3 Haziran 2016 Cuma

HAVANA’DA 1 MAYIS COŞKUSU

Küba gezimizde coşkuyu -can sıkıcı onca tanıklığa karşın- Havana’da yaşadık. Hüzün ise Ernesto Che Guevara’nın şehri Santa Clara’nın payına düştü.
Havana’da katıldığımız 1 Mayıs Birlik Mücadele Dayanışma Günü kutlamasında gerçekten coşkuluyduk. Zaten Küba gezisini sırf bu coşkuyu yaşayabilmek için 1 Mayıs’a denk getirmiştik.
1 Mayıs günü sabah 05.00’te otelden çıktık. Güneşin doğmasına daha 2 saat var. Tropik iklim kuşağındaki Küba’da kutlamalar, Türkiye’deki gibi öğle saatlerine bırakılmıyor; yüzbinlerce kişinin nemli öğle sıcağından etkilenmemesi için sabah erkenden bitiriliyor.
Devrim Meydanı’na yakın bir noktaya kadar otobüsle gittik. 1 Mayıs ve Enternasyonal marşlarını, sloganlarımızı otobüste prova ettik:
-  YAŞASIN DEVRİM VE SOSYALİZM!
-  YAŞASIN 1 MAYIS!
-  BİJİ YEK GULAN!
-  YAŞASIN HALKLARIN KARDEŞLİĞİ!
-  KÜBA TÜRKİYE OMUZ OMUZA!
Otobüsten indikten sonra pankartımızı açıp yürümeye başladık. On beş dakika sonra Devrim Meydanı’ndayız. Hava henüz aydınlanmamış. Yüzlerce kişiden oluşan bando konser veriyor. Küba Devrimi’nin önderleri Camilo ve Che’nin bakanlık binalarındaki silüetleri ışıl ışıl. Devrim Meydanı ise bomboş, uzaklarda bir noktada yürüyüş kortejinin başı görünüyor.
Türkiye’de yola çıkmadan önce sanıyorduk ki, yürüyüş kortejinde olacağız. Sandığımız gibi olmadı. Havana 1 Mayıs düzenleme komitesi, kafilemizi uluslararası delegasyon tribününde ağırlayacakmış. Üzerimizde düzenleme komitesinin armağanı bir örnek 1 Mayıs tişörtleriyle ilk denetim noktasına yürüyoruz. Davetiyelerimizi gösterip sıraya giriyoruz. Güvenlik kapısından geçip tribüne yerleştiğimizde saat 06.00’yı geçmişti. Misafir tribünü ile yürüyüşün yapılacağı meydan arasında demir bariyerler var. Tepedeki Jose Marti heykeline doğru 40 metre ötemizde de protokol tribünü. Küba Devlet Başkanı Raul Castro, 1 Mayıs kortejini protokol tribününden selamlayacak.
Yürüyüşün başlamasına bir saatten fazla zaman var. Bandonun konseri sürüyor. Misafir tribününde Türkiye’den gelmiş başka topluluklar da bulunuyor. CHP Genel Başkan Yardımcısı Veli Ağbaba ve arkadaşlarıyla bir kez daha selamlaşıp bayramlaşıyoruz.
Pankartımız, Türkiyeli dostlarımızın ilgisini çekiyor. Derken, pankartı medyanın bulunduğu platforma en yakın bir noktaya asma fikri seslendiriliyor. Pankartı katlayıp, hedeflediğimiz noktaya hareket ediyoruz. Pankartı asmak için ip lazım. Kurucu Başkan tedarikli, bir cebini iple doldurmuş. Biz pankartı bariyere bağlarken, gazetecilerin dikkatini çekiyoruz. Gazetecilerin ilgisi Teğmen Ömer Yazgan’ın fotoğrafına yöneliyor. Kısaca bilgi verip,  Ömer’in Türkiye’de 1980 darbesinden sonra idam edildiğini anlatıyoruz. Gazeteciler televizyoncular pankartımızı çekiyorlar. Küba televizyonu pankartımızı ekrana taşıdı. Bir gazetecinin çektiği fotoğrafa da yurda dönüşümüzde internette rastladık. Malum, Küba’da internet yok gibi!
***

KÜBA HALKI KAZANACAK!
Nihayet anons ediliyor ki Raul Castro gelmiş. Mevsime uygun şekilde beyaz bir gömlek giymiş, başında hasır şapka var. Raul çok kısa konuştu, ardından düzenleme komitesi adına bir konuşma yapıldı. İspanyolca konuşmalarda kulağımıza tanıdık gelen sözcükler arasında revolucion, socialismo, Küba, viva, enternasyonal başta geliyordu. 
Konuşmaların ardından bando Küba ulusal marşını seslendirdi, marşın bitiminde, KÜBA HALKI KAZANACAK yazılı pankartın ardındaki kortej yürüyüşe geçti. Bir buçuk saate yakın süren yürüyüşte tahminen 1 milyon 200 bin kişi dolayında coşkulu kitle Devrim Meydanı’nı adımladı. Askerler üniformaları ile kortejin en sonundaydılar. 
Yürüyen kitle içinde, dünyanın dört bir yanından gelen toplulukların yanı sıra çok sayıda Türk bayraklı topluluklar da vardı. Ayrıca Türkiye Kürtleri yazılı bir pankart dikkatimizi çekti. Kortejde taşınan posterler arasında devrim önderleri Fidel, Che, Camilo ve Raul ile Hugo Chavez’in posterleri çoğunluktaydı. Fidel ve Raul’un Küba’nın hiçbir yerinde heykelleri yok. Yaşayan bir kişinin heykelini dikmiyorlar Küba’da. 1 Mayıs’ta Kübalıların taşıdıkları posterler arasında Marks ve Engels yoktu, Lenin’in ise sadece bir posterine rastladık.


Kortejin protokol ve misafir tribünlerini selamlayarak geçişişi sırasında, Harbiye 79 devresinden arkadaşları fark etmek sevindiriciydi. Karşılıklı el salladık, selamlaştık. Arkadaşların üzerinde VİVA CUBA yazısı altında Devrimci Yol’un yumruklu yıldızının basılı olduğu kırmızı tişörtler vardı. Geçen yıl da Havana’ya gelmişler ama 1 Mayıs’ı kaçırmışlar. Yürüyüşün Türkiye’deki gibi öğle saatlerinde yapılacağını sanmışlar; Devrim Meydanı’na gittiklerinde bomboş, kimseler yok. Bu yıl tecrübeliler, sabahın köründe korteje katılmışlar!
Yürüyüş, bandonun Enternasyonal marşını seslendirmesiyle sona erdi, biz de içimizden mırıldandık; 88 yaşındaki Raul Castro, adios selamıyla veda etti. Gelişi tantanalı ve curcunalı olmadığı gibi gidişi de sadeydi. Türkiye’de olsa ortalık birbirine katılmıştı! Raul’un gidişinin ardından misafir tribünü de boşalmaya başladı. Biz de pankartımızı alıp otobüse doğru hareketlendik. Havana’da ilk iki gün kapıldığımız karamsarlık, 1 Mayıs coşkusuyla geride kalmıştı.
***

1 Mayıs coşkusunun ardından günü serbestçe değerlendirdik. Kimimiz 60 yıl öncesinin Amerikan otomobilleriyle kimimiz city tour otobüsleriyle kent turuna çıktık. City tour otobüslerinin güzergâhı Havana’nın Çankaya’sı ile, yani Zengin Havana denilebilecek Miramar semtiyle sınırlı. Giderken de Miramar dönerken de Miramar. O kadar da zengin ve ihtişamlı değilmiş. Yoksul sosyalist ülkenin zenginliği de bu kadarcık demek ki.
Serbest gün, eski Havana’daki Asturiano lokantasında akşam yemeğiyle sona erdi. Yemek hayli neşeliydi. Önceki gün izlenen Flamenko dans gösterisine ilişkin espriler birbirini izledi. Harbiye günlerinde olduğu gibi, Kurucu Başkan’ın masasına yan masaların ikramı olarak pilav servisi yapıldı. Yemeğin mönüsü için omerta kararı alındı.

Ertesi günkü yolculuk için dinlenmemiz gerekiyordu, uygun saatte lokantadan ayrıldık.
Söylediğimiz gibi, coşkuyu Havana’da, hüznü ise Che’nin şehri Santa Clara’da yaşadık.

1 yorum:

  1. Harbiye 79 devresinden dostum İrfan, kendileriyle ilgili paragrafa aşağıdaki açıklamayı gönderdi:
    "Biz Havana’da 2013’deki 1 Mayis kutlamasina katildik. Yuruyusun ogle saatinde baslamadigini elbette biliyorduk ve sabah saat 6;30 gibi kalkip alana dogru yola ciktik. Ama kalabalik nedeniyle 2.5 saat alana / korteje giremedik – ama sonunda girdik. Bombos alan ile karsilasmak / gosteriyi kacirmak gibi bir sey olmadi.
    Ve evet, “dersimizi almis” bir sekilde bu sene sabah 5;30’da yola cikinca hic bir sorun ile karsilasmadik."

    Düzeltmeden anlaşılacağı üzere, hata bende. Konuya ilişkin anı paylaşımı aklımda bir parça yanlış kalmış.
    Havana'da 1 Mayıs coşkusunda buluşmak güzeldi.

    YanıtlaSil