2 Ekim 2015 Cuma

NE MUTLU ŞEYTAN TAŞLAMA ŞEHİTLERİNE!

İbnü’l Sallama Hükümran Beyefendi’ye VEKÂLETEN
Ya eyyühellezine âmenû,
Kutsal topraklar bir kere daha yüzlerce Müslümanın ebedi istiratgâhı oldu.
Hadiseyi biliyorsunuz. Mina’da şeytan taşlama sırasında izdiham meydana geldi, 800 kadar Müslüman can verdi. Bir o kadar da yaralı olduğu söyleniyor.
Müslümanlar mukaddes topraklarda ilk kez can vermiyorlar. Mübalağasız, İslam’la şereflenmesinden bu yana mukaddes topraklar her gün her saat, ilay-ı kelimetullah uğrunda can veren Müslümanların ebedi istirahatgâhı oluyor. Miladi 1990 senesinde de yine Mina’da meydana gelen izdihamda 1426 Müslüman can vermişti. Aradaki senelerde de yüzlerce Müslüman benzer akıbete duçar oldular.
Can verdi deyişi sözün gelişi elbette. Onlar can vermedi. Canı veren de alan da Allah’tan başkası değildir. Verdiği canı nasıl alacağını da yalnızca Allah bilir. Allah’a ve peygamberine iman etmiş Müslümanın ölümlerden ölüm beğenme, nerede ve nasıl öleceğini seçme hakkı yoktur. İmanı sağlam Müslüman hayrın da şerrin de Allah’tan geldiğine inanır ve takdir-i ilahiye teslim olur. Zira Allah’ın dediği odur ki, “Nerede olursanız olun, ölüm sizi bulur; sağlam ve tahkim edilmiş kaleler içinde bulunsanız bile ölüm size ulaşacaktır. Onlara bir iyilik geldi mi, bu derler, Allah'tan. Bir kötülük geldi mi, bu derler, senin yüzünden. (Ey Muhammed!) De ki: Hepsi Allah'tan.” (Kadınlar, 78)
***

Ezcümle, Mina’da Allah’ın takdirine vasıl olanlar, can vermediler, ölmediler. Onlar Allah yolunda ebediyete intikal ettiler ki, ne mutlu onlara!
Ne mutlu onlara ki, şahadet makamına intikal etmişlerdir, cennet-i âlâda rütbeleri peygamberden sonradır, kul hakkı dışındaki tüm günahları bağışlanmıştır.
Hac yolunda izdihamdan ölmekle şehit olunur mu diye vesveseye kapılmayınız, günahtır. Zira Sahih-i Müslim’de Ebu Hureyre’den nakledildiğine göre Hazreti Peygamber, şehitlerin Allah yolunda cihad sırasında öldürülenlerden ibaret olmadığını bildirmiştir.
Peygamber ashâbına, “Siz kimleri şehit sayıyorsunuz?” diye sordu.
Sahâbîler, “Ya Rasûlallah! Kim Allah yolunda öldürülürse o şehittir!” dediler.
Hazreti Peygamber, “Öyleyse ümmetimin şehitleri oldukça azdır” buyurdu.
Ashâb-ı kirâm,O hâlde kimler şehittir ya Rasûlallah!” dediler.
Hazreti Heygamber, “Allah yolunda öldürülen şehittir; Allah yolunda ölen şehittir; bulaşıcı hastalıktan ölen şehittir; ishâlden ölen şehittir; boğularak ölen şehittir.” buyurdu. (Müslim, İmâre, 165; ayrıca İbn-i Mâce, Cihâd, 17)
Sadece bu kadar değil. Cümle muhaddislerin naklettiklerine göre, Hazreti Peygamber, ailesini ve malını korurken öldürülenlerin de şahadet makamına nail olacaklarını, hatta Allah yolunda ölmediği veya öldürülmediği halde gönülden şehit olmak arzusuyla yaşayıp eceliyle ölen Müslümanın da şehitlik sevabı kazanacağını müjdelemiştir.
***

Evet, ne mutlu Mina’da ölenlere ki, onlar ölmedi, “Onlara ölüler demeyin, hayır, onlar diridirler” (İnek, 154)
Ne mutlu onlara ki, “Allah yolunda ölenler ya da öldürülenler, Allah’ın mağfireti ve rahmeti onların topladıkları bütün şeylerden daha hayırlıdır.”  (Âl-i İmrân, 157)
Ne mutlu onlara ki, “Rableri katında Allah’ın, lütfundan kendilerine verdiği nimetlerin sevincini yaşayarak rızıklandırılmaktadırlar. Arkalarından kendilerine ulaşamayan (henüz şehit olmamış) kimselere de hiçbir korku olmayacağına ve onların üzülmeyeceklerine sevinirler.” (Âl-i İmrân, 169)
***

Ya eyyühel ihvan,
Mina hadisesinin yorumlanmasında esas alınması lazım gelen ayet ve hadisler bu denli sarihken, Hac hizmetlerini düzenleyen kavm-i necip İslam emirlerine dil uzatmak, Rıdvan-ı Ekber’e vasıl olmuş Müslümanların kutlu şahadetlerinden onları sorumlu tutmak, “Haccın fıtratında ölüm var mı?” gibi sorularla Müslümanların kalplerine vesvese salmak günahtır.
Müslüman’a düşen vazife, Mina şehitleri için rahmet dilemek, ilay-ı kelimetullah yolunda kendisine de şahadet nasip etmesi için Allah’a yalvarmaktır.
Nitekim, Türkiye Cumhurreisi Recep Tayyip Beyefendi, Suudi Arabistan’ın Hac hizmetinde başarılı olduğunu ifade ederek, “Suudi yönetiminin hacla ilgili plan yaptıklarını, ne gibi çalışmalar yaptıklarını çok iyi biliyorum. Hac organizasyonunda sıkıntı olduğu gibi yaklaşımları, saldırgan davranışları doğru bulmuyorum. Bunları söyleyenlerin sırtında küfe yok. Dünyanın her yerindeki organizasyonlarda böyle şeyler oluyor.” diyerek, insafa davet etmiştir ki, Allah O’ndan razı olsun!
***

Ya eyyühel kâfirun,
İnsafa gelmek yerine, Suudi yönetimi mahdum Bilal Bey’in vakfı TÜRGEV’e 99,9 milyon dolar bağış yaptığı için mi Recep Tayyip Bey’in kavm-i necip İslam emirlerine arka çıktığını düşünüyorsunuz?
Öyle düşünüyorsanız veyl sizlere ki, en doğrusunu Allah bilir!
Ve dahi, Bâyezid-i Bistâmî hazretlerinin sözleri cümle âlemin kulağına küpe olmalıdır.
Bâyezid-i Bistâmî hazretleri yolda bir grup insanla karşılaşmış. Onlara “Nereden geliyorsunuz?” diye sormuş. Yolcular, Mekke'den döndüklerini, orada hac ibadetini îfa ettiklerini söylemişler. Bistamî de “Boşuna zahmet etmişsiniz. Beytullah'ın aslı orada değil ki burada. Keşke biraz da insanı tavaf etseydiniz! diye karşılık vermiş.
İbnü’l Sallama Hükümran Beyefendi, bu sözler karşısında saygıyla eğilmektedir.
Bu sözler de Hacc’ın ekonomi politiğine tutsak zihinlere ve kalplere ışık olamıyorsa, “Bunlara ne oluyor ki, neredeyse hiçbir sözü anlamıyorlar!” (Kadınlar, 78) demektir.
Selam ve dua ile!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder