4 Ağustos 2017 Cuma

HARAM PARA İLE HACC!!!

Diyanet’in tarihinde sabık başkan Mehmet Görmez kadar tartışılan, adı skandallarla birlikte anılan ikinci bir başkan var mıdır acaba? Matbuatta yazılanlara bakılırsa, Mehmet Görmez istifa etmemiş, istifaya zorlanmış, o da istifa baskısına direnmemiş, bırakmış görevi. İslam dini “Allah’tan başkasına kulluk etmeyin” diye öğütlese de, 657 sayılı kanundan kadrolu maaşlı evliyanın kerameti dirayeti bu kadar olabiliyor işte!
 Külliye gazetecisi Abdulkadir Selvi’nin yazdığına göre, 15 Temmuz akşamı saat 22.00’de Mehmet Görmez MİT Müsteşarı ile akşam yemeğinde. Gecenin bir yarısı denilebilecek saatte akşam yemeğinin absürdlüğü bir yana, darbe girişiminin parçası olarak MİT Müsteşarı’na saldırı bekleniyor. Nihayet, dönemin moda haline gelen tarzıyla Mehmet Görmez de darbe girişimini aynı masada yemek yediği MİT Müsteşarı’ndan değil, zevcinden öğreniyor; sonra casus filmlerindeki benzer atlatma yöntemleriyle görevine dönüyor, darbecilere karşı camilerde sela okutturuyor filan... İnsanın aklına ister istemez, beklenen darbeye karşı psikolojik harp bağlamında sela operasyonunun MİT’teki ‘akşam yemeği’nde planlandığı varsayımı geliyor. Malum “Allah’ın lütfu” darbeye karşı kahramanlık destanına ihtiyaç var. Öyle midir yoksa gerçekten akşam yemeği midir, ilerde anlaşılır umarım.
***

GEZİ PARKI DİRENİŞÇİLERİNE İFTİRA
Dediğim gibi, İbnü’l Sallama Hükümran olarak, Diyanet’in tarihinde adı skandallarla birlikte anılan, bu denli menfi bir anı bırakan ikinci bir başkan anımsamıyorum doğrusu.
Sabık başkanın marifetleri unutulacak, saymakla bitecek gibi değil. Milyonluk zırhlı makam aracı meselesindeki basiretsizliğini geçelim. Gezi direnişini karalamak için uydurulan yalanlardan biri Kabataş’ta başörtülü kadının saldırıya uğradığı, akla ziyan tacize maruz kaldığı palavrasıydı. Mehmet Görmez’in Dolmabahçe’deki camiye sığınan göstericilerle ilgili “camide içki içtiler” yalanına destek veren açıklaması da Kabataş palavrasından geri kalmamıştı. Kamera kayıtlarını izlediğini, çok ayrıntılı rapor hazırladıklarını anlatıyor ve “Camide bir Müslümanın kabul edemeyeceği davranışlar var. Onların bir kısmını paylaşmayı zayih kabul ettik” diyordu Görmez.
Görmez’in bu açıklamasına karşılık, Bezm-i Âlem Valide Sultan Camii Müezzini Fuat Yıldırım “Ben camide içki içen görmedim, din adamıyım, yalan söyleyemem” demişti. Müezzin Fuat yalan söylemeye yanaşmayınca başka bir camiye sürülmüş; Mehmet Görmez’in başında olduğu Diyanet, sürgünü “teftiş sürecinin selameti için geçici görevlendirme” yalanıyla savunmuştu.
***

ÖZ KIZINA ŞEHVET FETVASI
Adı çocuklara tecavüz haberleriyle anılan Ensar Vakfı’na ziyaret de Mehmet Görmez’in unutulmayacak icraatı listesinde kayıtlı. Görmez döneminde Diyanet’in internet sitesinde “Bir babanın öz kızına duyduğu şehvet, karısıyla olan nikâhını düşürür mü?” sorusuna yanıt olarak paylaşılan fetva ise rezaletin zirvesiydi. Cevabi fetvada “Babanın şehvetle kızını öpmesi ya da şehvetle ona sarılmasının nikâha bir etkisi yoktur. Babanın kızını kalın elbiselerden tutarak ya da vücuduna bakıp düşünerek, şehvet duyması, bu tür bir haramlık oluşturmaz.” ifadelerine de yer verilmişti. Mehmet Görmez ise, ensest fetvası haberlerini “İslamofobik nefret içeren gayri ahlaki haber mühendisliği, iftira” olarak nitelendirmiş, istifayı aklına bile getirmemişti. (Ayrıntılı bilgi için bakınız: “Fetva ve ayet mühendisliği” başlıklı yazı.)
***

GREV KIRICILIĞINA HUTBE
Hak aramanın, grev yapmanın, üretimi durdurmanın ve yavaşlatmanın günah olduğuna” dair hutbe marifeti de Mehmet Görmez’in Diyanet İşleri Başkanlığı’na rastlamıştı. 2011 yılında Düzce’deki bir fabrikada DİSK’e bağlı Birleşik Metal-İş Sendikası üyesi 120 işçi sokağa atılmış, bunun üzerine kalan işçiler tepki ve dayanışma eylemi düzenlemişlerdi. Düzce Müftülüğü Diyanet onaylı bir hutbeyi camilerde okutarak patronun yanında saf tutmuştu. Skandal hutbede “İşi yavaşlatmak ve iş yerine zarar vermek, kârı ve kârlılığı azaltıcı davranışlarda bulunmak çalışanı ağır dini mesuliyet altına sokar” deniliyordu.
***

HARAM KAZANÇ İLE HACC’IN SEVABI
Nihayet “haram para ile de hacc yapılabilir” fetvası. Diyanet İşleri Başkanlığı Din İşleri Yüksek Kurulu’na, “Borçlanarak hacca gitmek doğru mudur?” diye sorulmuş. Yüksek Kurul, soruyu yanıtlarken borçlanarak hacca gitmeye olur vermiş. Oysa  çocukluğumun din dersi öğretmeni Naci Bey, borçlu bir Müslümanın hacca gidemeyeceğini anlatırdı. Demek o devirde Müslümanlık öyle gerektiriyordu! Her neyse!
Orda durmamış Diyanet evliyaları. “Haram yolla elde edilen kazançla yapılan hac geçerli midir?” sorusunu da araya sıkıştırmış. Ne yanıt verse iyi? “Gayrimeşru yolla elde edilen para ile hac etmek uygun değildir. Asıl olan, ibadetlerin helal parayla yapılmasıdır. Bununla birlikte haram parayla hacca giden kişinin haccı sahih olup, üzerinden hac yükümlülüğü kalkmış olur.”
Yanıt aynen böyle. Bu yanıta “Ancak, gayrimeşru kazancın sorumluluğundan kurtulmak için, bu malı yoksullara veya hayır kurumlarına vererek elden çıkarması ve bir daha işlememek üzere tövbe etmesi gerekir” cümlesini de eklemiş Diyanet.
Diyanet evliyalarının yanıtı, Bilal oğlanın bile anlayabileceği kadar açık net. Yani hırsızlık, dolandırıcılık, yankesicilik, ihaleye fesat, rüşvet, irtikap, güveni kötüye kullanmak... Aklınıza ne kadar ahlaksız adi ameller gelirse gelsin. Bu ahlaksız adi işlerden hangisini ne kadar amel ederseniz edin. Haram para ile hacca gidiyorsunuz, kendinizi sıfırlıyorsunuz. Yani anadan doğmuş gibi günahsız oluyorsunuz. Yeter ki, haram kazancı elden çıkarmaya söz verin veya bir daha harama hile karıştırmamak üzere tövbe edin. Haram para ile haccınız helal sayılıyor!!!
Hani Görmez başkanlığındaki Diyanet’in hazırladığı STRATEJİK PLAN 2017-2021 başlıklı belgede “Dine yönelik ilgi ve alakanın artması, Ahlaki değerlerdeki aşınmanın yaygınlaşması” tespitine yer verilmiş ya. Haram kazanç ile hacc fetvası tam da bu raporla mütenasip bir fetva olmuş!

***

EŞCİNSELİN SEVABI VE KÂRI
Dinsizlerin, gayrimüslimlerin vergilerinden de zıkkımlanan Diyanet evliyalarının haram para ile hacc fetvasına şaşırdık mı? Elbette şaşırmadık.
Netice-i kelam, haram para ile sevabın haccın İslam’daki hükmü böyle. Peki başka dinlerde, mesela Hıristiyanlıkta durum nasıl? Ne söylesem yalan olur. Çünkü bilmiyorum. Sadece ve sadece, aklıma gelen bir fıkrayı anlatabilirim. Artık ne ilgisi varsa.
Adam papaza gitmiş günah çıkarıyor. Demiş ki, 'ben eşcinselim.'
'Vay utanmaz ahlaksız,' demiş papaz, 'hemen ağzını çalkala, üç kere Pater Noster duasını oku...'
'Dahası var,' demiş eşcinsel, 'ben bu işi para karşılığı yapıyorum!'
'Tüh rezil,' demiş papaz, 'üç de Ave Maria oku ceza olarak.'
'Ama,' demiş adam, 'bu parayı kuruşuna kadar hayır işlerine harcıyorum... Bugüne kadar kaç öksüz büyüttüm, kaç yetim okuttum... Bu yoldan kazandığım paranın tek kuruşuna dokunmadım. Söyleyin bana, bu durumda cehenneme mi giderim, cennete mi?'
Papaz düşünmüş düşünmüş düşünmüş...
'Evladım, sevapların günahlarını karşılar, yediğin ..... yanına kâr kalır!'

Dediğim gibi sadece fıkraydı, Diyanet evliyalarının alınganlık duymaları gerekmiyor.
Bâki selamlar.

2 yorum:

  1. :) Rahmi, GÖRME'Zin "yanına kar kalan"ı yazmamışsın ?!
    Var mıdır bir "birikmiş"i?

    YanıtlaSil