Sayın Recep Tayyip Erdoğan
Çankaya Köşkü’ne çıktıktan sonra kurulan Yeni Türkiye’ye uyum sağlayıncaya
değin yazmama kararındaydım. Yazsam, eski alışkanlıkla ve kadir bilmezlikle çok
sayın Erdoğan’ı kötülemiş olurdum. Henüz uyum sağlayabilmiş değilim ama HaberTürk gazetesinde bir köşe yazısına
rastlayınca yazmadan edemedim.
Efendim Dr. Neva Çiftçioğlu
Banes, HaberTürk’teki köşesinde
“Psikopat” başlığı altında Amerika Psikiyatri Derneği’nin bir makalesinden söz
etmiş. Bu makaleye göre psikopati, en tehlikeli kişilik bozukluğu. Çünkü,
kişileri yönlendirmede, olayları manipüle etmede psikopatların üzerine yok.
Zeki ve kurnaz olmanın yanı sıra hiç utanmadan yalan söylüyorlar, yetenekli
olmadıkları halde kendilerini çok başarılı şekilde pazarlıyorlar. En çok dikkat
çeken bir özellikleri de aslında hiç duygulanmadıkları halde, gözyaşı dökerek
ağlayabilmeleri.
Bir kişi şu 10 davranışı
yapıyorsa psikopat olduğuna hükmedilebilirmiş.
1. Kanunları, kuralları ve
toplum değerlerini hiçe saymak.
2. Başkalarının haklarını
ihlal etmek.
3. Empati kuramamak.
4. Hatalarını kabul etmemek.
5. Aniden beliren saldırgan
tavırlar sergilemek.
6. Hissetmediği halde
duygusallaşmış rolü yapmak.
7. Suç işleyeceği zaman çok
önceden zekice planlar kurarak kendi gibileriyle ekipleşmek.
8. Doğa ve özellikle hayvan
sevmemek.
9. Kinci ve intikamcı
olmak.
10. Kendine göre kurallar
oluşturarak çevresindekilere uyması için baskıda bulunmak.
Dr. Neva Hanım’ın yazısı
dışında, psikopati üzerine yazılmış kitaplarda da hemen hemen aynı davranış
özelliklerinden ve antisosyal kişilik bozukluklarından söz ediliyor. Özetle,
kanun nizam tanımamak, ahlaki dini toplumsal değerleri önemsememek, empati ve
vicdan eksikliği, insanlarla sağlıklı ilişki kuramamak, sorumsuzluk, acımasızlık,
duygusuzluk vs…
***
Dr. Neva Çiftçioğlu Banes’in
yazısı gerek gazete sayfalarında gerekse sosyal medyada öyle bir ilgiyle
karşılandı ki artık o kadar olur. Meğer millet psikiyatriye ne kadar da
meraklıymış.
Pskiyatriye ilgi ve merak iyi
de, yazının Recep Tayyip Erdoğan’ın öfkeli haliyle pek sevimli görünmediği
fotoğrafları eşliğinde paylaşılması hoş olmadı. Hele bir de kinayeli yorumlar
yapılması. Cidden ayıp! Milletin ağzı hakikaten torba değilmiş.
Arkadaşlar, bir şey ima etmeye
gerek yok. Hamdolsun Recep Tayyip Bey’in himmetiyle eriştiğimiz ileri demokrasi
devrinde düşünce ve ifade hürriyeti var! Neler söylenmedi ki Sayın Erdoğan
için? Yalancı, cahil, ampul, katil, terörist, Hitler ve hatta (affedersiniz)
hırsız. Bunların hepsi söylendi. Söylendi de ne oldu. Bir şey olmadı.
Mahkemeler “sert eleştiridir” deyip geçtiler.
Yani demem o ki, Tayip Bey
psikopat ise açık açık yazmanın bir mahzuru yok.
***
Tayyip
Erdoğan’ın kanun tanımazlığı
Şahsen ve bizatihi ben, on yüz
milyon kere sayın Recep Tayyip Erdoğan Bey’in psikopat olmadığı kanaatindeyim.
