23 Mart 2015 Pazartesi

UHREVİ SADAKATTEN DÜNYEVİ İHANETE Mİ?

Cumhurbaşkanlığı ile hükümet arasındaki ilişkiler (yardımcı oyuncular ve gönüllü piyonların atışmaları üzerinden okumak gerekirse) saç saça baş başa bir görüntü vermeye başladı.
Başbakan Yardımcısı rolündeki Bülent Arınç’ın açıklamaları gösteriyor ki, iktidar partisi içinde Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile Başbakan Ahmet Davutoğlu arasında bir güç paylaşımı kavgası var.
Recep Tayyip Erdoğan, Cumhurbaşkanı olmak üzere yola çıkarken, kendisine hiç sırt çevirmeyecek, dirsek göstermeyecek emanetçi olarak Ahmet Davutoğlu’nu seçmişti. O tarihlerde ben dahil, gazeteciler ve siyaset gözlemcileri AKP içinde bir çatlamanın çok zor olduğunu, çünkü AKP’nin laik bir parti olmadığını, parti içinde biat ilişkisinin geçerli olduğunu söylüyorduk. Görünen o ki, çok zor denilen olasılık gerçekleşti; biat ilişkisi, seküler hayatın ilişkilerine, yani dünyevi siyasetin kurallarına yenik düştü.
Gelinen noktada görülüyor ki, Recep Tayyip Erdoğan ile Ahmet Davutoğlu, aynı davanın takipçisi olsalar da aynı kulvarda yürümüyorlar. Bu ayrılığın çok işaretleri görüldü. Başkanlık sistemi tartışmaları, Merkez Bankası, MİT Müsteşarı’nın adaylığı filan… İşaretlerin çoğu da Kürt meselesiyle ilgili. Kamuoyuna yansıyan asıl kopuşma Kürt meselesinde oldu. Hükümet, Abdullah Öcalan HDP ve Kandil ile yürütülen Çözüm Barış Süreci’ni Tayyip Erdoğan’dan da fazla sahiplendi, ortak açıklama noktasına taşıdı, İzleme Heyeti kararını kamuoyuna açıkladı.
Tayyip Erdoğan karşılık olarak Süreci istihbarat faaliyeti olarak gördüğünü vurguladı ve İzleme Heyeti oluşumuna karşı çıktı. Nihayet Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, “Ülkeyi hükümet yönetiyor, sorumluluk hükümete aittir” diyerek, Erdoğan’a parti içinde bugüne değin görülmemiş ölçüde en açık ve en sert itirazı yaptı.
Bu noktada, yani Cumhurbaşkanı ile hükümet arasındaki zıtlaşmanın gizlenemez hale geldiği noktada, Tayyip Erdoğan yanlısı aktörler devreye girdi. Başta Ankara Belediye Başkanı Melih Gökçek olmak üzere, Bülent Arınç’ı “Paralel Yapı uzantısı” diye suçladılar. Bülent Arınç, Bakanlar Kurulu toplantısı sonrasında Melih Gökçek’e hakikaten ancak en düşük seviyedeki kavgada kullanılabilecek bir üslupla karşılık verdi.
Her şeye karşın Bülent Arınç bugünkü açıklamasında, “Liderimizdir, aile reisidir, halkın kahramanıdır” diyerek Erdoğan’ı sahiplendi; ancak, Çözüm Süreci konusundaki itirazlarını geri almadı; bu konuda mesela İzleme Heyeti konusunda Erdoğan’a yeniden bilgi vereceklerini söyledi.
Bülent Arınç’ın Erdoğan’ı sahiplenmiş görünen sözleri siyasi nezaket icabı söylenmiş sözler.
AKP içindeki iktidar kavgasının milletvekili aday listelerinin teslim edileceği tarihe kadar daha da sertleşeceğini öngörmek ise kâhinlik değil.
Erdoğan’ın “Bu seçim başkanlık sistemi seçimi olacak” diye muhtarlardan bile destek talep etmesine karşılık Ahmet Davutoğlu’nun ve Bülent Arınç’ın başkanlık sistemi isteğini destekleyici bir tutum içinde olmamaları da son derece dikkat çekici.
Sonuç olarak, galiba dünyevi siyaset kendi hükmünü icra ediyor.
Malum, “bir posta yedi derviş sığar da iki şeyh sığmaz!
Bu kavgadan ezilenler ve yoksullar lehine bir sonuç çıkar mı?

Ezilenler ve yoksullar bu kavganın ayırdında olsalar belki!!!  

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder