22 Nisan 2015 Çarşamba

KUTLU DOĞUM HAFTASI SAPIKLIK MIDIR?

Olan bitene bakıp kahırlanmamak, dindarlar hesabına üzülmemek elde değil.  
Kutlu Doğum Haftası kapsamında düzenlenen kimi etkinlikler, akıl sağlığı adına ne denli endişe verici bir noktaya savrulduğumuzu gösteriyor.
Üsküdar Belediyesi, ‘Asr-ı Saadet’e Yolculuk’ adı altında Kâbe maketi yaptırmış. Ama çakma Kâbe’yi tavaf etmeyi yasaklamış. Nitekim ihrama girip tavafa başlayan Avukat Cihat Duman yaka paça gözaltına alınmış. (Kâbe’nin çakması oluyor da tavafın niye olmasın ey dindarlar?)
Tuzla Belediyesi, Hz. Muhammed’in Mekke’den Medine’ye hicretini
canlandırmak üzere temsili yürüyüş parkuru düzenlemiş. Yürüyüşe katılanlara zemzem suyu ve hurma ikram etmiş. Çekilişle 1 kişi umre hediyesi kazanmış. (Hani İslam’da şans ve talih oyunlarına yer yoktu!)
Tokat’ın Zile ilçesinde de Kur’an-ı Kerim motifli pasta kesilmiş. (Kur’an motifli pastayı Hıristiyanlar veya ateistler kesseler, neler olurdu neler?)
***

Ne var bunda denilebilir. Bence de öyle. Başkalarına zarar vermemek koşuluyla bırakın insanlar içlerinden nasıl geliyorsa öyle ibadet etsinler. Bir de yeter ki, kendi din veya mezheplerinin ibadetleri için kamu kesesinden finansman ve ayrıcalık talep etmesinler.
Ama burası Türkiye! İşler öyle özgürlükçü ve akılcı bir atmosferde yürümüyor. Kimi Müslümanlar kamu kesesinden beleş sevap kazanmaya çok hevesliler. Sözde laik devlet bunu teşvik ediyor. Din tüccarı hırsızlar da “zengine han hamam servet, bu dünyada cennet / çalışana yoksula din diyanet, öbür dünyada cennet” siyasetini bu yolla meşrulaştırıyorlar.
Bu konularda en büyük günahı işleyen kurumların başında da Diyanet İşleri Başkanlığı geliyor. Başkanlık, Kur’an ya da Kâbe gibi dini figürlü pastalar yapılmasının çok yanlış olduğunu bildirmiş. Maketin Kâbe kurulabileceğine ama maketi tavaf etmenin büyük vebal olacağına fetva vermiş. Yani kaba deyimle kıvırtmış.
Oysa bi’dat konusundan başlayarak bu gibi sapıklıkların dinde yeri olmadığını açıklayabilirdi.
Bid’at ne mi? Bi’dat, dinde olmayan bir şeyi yapmak demektir. Yani peygamber ve dört halife zamanında bulunmayıp, dine sonradan eklenen, uydurulan inanışlara, sözlere, işlere, şekillere ve âdetlere bi’dat deniyor. Yani daha özlü bir ifadeyle icat çıkarmak da denilebilir. Ama büyük günah anlamında icat. Öyle ki, Peygamber’in “Din adına uydurulan her şey bid’attir, her bid’at sapıklıktır; her sapıklık da Cehenneme götürür” dediği rivayet edilmektedir.
Diyanet İşleri Başkanlığı’nın 1989 yılında uydurduğu Kutlu Doğum Haftası da bi’dat, yani sapıklık kapsamına giriyor. Öyle bir sapıklık ki, İslam Peygamberi’nin doğumunu Hıristiyan takvimine göre kutluyor.
Denilebilir ki ne var bunda! Bence de öyle. İnsanlar içlerinden nasıl geliyorsa öyle ibadet etsinler. Sonuçta sevabı da günahı da kendilerine.
Ama dediğimiz gibi ülkemizde özellikle bu gibi konular özgürlükçü ve akılcı atmosferde tartışılmıyor. Tartışılabilse, Diyanet’in devlet kurumu olduğu, inanan inanmayan Müslim gayrimüslim bütün vatandaşların vergileriyle finanse edildiği, bu durumda beleş sevap peşinde koşmanın cehennemlik bir günah olduğu; Diyanet İşleri Başkanlığı ve din tüccarı hırsızlar eliyle dindarların nasıl cehennemlik bir sapıklığa sürüklendikleri daha kolay bilince çıkarılabilir.
***

Kutlu Doğum ve benzeri etkinliklerin sapıklık olduğu tartışmasız. Zaten ne Peygamber’in sağlığında doğum günü kutlanmış ne de izleyen halifeler döneminde. Peygamber’in bi’datı sapıklık sayarak kesin bir dille yasaklamasının elbette bir nedeni var. Bu da Maide suresinin üçüncü ayeti. Bu ayette buyruluyor ki “Bugün sizin için dininizi kemale erdirdim. Size nimetimi tamamladım ve sizin için din olarak İslâm’ı seçtim”.
Bu durumda, Müslümanlar, içlerinden nasıl geliyorsa öyle ibadet etme özgürlüğüne, bi’dat peşinde koşma hakkına sahip değiller. Zira inandıkları dinin kemale ermediğini, Allah’ın İslamiyet’i eksik gönderdiğini kabul etmiş olurlar.
Her neyse sözü uzatmanın gereği yok. Türkiye’de bi’dat denilen sapıklıkların önü alınamazken İslam dünyasında her gün 900 Müslüman başka Müslümanlar tarafından katlediliyor. Ajans haberleri doğruysa Afganistan’da Taliban ile IŞİD birbirlerine karşı cihat ilan etmişler.
Müslüman ortaçağını yaşıyoruz. Bu ortaçağın aşılabileceğine ilişkin bir işaret ise ne yazık ki görünmüyor.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder