30 Ağustos 2017 Çarşamba

YELLOWSTONE SOYKIRIMA ÖFKEYLE PATLAYACAK!



SEYAHATNAME-İ RAHMİ ÇELEBİ
YELLOWSTONE SOYKIRIMA ÖFKEYLE PATLAYACAK!
Amerika’yı keşif yolculuğumuzda Yellowston’dayız. Özgün adıyla, Yellowstone National Park. Yellowstone adı, park içinde gayzerlerin sararttığı kayalardan dolayı verilmiş.
Wikipedia’ya göre Dünya Kültür Mirası listesindeki Yellowstone Parkı’nın yüzölçümü yaklaşık 9 bin kilometrekare, yani tam Kıbrıs adası kadar. Yüzde 96’sı Wyoming’de, yüzde 3'ü Montana’da, yüzde 1’i de Idaho eyaleti sınırları içinde. ABD Başkanı Ulysses Grant’ın 1872’de imzaladığı kararnameyle dünyanın ilk ulusal parkı olmuş.
Her yıl 4 milyon dolayında turistin ziyaret ettiği Yellowstone’un diğer ulusal parklardan ayırdedici özelliği, yüzlerce gayzerinin olması. Süper volkandan miras kalmış buz, ateş ve kükürt adası gibi. Dünyadaki jeotermal aktivitelerin yarısı Yellowstone’nda gerçekleşiyor.
Yellowstone Parkı’na beş kapıdan girilebiliyor. Doğu, Batı, Kuzey, Güney ve Gardiner kapıları. Kışın sadece Gardiner kapısı açık; park içi ulaşım yalnızca kar arabaları ve kar otobüsleriyle sağlanıyor. Parkı en iyi ziyaret zamanı Temmuz/Ağustos ayları. Yapılaşmaya izin verilmeyen park alanında dokuz noktada ziyaretçi merkezi düzenlenmiş. Bu merkezlerde oteller, kamp alanları, alış veriş dükkanları var. Merkezlerdeki yapılar en fazla üç katlı. AKP Genel Başkanı ve milletin anasına sevdalı müteahhitlerinin kulağına gitmesin!
***

Yellowstone’a gidebilmek için Las Vegas’tan Montana’nın Bozeman hava alanına uçtuk. Doğrudan Yellowstone havaalanına uçmak da mümkün ama fiyatı çok tuzlu olduğundan rehberimiz Elif Cihan tercih etmemiş. Bozeman havalanında otomobil kiralayıp bir buçuk saatte West Yellowstone’a vardık, Holiday Inn oteline yerleştik.

West Yellowstone 1200 nüfuslu küçük bir köy ama park turizmi sayesinde son derece gelişkin bir köy. Oteller, moteller, karavan kampingler, lokantalar, hediyelik eşya dükkanları, marketler. Köyde en fazla üç katlı yapılaşma hâkim; ayı, kurt, bizon, geyik heykellerinden geçilmiyor. Hava sıcaklığı gündüz 20, gece 1 derece arasında değişiyor. Kaldığımız otelin Yellowstone müzesine ve ziyaretçi merkezine 250 metre yakın olması bizim için avantaj.
***

GÜNEŞİN TUTSAK DÜŞMESİ
West Yellowstone’daki ilk sabah önemli. Sadece bizim için değil, Amerika’nın tümü için önemli. Saat 10.30’da tam güneş tutulması başlayacak ve sadece Amerika kıtasında izlenebilecek. Şanslıyız, biz de tam zamanında Amerika’dayız. Aslında pek ciddiye almadık güneş tutulmasını. Daha önce de izlemiştik. Alanya’daydık, tam güneş tutulması olmuştu. Tutulmanın ertesi günü yola çıkıp Ankara’ya dönmüştük. Yol yorgunu uyurken sokaktan gelen gürültüye uyanmıştık. Meğer Gölcük merkezli Marmara depremi olmuş, insanlar sokakta...
Şimdi yine bir tam tutulma arefesindeyiz. Dört kişilik kafilemizden iki kişi jeoloji yüksek mühendisi. Güneş tutulmasının yine bir depreme yol açıp açmayacağını konuşuyor, espriler yapıyoruz. Her patladığında Dünyanın altını üstüne getiren Yellowstone süper yanardağının tam üstündeyiz. Bizim mühendisler haziran ayından bu yana Yellowstone’un tektonik aktivitesinde artış gözlendiğini söylüyorlar. Dünya çapında ünlü jeoloji profu Celal Şengör’ün dediğine göre de tekrar patlamak için eli kulağında. Patlarsa dünyanın sonu gelir, dinozorların yok olması gibi insan türü de yok olabilir!
Güneş tutulması demek, güneş ay ve dünyanın tek sıra olması demek. Dolayısıyla üç gök cisminin çekim gücü birleşecek. Birleşim, Dünyadaki tektonik aktiviteyi etkiler mi? Bu vesileyle Yellowstone da patlar mı? Gelmesek daha mı iyi olurdu?...
Bu sorularla kafa bularak tutulmayı en iyi nerede izleyebileceğimizi araştırdık. En iyi yer Yellowstone Müzesi’nin önü. Tutulmanın başladığı saatte müze önündeyiz. Nedense sadece biz varız. Bir de cadde üstündeki dükkanların önünde üç beş kişi. Yellowstone halkı güneş tutulmasını ciddiye almıyor mu ne! Nerede ahali? Sorumuzun yanıtını otele dönünce bulduk. Meğer Yellowstone halkı güneş tutulmasını çok ciddiye almış. Köyün kuzeyindeki ağaçsız geniş alan, buluşma adresi olarak belirlenmiş, herkes tutulma günü için üretilmiş tişörtlerini giyerek, Amerikan bayraklı tutulma gözlüklerini takarak orada toplanmış. Müze dahil, tüm işyerleri kapalı.
Bizde özel gözlük yok. Çok da önemsemiyoruz ama tutuklu güneşi de net görmek fena olmaz hani. Ben güneş gözlüğüyle bakmaya çalışıyorum. Dahiyane fikir rehberimiz Elif Cihan’dan geliyor: Güneş gözlüklerimizi üstüste koyalım!
Hayırlı ve akıllı evlat böyle olur işte! Daha elma armut portakal ve diğer meyvalarda vitamin olarak mevcutken üzerinde az çalışmamıştık. Sonrasında Avrupalarda boşuna okutmadık; şimdi de Amerika’da boş gezenin boş kalfası değil. Bunca yatırımın faydasını nihayet gördük! Amerikalı kapitalist, güneş tutulmasını bile metalaştırmış, özel tişört ve gözlük üretmiş. Gözlüğün tanesi 3 dolar. Dört kişiyiz, 12 dolar verirsek, tutsak güneşi net olarak izleyebiliriz. Elif Cihan harcadığımız emeğin karşılığını verdi, güneş gözlüklerimizi üstüste koyarak birleştirdi, tutsak güneşi net olarak görebildik. Elin Amerikalı kapitalistine 12 dolar kaptırmadık netekim!
Güneş tutulması bir saat kadar sürdü. Ay, güneşi tam olarak kapatamadı; güneş ince bir hilal olarak Dünyayı aydınlatmaya ısıtmaya devam etti. Lakin aydınlığı alacakaranlık idi, sıcaklığı da baya düşüktü. Bu vesileyle Ezidilerin her gün üç kez Güneş’e dönüp dua etmelerini daha iyi anladık!
Yine bu vesileyle İslam Peygamberi Muhammed’in güneş tutulması başlayınca Bilal’e ezan okutup camiye çağırdığı Medine Müslümanlarına niçin küsuf namazı kıldırdığını, neler söylediğini de anımsadık ki, İbnü’l Sallama Hükümran Beyefendi’nin kulaklarını çın çın çınlattık!
***

GAYZERLERİN DANSI
Gayzerler yeraltı sularının magma ile temas sonucu ısınarak basınç ile püskürmesiyle oluşan kükürtlü pis kokulu jeotermal oluşumlar. Gayzer adı, İzlanda dilinde fışkıran köpüren anlamına gelen geysir sözcüğünden türetilmiş. Yellowstone’un 300 dolayında gayzeri var. En önemlisi Madison kavşağından 26 km. güneydeki Old Faithful. Turistler en çok bu gayzere ilgi gösteriyorlar. Ortalama 90 dakikada bir fışkırıyor, 5 dakika süreyle kırk elli metre yüksekliğe kaynar su püskürtüyor.




Old Faithful’a ulaştığımızda binlerce kişi, gayzere 150 metre uzaklıkta dizilmiş, püskürmeyi bekliyordu. Şanslıyız, tam zamanında geldik demektir. Nitekim sadece 3 dakika sonra Old Faithful şova başladı, biz de kamerayı çalıştırdık. Beş dakika kadar seyircilerine gösteri yapan Old Faithful alçalan püskürmelerle yeraltındaki evine döndü. Biz de alış veriş merkezini ve müzesini gezdik.
Yellowstone’da Old Faithful, Norri Geyser Basın, West Thumb Geyser Basın ve Lower Geyser Basın alanlarını da dolaştık. Lower Geyser Basin, Yellowstone’un en büyük gayzer alanı. Yeryüzüne çıkan kükürtlü sıcak sular, bölgeyi büyük bir çamur havuzu haline getirmiş.
***

SÜPER VOLKANIN ÖFKESİ
Yellowstone’da dolaştığımız günlerde gayzerler dışında Kaldera adı verilen yanardağ alanını gezdik. Kaldera yaklaşık 2 bin 500 km2 genişliğinde bir alanı kapsıyor. Horantadan yüksek mühendislerin söylediklerine göre Yellowstone aktif bir yanardağ; son 2 milyon yılda defalarca patlamış. Magma hazinesinin büyüklüğünden dolayı, patladıktan sonra volkan konisi ve krateri yerine çok geniş göçük alanı oluşturmuş. Bu yüzden süper yanardağ olarak adlandırılıyor. Park alanındaki jeotermal hareketlilik süper yanardağın aktivitesinden kaynaklanıyor. Haziran ayından bu yana da bölgenin tektonik aktivitesinde olağan dışı artış var.
Dünyaca ünlü jeoloji profu Celal Şengör de Yellowstone yanardağının 640 bin yıl önce patladığını, tekrar patladığında küresel iklim değişikliği yaşanacağını, atmosferin tümüyle kararacağını, buz çağının başlayacağını ve canlı hayatın çok büyük bölümünün yok olacağını, muhtemelen insan soyunun da tükeneceğini öne sürüyor. Şengör, Napoli Körfezi’ni oluşturan Campi Flegrei Kalderası ile Sumatra’daki Toba Kalderası’nın da aynı felakete yol açacak süper yanardağlar olduğunu söylüyor. Yellowstone’un ne zaman patlayacağı sorusuna “Eli kulağında” diye yanıt veriyor Şengör; başka bilim insanları ise “birkaç bin yıl sonra” diyorlar. Neyse ki daha birkaç bin yıl varmış, o zamana kadar kim öle kim kala!
***

YELLOWSTONE’DA YABAN HAYATI
Göller ve ormanlarla kaplı, 150 yıldır da yerleşime kapalı olduğu, korunduğu için Yellowstone’da gerçek bir yaban hayatı hüküm sürüyor. Parkın doğal sahipleri Amerika boz ayısı, kara ayısı, bizon, antilop, kurt, çakal, tilki, Kanada geyiği, vaşak, sürüngenler, kemirgenler doğal ortamlarında yaşıyorlar. Turistlerin serbestçe dolaşan hayvanlara belirlenmiş mesafelerden daha fazla yaklaşmaları yasak. Yanısıra, mesela geyiklerin etçil hayvanlar tarafından avlanmalarına da engel olunmuyor. Bu haliyle Yellowstone Parkı, bitki örtüsüyle, yüzlerce tür hayvanıyla, kuş türleriyle gerçek bir doğal yaşam alanı. Özellikle kışın hayvanlar çetin doğa koşullarıyla ve birbirleriyle savaşıyorlar. Termal aktivitenin yaydığı ısı sayesinde bitki örtüsü soğuğa dayanıklı olduğundan, göçmen kuşlar kışın da parkta yaşamlarını sürdürebiliyor.


Lamar ve Hayden vadileri yaban hayatının gözlenmesi için en uygun yerler. Adım başı bizon ve geyik sürülerine rastlanıyor. Parkta geçen günlerimizde ayılara kurtlara rastlamadık ama bizonlarla geyiklerle antiloplarla basbaya samimi olduk. Bizon, bildiğimiz sığır türünün yabani olanı. İlgili kaynaklarda yaban öküzü olarak da geçiyor. Ortalama yarım ton ağırlığında zararsız hantal bir hayvan. Genellikle 70’li-80’li koloniler halinde otluyorlar. Geçmişte sayıları on milyonları geçiyormuş. Günümüzde binlerle ifade ediliyor.


Geyiklere parkın her yerinde rastlamak mümkün. Kışın gayzerlerin etkisiyle sıcak kalabilen yerlerde yaşamlarını sürdürmeye çalışıyorlar. Kurtların ve ayıların en önemli besin kaynağı geyikler. Bizonlar da geyikler kadar olmasa da etçil hayvanlara yem oluyorlar. Vadileri sulayan ırmaklarda veya çevredeki gölcüklerde ördeklere, Kanada kazlarına ve pelikan gibi su kuşlarına da rastlanıyor. 
***


Arizona’daki Grand Canyon’un bir benzeri Yellowstone’da da var. Yellowstone Gölü’nün kuzey kıyısındaki kanyon onbeş bin yıl kadar önce oluşmuş. Kanyonun güney bölümünde Uppers Falls şelalesi 33 metre yüksekten kanyona dökülüyor. Yosemite şelaleleri kadar yüksek değil ama debi olarak daha bereketli.


Yellowstone’un kuzey girişine yakın bir yerde de Tower Fall 40 metre yüksekten dökülüyor. Uppers Falls şelalesi kadar coşkun ve bereketli. Yellowstone’un şelaleleri kışın buz tutuyormuş.
***

Yellowstone Parkı’nın yüzde 80’i ormanlarla, yüzde 5’i göllerle kaplı. Yellowstone Gölü Kuzey Amerika’daki en yüksek rakımlı göl. Deniz seviyesinden 2 bin 357 metre yükseklikte, derinliği 120 metreyi buluyor. Gölü çevreleyen dağların dorukları Ağustos ayında bile karlı buzlu. Göl kıyısında Grant Lake Village denilen yerde dinlenmek iyi geliyor. Tekne kiralayıp balık avlamak mümkün, biz parkı dolaşmayı tercih ediyoruz.
***

Yellowstone’un en ilginç alanlarından biri de Mammoth Hot Springs. Burada bizim Pamukkale benzeri travertenler görülüyor. Volkanik su kaynakları, yer altı kireçtaşı yataklarından aldıkları mineralli suları, traverten oluşturarak, teraslı havuzlara bırakıyorlar. Rehberimiz Elif Cihan, Pamukkale’nin daha görkemli ve kükürt kokmadığı için de çok daha güzel olduğunu söylüyor. Elif Cihan’a hak veriyoruz.


Mammoth Kaplıcaları da Mammoth Hot Springs alanında bulunuyor. Kaplıca oteli ve müstakil evler en fazla üç katlı. Antiloplar, geyikler evlerin aralarında otelin etrafında serbestçe dolaşıyorlar; insanlardan kaçmıyorlar ama park rangerleri belirlenmiş mesafeden fazla yaklaşan turistleri uyarıyorlar, hayvanları insanların tacizinden koruyorlar.
***


Yellowstone’da son olarak taşlaşmış ağaçları gördük. Termal suların içindeki silisyumun gövdesine sızarak taşlaştırdığı ağaçlar milyonlarca yıl oldukları gibi kalmışlar.
***


Yolumuz Yellowstone’a düşmüşken, bir günümüzü de güneyindeki bitişik Grand Teton National Park’a ayırdık. Burası da karlı buzlu dağları, gölü ve ormanlarıyla yaban hayatının olduğu gibi korunduğu bir park. Yosemite’de ve Yellowstone’da göremediğimiz ayılara burada rastlamayı umduk ama ayılar burada da görünmediler.
***


Hoş bir ayrıntı olarak Yellowstone Parkı’ndaki tuvaletlerde dikkatimi çekti. Aklıma neler gelmedi neler. Askeri lise yıllarıma kadar geriye gittim. Daha sonra yazarım.
***

Amerika’yı yeniden keşif gezimizin üçüncüsü de sona erdi. Hayli yorulduk. Otomobille West Yellowstone’dan Bozeman havaalanına, oradan uçakla Denver’a, oradan yine uçakla Baltimore’a, oradan da otomobille PennState Üniversitesi’nin bulunduğu State College şehrine. Toplam 16 saat süren yolculuk daha da yordu. State College’nin tek metrekaresi bile sararmamış yemyeşil doğasında dinlenme vaktidir.
Üç haftadır gezimizin her durağında acısını duyumsadığımız Kızılderili soykırımını ayrıca yazacağım. Şimdilik şu kadarını söyleyeyim: Nereye gittiysek, soykırıma karşı Kızılderili direnişinin kahramanları Oturan Boğa ve Geronimo karşıladı bizi. En son Yellowstone ve Grand Teton’u dolaşırken iç sesimizden “Süper volkan patlayacaksa bu kez, ‘beyaz adam’ın kendisinden zayıf savunmasız insanları vahşice katletmesine duyduğu öfkeyle patlayacak” cümlesini duyduk.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder