Siyaset magandası terbiyesiz herif
bu kez gazeteci Amberin Zaman’a söylenmiş.
Söylenmesinin nedeni, bir
televizyon programında CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ile Amberin Zaman
arasında geçen diyalog.
Kılıçdaroğlu, AKP seçmenlerinin
Tayyip Erdoğan’ın söylediklerini sorgulamadan doğru kabul etmelerinden
yakınırken "yüzde 25-30’luk
bir kitle hiç sorgulamıyor" demiş.
Amberin Zaman da, "Türkiye’de Müslüman bir ülkede bunu
beklemek biraz zor değil mi? Neticede İslam merkezine bireyi değil, cemaati
alan bir din. İkincisi, Türkiye’deki eğitim düzeyi buna çok müsait değil.
Eğitim sistemi bir şeyleri sorgulamak kültürünü geliştirmiyor, propagandaya alışık bir kültür veriyor.”
diye görüş belirtmiş.
İşte siyaset magandası bunu
diline dolamış. “Gazeteci kılıklı
militan edepsiz kadın. Haddini bil! Yüzde 99'u Müslüman olan halka hakaret
ediyorsun.” diyerek yuhalatmış.
Bu hedef göstermenin ardından
Amberin Zaman daha ne kadar Türkiye’de barınır, bilinmez. Dilerim bir “nehyi
anil münker” adayı durumdan vazife çıkarmaz.
***
Hakaret bunun neresinde?
Sözü geçen diyalogda hakaret
filan yok elbette. Kılıçdaroğlu ve Amberin Zaman aslında çok edepli bir
tartışma yapmışlar. Ama terbiyesiz herif için önemli olan bu değil. Bakara
makara diyerek Kur’an ile dalga geçen, rüşvetçi yol arkadaşlarını,
sıfırlayamadığı servetini gözlerden saklamak için şeytanlaştıracağı düşmanlara
ihtiyacı var. En ufak bir eleştiriyi bile bu yüzden fırsat sayıyor.
Türkiye’de gerçekten de sorgulamayan
kocaman kitle var. Buna dikkat çekilmesi, bilinmeyen bir olgunun ifşası değil.
Yani sıradan bir bilginin paylaşılmasından ibaret.
Felaket sayılması gereken
orandaki bu kitle sorgulamıyor. Sorgulasa, örneğin, farklı inanç ve etnik
kimliklere saygı duyar, aşağılanmalarına alkışlayarak, yuh çekerek onay vermez.
Sorgulasa, evladını önceki gün
toprağa vermiş bir anneyi sırf terbiyesiz herif diline doladı, iftira attı, öfkelendi
diye yuhalamaz.
Sorgulasa, dinci siyasetin
“emekçiye yoksula din diyanet, patrona zengine han hamam servet” siyaseti
olduğunun farkına varır.
Sorgulasa, hırsızlığı, rüşveti
ahlaksızlık sayar, kul hakkı yemenin en büyük günah olduğu inancıyla seçimde
hesabını sorar.
Örnekleri çoğaltmanın anlamı
yok. Sorgulamıyor işte. Sorgulamadığı için de terbiyesiz herif ne dese, ayet
hükmünde sayıp alkışlıyor.
Siyaset magandası, hedef
tahtasına yerleştirdiği kişiyi “Beş dil biliyormuş, profesörmüş” diye aklınca
aşağılıyor, o kitle yuh çekerek alkışlıyor.
Başka bir faniyi “O kim ya,
ilkokul mezunu” diyerek aşağılıyor, o kitle ona da yuh çekiyor.
Profesörü de yuhluyor, ilkokul
mezununu da. Böyle de tutarsız bir kitle işte!
***
ELEŞTİREL AKLA DÜŞMANLIK
Sorgulamıyor. Çünkü, sorgulamak eleştirel
aklın ve bilimin söylediklerini rehber edinmeyi gerektirir. Sözü edilen kitle
ise, demokratik laik eğitimden nasibini almamış, Tanrı adına uydurulmuş
hurafeleri rehber edinmiş, orta beyin aşamasında kalmış bir kitle.
Bilinir ki, kutsal sayılan
metinler okunup sorgulanmak için değil, okuyup anlamadan iman etmek için vaaz
edilmişlerdir. Yani eleştirel akıl ve bilim ile ontolojik bir çelişki söz
konusudur. En çok saygı duyulan evliyalardan Mevlana bile demiş ki, “Akl kurban
kun be püş-i Mustafâ / Hasbiyallah gü ki Allâhem kefâ”
Yani “Aklı Mustafa’nın huzurunda kurban et; Allah yeter bana de; çünkü
Allahım, gerçekten de yeter” (Akt: Abdülbaki Gölpınarlı, İslam Tarihi, Derin Yayınları, İstanbul
2012, s: 20.)
Diğer yandan kimin söylediği
bilinmemekle birlikte ünlü bilim insanı ve mucit Nikola Tesla’ya atfedilen
deyişle “Kutsal kitapları okuyup anlayan
ateist, okuyup anlamayan dindar, ne okuyan ne de anlayan ise yobaz olur.”
İşte Türkiye’de sorgulamayan,
kutsal kitapları da okumadığı halde dindarlığı kimseye bırakmayan kitlenin
durumu tam da böyle. Yani “fikri hür,
irfanı hür, vicdanı hür” değil, sorgulamadan iman eden kişilerden oluşan
bir kitle.
Farklı inanç, etnik ve kültürel
aidiyetlerin hak eşitliğine inanmıyor.
Kadını aklen ve dinen eksik
ikinci sınıf insan sayıyor.
Demokrasi talep etmiyor.
Hırsızı rüşvetçiyi el üstünde
tutuyor.
Beş dil bilen profesörü de
yuhluyor, ilkokulu zar zor bitirmiş olanı da yuhluyor.
Liderinin apaçık yalanlarını
bile alkışlıyor.
Çünkü sorgulamıyor.
***
Allah adında bir puta tapıyorlar!
Bu kitlenin durumunu geçenlerde
vefat eden İlahiyat Profesörü Salih Akdemir çok daha çarpıcı bir dille
betimlemişti aslında. “Müslümanlar bugün
Allah adında bir puta tapıyorlar. Çünkü Allah diyorlar ama asıl taptıkları
Allah değil. Hiçbir manevi yönleri yok. En büyük dinsizliktir bu. Bunlar
tamamen insani boyuttan çıkmış, psikoz döneminde olan tedavi edilmesi gereken
zavallı insanlar. Dünyada da insanların yüzde 85'i böyle. Allah'ı
nesneleştiriyorlar. İbadeti içselleştirmiyorlar, ibadet onları
güzelleştirmiyor. Allah'a inansalardı, etraflarında güzelliklerin oluşması
gerekirdi. Fakirin olmaması, adaletin eşit dağıtılması, insanların
aşağılanmaması gerekirdi.” (Neşe Düzel, “İslam ‘erkekleşmiş’ bir din”
başlıklı söyleşi, Radikal, 3 Aralık
2001)
Bu kitle tam da rahmetli Prof.
Salih Akdemir’in betimlediği türden bir kitle olduğu için sorgulamıyor. Yok sorguluyorsa
çok daha vahim ve gerçekten felaket sayılması gereken bir durumla karşı
karşıyayız demektir.
Bu kitlenin elbette sorgulayanları,
olan bitenin farkında olanları da var. Bunlar televizyon ekranlarında, medya
köşelerinde, cami minberlerinde akıl veren kanaat ve din bezirgânları. Yolsuzluğu
hırsızlığı “hayır hasenat işleri” diye meşrulaştırıyorlar, olmuşsa bile
Müslüman’a hak olarak görüyorlar. Terbiyesiz herife dokunmayı bile ibadet
sayıyorlar.
Sorgulamayan iman eden kitle, bu
bezirgânların da yönlendirmesiyle kaderimize hükmediyor. Sorgulamadığı için bir
parça masum sayılabilir mi? Kendimce masum sayamıyorum. Terbiyesiz herifle biat
ilişkisini suç ve günah ortaklığı olarak görmek daha akla yakın geliyor.
Tanrı samimi dindar Müslümanları
korusun!
Teşekkür ederim kalemine emeğine sağlık sevgiler
YanıtlaSilt
l