IŞİD MUSUL REHİNELERİNİ SERBEST BIRAKTI.
Cumhurbaşkanı Erdoğan: Operasyonla
Başbakan Davutoğlu: Temas ve çalışmayla
20
Eylül 2014
IŞİD, 101 gün önce rehin aldığı Türkiye’nin Musul Başkonsolosu ile
beraberindeki 48 kişiyi serbest bıraktı.
Konsolosluk personelinin serbest kaldığını, Başbakan Ahmet Davutoğlu
resmi ziyaret için gittiği Azerbaycan’da açıkladı. Davutoğlu gezisini yarıda
keserek, Şanlıurfa’ya geçti; konsolosluk personelini uçağına alarak Ankara’ya
götürdü. Ankara’daki karşılamada son derece duygusal bir atmosfer yaşandı.
Serbest kalan rehineler ve Türkiye’deki yakınları özlemle kucaklaştılar.
Başbakan Davutoğlu, apronda kurulan kürsüde yaptığı konuşmada, “Şimdi bayram
zamanı” dedi. Muhalefeti ve muhalif medyayı suçlayan Davutoğlu, “Acı ve keder
üzerinden siyasi operasyon yapmaya kalkanların maskeleri inmiştir” dedi.
Şimdi bu gelişmeleri konuşmak üzere Ankara’dayız. Rahmi Yıldırım var hattımızda.
Konsolosluk personelinin serbest bırakılması konusunda Cumhurbaşkanı
Recep Tayyip Erdoğan ve Başbakan Ahmet Davutoğlu'nun açıklamaları arasındaki
farklılık dikkat çekiyor. Erdoğan “operasyon” derken, Davutoğlu “temas ve
çalışma” diyor. Konsolosluk
personelinin serbest kalmalarıyla ilgili ne gibi ayrıntılar var?
Cumhurbaşkanı Erdoğan
“Konsolosluk personeli, Önceden planlanmış, tüm detayları hesap edilmiş, tam
bir gizlilik içinde yapılan başarılı bir operasyonla kurtarılmıştır” diyor.
Tabii “operasyon” denilince akla
filmlerdeki gibi vurdulu kırdılı silahlı çatışmalı sahneler akla geliyor. Ancak
konsolosluk personeli böyle bir operasyonla kurtarılmadılar. Başbakan
Davutoğlu’nun kullandığı ifadelerle söylemek gerekirse “sürekli temas ve
çalışma” ile serbest kalmaları sağlandı.
Davutoğlu, bir soru üzerine, MİT’in kendi yöntemleriyle gerçekleştirdiği
çalışmayla vatandaşların yurda döndüğünü söyledi. Eski Cumhurbaşkanı Abdullah
Gül de "Sürecin hassasiyeti dikkate alınarak, örtülü bir çalışma
yapıldığını” belirtti. Yani, konsolosluk personeli IŞİD ile Türkiye arasında
yürütülen bir müzakere ve ikna sürecinde serbest kaldılar.
Soru: Müzakere diyorsun da, müzakere biraz da pazarlık demektir.
Konsolosluk çalışanları nasıl bir pazarlıkla serbest kaldılar? Mesela fidye veya
takas söz konusu mu?
Yanıt: Resmi kaynakların
gayriresmi açıklamalarına göre, IŞİD ikna edilirken fidye ödenmedi, takas (yani
rehinelerin serbest bırakılması karşılığında Türkiye’de soruşturulan IŞİD
üyelerinin serbest bırakılması) gündeme gelmedi. Hatta IŞİD hiçbir koşul öne
sürmedi. IŞİD’in ikna edilmesinde bölgedeki Sünni Arap aşiretleri belirleyici
rol oynadı.
IŞİD yanlısı haber sitelerinde
yapılan yayınlarda da örgütün Türkiye’ye karşı kötü niyet taşımadığı, “Üç aylık
müzakere sürecinde varılan mutabakat üzerine Musul konsolosu ve çalışanlarının serbest
bırakıldığı, serbest bırakma karşılığında fidye alınmadığı” ifade edildi.
Resmi açıklamalar böyle olsa da,
tam da ABD öncülüğündeki koalisyon kendisine karşı harekete geçmeye karar
vermişken IŞİD’in kendisi için kalkan olabilecek rehineleri karşılıksız
bırakmış olamayacağını,
Bu gibi olaylarda rehinelerin bir
menfaat olmaksızın bırakılmalarının “hayatın olağan akışına uygun”
olmadığını,
Rehinelerin nasıl bir menfaat
karşılığında serbest bırakıldıklarına ilişkin gerçeğin aradan yıllar geçtikten
sonra ortaya çıktığını, çıkacağını belirtmekte yarar var.
Soru: Peki Türkiye IŞİD’e nasıl bir menfaat sağlamış veya söz vermiş
olabilir? Örneğin IŞİD’e karşı Batılı ülkelerin oluşturduğu koalisyona Türkiye
katılmıyor. Konsolosluk rehineleri bunun karşılığında bırakılmış olabilir mi?
Yanıt: IŞİD yanlısı internet
sitelerindeki yayınlarda tam da buna dikkat çekiliyor. Türkiye’nin koalisyona
katılmayı reddetmesi, “müzakere sürecinde dönüm noktası” olarak
nitelendiriliyor.
Bu konuyla ilgili olarak, AKP
hükümetinin IŞİD’e karşı hayırhah bir dil kullandığını göz önünde bulundurmak
gerekiyor.
Türkiye’nin IŞİD’e karşı
oluşturulan koalisyona katılmama gerekçesi olarak Musul rehinelerinden söz
ediliyordu. Yine aynı şekilde AKP hükümet yetkilileri bu nedenle kamuoyu önünde
IŞİD’i terörist olarak nitelemiyorlardı.
Bugün rehineler serbest
bırakıldıktan sonra bile gerek Cumhurbaşkanı Erdoğan gerekse Başbakan Davutoğlu
IŞİD aleyhine bir söylemden kaçındılar.
Yani IŞİD ile hükümet yetkilileri
arasında inanç ve ideoloji akrabalığı da var. Bu bağlamda, rehinelerin serbest
kalması karşılığında IŞİD’e bir menfaat sağlanmışsa, bunun nasıl bir şey olduğu
bugün için belirsiz.
Yine bu bağlamda, rehineler
bırakıldığına göre, Türkiye’nin IŞİD karşıtı koalisyona katılmasının önünde bir
mazeret kalmadığı yorumları da bugün için çok geçerli değil.
Soru: IŞİD rehineleri serbest kalırken, bir yandan da IŞİD saldırıları
üzerine Suriye’deki Kürtler Türkiye’ye sığınmaya çalışıyor.
Yanıt: Suriye sınırında Urfa’ya
komşu bölgelerdeki Kürtler Türkiye’ye sığınmaya çalışıyor ama hükümet Kürtlerin
sığınmasına pek de sıcak bakmıyor. Bugüne değin, sığınmacılara kapıyı hep açık
tutan hükümet Kürtleri püskürtmek için polisiye önlemler uyguladı; ancak dün
sınırı açmak zorunda kaldı. İki günde 60 bin kadar sığınmacı geldi. Sığınacak
Kürt sayısı 150 bin kadar tahmin ediliyor. Hükümet Sözcüsü Başbakan Yardımcısı
Bülent Arınç ise bu çapta bir sığınmanın “Türkiye için maddi manevi yıkım”
olacağını söyledi.
Bülent Arınç böyle dese de,
belirtmeli ki bunun on katı kadar, yani bir buçuk milyon dolayında Suriyeli
sığınmacı var Türkiye’de.
Not: WDR Köln Radyosu’nda
yapılan söyleşinin metnidir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder