
gerekirse, Türk Dil Kurumu Sözlüğü’nde “cariye”
kelimesinin karşılığında şunlar yazılıdır: “Yabancı ülkelerden
kaçırılıp özgürlükten yoksun bırakılan, alınıp satılabilen, her konuda
efendisinin isteklerine bağlı bulunan genç kadın, halayık.”)
***
Henüz âdet
görmemiş kızlarla evlilik
“Kadınlarınızdan âdetten kesilmiş olanlarla,
henüz âdet görmeyenler hususunda tereddüt ederseniz, onların bekleme süresi üç
aydır. Hamile olanların bekleme süresi ise, doğum yapmalarıyla sona erer.”
(Talak / Boşamak, 4)
Bu ayet de tevil götürmeyecek derecede açık. “Henüz âdet görmeyenler” ifadesiyle
kimlerin kastedildiği bellidir. Diyanet’in resmi sitesindeki tefsirinde bu ifadenin
açılımı geçiştirilmiş olsa da Diyanet’in eski başkanlarından Süleyman Ateş’in
tefsirinde şöyle açıklanmaktadır: “Gerek âdet çağının altında olan gerekse âdet
çağına geldiği halde âdet görmeyen kadınları kapsamaktadır.” (Kur’an-ı Kerim
Tefsiri, Cilt 6, s:2742)
Öyle anlaşılıyor ki, söz konusu fetvada geçen,
İslami literatürde de üzerinde önemle durulan 9 yaş eşiği Talak 4’e
dayandırılmaktadır.
Benzer nice ayet vardır ki, üzerinde ne kadar
kafa patlatılsa azdır.
Okudum.diline saglik rahmi abi.
YanıtlaSilTeşekkürler İlhan Tellioğlu.
Sil