For example kanun tanımazlık
iddiası.
Doğru! Pek sayın Erdoğan’ın da bazen
kanun tanımadığı oluyor.
İyi de sormak gerekmez mi “niye
tanımıyor” diye?
Sormasanız da ben anlatayım
efendim.
2008 yılıydı. Dönemin Başbakanı
imzasıyla TBMM’ye sunulan bir tasarı kanunlaştı. Dönemin Cumhurbaşkanı kanunu
imzaladı. Kanun 8 Şubat 2008 tarihli Resmi Gazete’de yayımlandı. 5728 sayılı bu
Kanun’un 580’inci maddesi diyordu ki, “Bu Kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu
yürütür.”
Diyeceksiniz ki, “Ne var bunda?”
Haklısınız. Hükümet tasarı
sunar. TBMM kanunlaştırır. Cumhurbaşkanı imzalar. Resmi Gazete’de yayımlanır.
Başbakan ve bakanlar kanunu uygular. Uygulamazlarsa suç işlemiş olurlar…
Haklısınız da bu kanun
bildiğiniz kanunlar gibi değildi. Ben olsam ben de uygulamazdım. Hatta psikopat
olarak yaftalanmayı göze alıp sizler de uygulamazdınız.
Kafanız karışmasın. Bu Kanun’un
538’inci maddesi, Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği Yasası’nda ‘Genel
sekreterin aşağıda belirtilen nitelikleri haiz olması gerekir’ başlıklı bendini
değiştiriyor ve şöyle bir şart öngörüyordu:
“(d)TCK’nın 53’üncü maddesinde
belirtilen süreler geçmiş olsa bile; kasten işlenen bir suçtan dolayı beş yıl
veya daha fazla süreyle ya da devletin güvenliğine karşı suçlar, Anayasal
düzene ve bu düzenin işleyişine karşı suçlar, milli savunmaya karşı suçlar,
devlet sırlarına karşı suçlar ve casusluk, zimmet, irtikâp, rüşvet, hırsızlık,
dolandırıcılık, sahtecilik, güveni kötüye kullanma, hileli iflas, ihaleye fesat
karıştırma, edimin ifasına fesat karıştırma, suçtan kaynaklanan malvarlığı
değerlerini aklama, kaçakçılık, vergi kaçakçılığı veya haksız mal edinme
suçlarından hapis cezasına mahkûm olanlar.”
Yani öyle bir kanun maddesiydi ki, hırsızlık, rüşvet ve bilumum suçlardan
hüküm giymeyi, oda ve borsa genel sekreterliği için zorunlu koşul haline
getirmişti.
İşte dönemin Başbakanı Recep
Tayyip Bey, bu kanunu uygulamadı.
Şimdi bu durumda “İşte bak, kanun
tanımıyor, o halde psikopattır” demek yakışık alır mı?
Yakışmaz tabii!
***
Kafanız karıştı değil mi?
Valla, aslında benim de kafam
karışık.
Uygulamadığı bu kanunu tasarı
olarak sunan da kendisiydi.
Niye böyle bir kanun çıkardı,
sonra neden uygulamadı?
Bilemiyorum doğrusu. En doğrusunu
kendisi bilir.
***
Türkiye
Cumhurbaşkanı’na “psikopat” dedirtmem!
Kanun tanımazlık bahsi böyle.
Yalancı, sorumsuz, merhametsiz,
duygusuz, empati yoksulu, kindar ve intikamcı, doğaya ve hayvanlara karşı zalim
olup olmadığı, aniden saldırganlaşıp saldırganlaşmadığı, sahte gözyaşı döküp
dökmediği, olayları manipüle edip etmediği, yetenekli olmadığı halde kendisini
başarıyla pazarlayıp pazarlamadığı bahisleri de öyle.
Netice-i kelam, Recep Tayyip
Erdoğan psikopat değildir!
Dünya lideri Türkiye
Cumhurbaşkanı’na “psikopat” dedirtmem!
Türkiye halkları, böyle beyefendi
bir lideri kendilerine nasip ettiği için Allah’a şükretmelidirler vesselam!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder